Vodafone’un yeni CEO’nu neler bekliyor?

Aksi savunulsa da Türkiye’de kadınların iş hayatına katılım düzeyi fena değildir. 500 büyük şirket içinde genel müdür sayısı 25’e ulaştı.

Haberin Devamı

ABD ve İngiltere’de bile bu oranlara ulaşılabilmiş değil. Avrupa500’de 20, ABD 500’de 12 kadın CEO var.

Türkiye’de kadın CEO’ların sayısıyla birlikte, güçleri de artıyor. Bunun son örneği Vodafone’un CEO’luğuna atanan Serpil Timuray oldu. Yoğurtçu Danone’dan telekoma geçen Timuray’dan, yeni işine yönelik ilk mesajları dinleme olanağı buldum.

Deneyimli bir yönetici olan Timuray’ı, zorlu bir dönem bekliyor. Ancak, karşısında büyük bir meydan okuma var. Açıkladığı hedefleri yakalayıp, şirketini başarıya taşırsa, kadınların iş dünyasındaki konumunu da bir ölçüde güçlendirmiş olacak. Ancak, zorluk ve fırsatlara da bakmakta yarar var:

Önce zorluklara bakalım

1. Gerçekten zor bir sektör… Bir egemen şirket, 2 yeni oyuncu var. Turkcell, ciroda yüzde 65, abonede yüzde 57’ye yakın paya sahip.
2. Rekabet tamamen fiyata bağlı. Timuray, ‘Yıkıcı bir rekabet var’ sözleriyle bu tabloyu doğruluyor. Buradan karlı büyüme çıkarmak zaman alabilir.
3. Numara taşımadan en zararlı çıkan şirket oldu. Avea ve Turkcell’e müşteri kaybetti.
4. Markalaşma konusunda sorunlar var. Hala Vodafone’un hatırlanma oranı, Telsim ile aynı düzeyde.
5. Rakiplerin CEO’ları sektörü çok iyi biliyor, Timuray hızlı tüketimden geliyor. Bu bir zorluk oluşturabilir.
6. Timuray, önce ‘eleman çıkarma yok, 500 kişi alacağız’ demişti. 2 gün sonra 600 kişi çıkarılacağını açıkladı. Yola iletişim krizi ile çıktı.
Ama fırsatları da yüksek
1: Vodane, son 2.5 yılı iyi geçirmedi. Performansı, son reklam kampanyası hiç beğenilmedi. Yeni bir yaklaşım şirkete ivme kazandırabilir.
 2. 2009 yılında 1.3 milyar TL yatırım yapacak. Bu büyük yatırım, 3G ile birleşirse, bir rekabet avantajına dönüşebilir.
3. Vodafone merkezi, Hindistan ile birlikte Türkiye’yi stratejik ülke seçmiş. Bu, yeni dönem için güç verebilecek.
4. Timuray, 10 yıllık stratejik plan, hızlı şirket, müşteri ilişkilerinde yeniden yapılanma ve tüketicinin kalbine girme planlarından söz etti. Bunlar markaya yeni bir ruh verecektir.

Haberin Devamı

Lezzetli ve ucuz Ezogelin zamanı

Geçen yıl Türkiye’de büyük bir kuraklık dalgası vardı. O nedenle tarımsal ürünlerde düşüş olmuş, dünyadaki hammadde fiyatları yükselişinin de etkisiyle, bazı ürünleri anormal fiyatlardan satın almıştık.

Haberin Devamı

Kırmızı mercimek de bunlardan biriydi. Hatta geçen yıl bir yazıma, ‘Ezogelin Çorbası tehlikede mi?’ başlığını koymuştum. Yazıda Gaziantep’ten Arpacıoğlu Tarımsal Ürünler’in sahibi İbrahim Halil Arpacıoğlu’nun görüşlerine de yer vermiştim.

Geçenlerde Arpacıoğlu’dan mesaj geldi. ‘Müjde, lezzetli ve ucuz çorba içebileceğiz’ diyordu.  Onu heyecanlandıran gelişmeyi bir solukta şöyle aktardı:
‘‘Geçen yıl kırmızı mercimek kuraklık kurbanı oldu. 2009 yılının da aynı gideceğini düşünüyorduk. Ancak, 19 Şubat 2009’dan itibaren yağmur bereketi geldi.

