MAGAZİN

‘Türküler bizim duamız’

Oyuncu Bülent Şakrak usta ozanların eserlerini seslendirdiği ‘Yol’ albümüyle karşımızda. Şakrak, türkü sevgisinin babasından geldiğini, eşi Ceyda Düvenci ile birlikte de şarkı söylediklerini anlatıyor.

Oyuncu Bülent Şakrak uzun yıllar hayalini kurduğu türkü albümüne Aykut Gürel’in desteğiyle kavuştu. Neşet Ertaş, Âşık Mahzuni Şerif, Davut Sulari gibi usta ozanların eserlerinin yer aldığı 11 şarkılık albümde iki türküyü Şakrak ve eşi Ceyda Düvenci birlikte seslendiriyor. “Bugün şarkı söylemeye cesaret ettiysem bundan biraz da usta halk müziği sanatçılarımız sorumlu” diyen Bülent Şakrak sorularımızı yanıtladı.

Türkü albümü yayımlamaya nasıl karar verdiniz?

Stüdyoya girip türkü söyleme hayalim çok uzun zamandır vardı. Eşe dosta dağıtırım, arabada da olur, kendimiz dinleriz, olmadı çocuklarıma armağan bırakırım diye düşündüm hep. Sonra eşim Ceyda’nın (Düvenci) ve menajerim Handan Taşkın’ın yüreklendirmesiyle Aykut Gürel’le tanıştım. Aslına bakarsanız bir akşam yemeğinde belirlendi her şey. Bu kadar profesyonel bir şeye dönüşmesi etrafımdaki şahane insanların desteği sonucu oldu.

Türkü sevginiz nereden geliyor? Ailenizde başka türkü söyleyen ya da enstrüman çalan var mı?

Türkü sevdam ailemden geliyor. Babam çok türkü dinler, çok söylerdi. Annem daha çok Türk sanat müziği severdi ve gerçekten bilirdi. Babam türkülere aşinaydı... Mahzuni’yi Neşet’i, Davut Sulari’yi ondan öğrendim. Çocukluğumda bütün eğlencelerde, düğünlerde hep türkü söylenirdi. Çok uzun yıllardır ben de babam gibi her fırsatta türkü söylüyorum. Sanırım hayatım babamdan daha şanslı gelişti. Sağ olsaydı belki babam da böyle bir albüm yapmayı isterdi.

Köpeğime de türkü söylüyorum, tavuklarıma da...

Özellikle sosyal medyada Neşet Ertaş’ı sıklıkla paylaşıyorsunuz. Onun yeri sizde daha mı farklı?

Neşet Ertaş hayatımda çok önemli bir yerde. Çocuklarım Neşet Ertaş’a ‘dede’ der. Neşet dedemizdir.  Yaşama biçimini, hayat görüşünü, insanlara karşı olan tavrını, müziğini dile getirme biçimini ve tevazusunu örnek alıyorum. İnsanlığına çok büyük aşk duyuyorum. Diğer ustaları yok saymak gibi anlaşılmasın ama biri olmak gibi bir imkân tanınmış olsaydı Neşet Ertaş olmayı çok isterdim. Önemli ve çok özel biri. Neşet Ertaş’ı çok seviyorum.

Türkülerdeki duygu yoğunluğu ve yaşanmışlık hissi, sizin hayata bakış açınızı nasıl etkiliyor?

Türküler hayat felsefem olsun diye gayret ediyorum. Çünkü söylediği her şeyden çok etkileniyorum. Düşünülmüşlüğünden, hayata değme çabasından, neşesinden, hüznünden... Türküler bizim duamız gibi. Onlardan feyz alma gayreti içindeyim.

Eşinizle birlikte sahneye çıkıyordunuz. Şimdi de birlikte iki parçada mikrofon başına geçtiniz. Birlikte şarkı söylemek nasıl bir his? Ona evde türküler söyler misiniz?

Birlikte yazdığımız bir tiyatro oyunuyla dünyanın birçok yerine gittik. Türkiye’de de turneler yapmaya başlamıştık ki pandemi oldu... Ceyda’yla hayatı bir arada sürdürmek başlı başına muhteşem. İş yapmak da şahane. Oynadığımız oyunda da birlikte bir şarkı söylemiştik. Hüsnü Arkan sağ olsun, ‘Hoş geldin’ isimli şarkısını verdi. Oyunun finalinde söylüyorduk. Uğur Akyürek’in bestelediği bir şarkıyı da... Biz Ceyda’yla şarkılar söylüyoruz aslına bakarsanız. Ve tabii ki eşime türkü söylerim! Türkü söylemeden olur mu? Ben oğluma da annesinin karnındayken türkü söylemiştim. Okula götürüp getirirken Melisa’ya da söylerim. Köpeğimi gezdirirken ona da türkü söylerim, tavuklarıma da söylerim, arılarıma bile söylerim (gülüyor).

Tavuklarınız ve arılarınız mı var? Neredeler?

Tavuklar, kazlar, ördekler, arılar... Altı kovan arım var. Beykoz’daki evimizdeler. İki yıldır bal alıyorum. Dört yıldır da 60 tavuk, dört kaz, üç de ördeğimiz var. Bahçede iki kangal, evin içinde de bir kurt köpeği ve bir kedimiz var.    

Ailenizle ilgili paylaşımlarınız dikkat çekiyor. Sizce iyi bir baba olmak için neler gerekli?

İnsanlar eşimle ve çocuklarımla olan ilişkimden hoşlanıyor. Bu benim gururumu okşamıyor değil. Ama ‘İyi bir baba olmak için ne yapmak gerekir’ sorusunun yanıtını bilmiyorum. Ben babamdan ne gördüysem onu yapıyorum galiba. Annemle babam çok iyi anlaşan insanlar değillerdi ama biz buna rağmen