Mart ve nisanda da yağmur devam ederse, bu tarımsal üretime, hatta Türkiye’nin 3. çeyrek büyüme rakamlarına olumlu etki yapabilir.’

Haberin Devamı

Tarımda bereket geliyor

Gerçekten çok önemli bir gelişme… Büyümeye katkısını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ancak, yağmur sayesinde üretim artacak, ithalat ve fiyatlar ciddi şekilde düşecek. Ortaya çıkacak tablo şöyle özetlenebilir:

-2008’de 50 bin tona düşen üretim, 500-600 bin tona çıkacak.
-Tüketim, 2008 öncesinde ortalama 200-250 bin düzeyindeydi. Geçen yıl 100 bin tona inmişti. Yeniden 150 binin üstüne yükselecek.
-İhracat 2008’de 15 bin tona kadar inmişti. 2008 öncesinde 100-150 bin aralığında seyrediyordu. Yeniden ihracat canlanabilir.
-2008 yılı öncesinde 3-5 bin tonu bulan ithalat, geçen yıl 120 bin tona fırlamıştı. Bu yıl döviz kurundaki artışın da etkisiyle büyük bir düşüş bekleniyor.
Ucuz mercimek zamanı
Bu tahminlere paralel olarak kırmızı mercimekte ortalama fiyat da hızlı gerileyecek. 2008 öncesinde ürünün tonu 500 dolardı, geçen yıl Kanada’dan 1.800-2.350 dolara ithalat yapıldı. Şimdi 500-900 dolar arasına düşüş olacağı beklentisi var.
-Eylül 2008’de Kanada’dan gelen kırmızı mercimek, perakendede 7-9 TL arasında satıldı. Burada da ciddi gerileme olacak.

Haberin Devamı

Holdingler içi şirket birleşmeleri artacak

Bir zamanlar gruplar, hatta şirketler bünyelerinden yine şirketler çıkarırlardı. Biraz büyüyen bir bölümü, şirkete dönüştüren çok şirket bilirim. 1980 ve 1990’larda şirket sayısı, işadamları için övünme nedeni idi.

Üstelik bu eğilim sadece Türkiye’de değil, Batı’da da kendini gösteriyordu. ‘Değer yaratıyorum’ yaklaşımı ile, bünyeden sürekli yeni şirketler türetiliyordu.

Son birkaç yıldır tersine bir akım vardı. Krizle birlikte bu akım iyice güçlendi. Şimdi holding ve gruplar, bünyelerinde, aynı ya da yakın işleri yapan şirketleri tek çatı altında topluyorlar. Bunun öncülüğünü Türkiye’de Maret, Pasta Villa ve SEK’i, Tat altında toplayan Koç yaptı. Ardından 17 şirketini Otokoç çatışı altına aldı. Sonradan traktör işinde benzer bir strateji uyguladı. Geçen hafta ise Arçelik ile Grundig’in birleşeceği haberi geldi.

Haberin Devamı

Birleşmeler daha da artar

Bence gruplar bu işte çok geç kaldılar. Doğan, Ciner, Zorlu, Sabancı gibi gruplarda da grup içi (intra group) birleşmeler oldu. Ancak, hala grup/holding içinde aynı işi yapan şirketler var. Bunların bazılarının birleşmemesi için hiçbir neden göremiyorum. Birleşme maliyet avantajının yanı sıra büyüklük ve yönetim kolaylığı da getirecek. Üstelik borsada ise değer yaratma avantajı da sunacak.
Bakın son yıllarda Batı’daki büyük gruplar bu işin önemini anlamış, yola erken çıkmışlar. 2005 yılında ingiltere’de, yerel satın alma ve birleşmelerin yüzde 30’u, grup içi işlemlerden oluşuyordu. Sonraki 2 yılda da oranlar yüzde 25-30 arasında seyretti, holding ve gruplar, bünyelerindeki bazı şirketleri birleştirme yoluna gittiler.

Japonya’da ise 2008 yılında gerçekleşen 4 bin 200 civarındaki yerel satın alma ve birleşme işleminin 1000’e yakını, grup içi yapılanlardan oluştu. Önceki 3 yılda bu rakam 1.200’e, toplam işlemler de 5 bine yaklaşmıştı.

Yazarın Tüm Yazıları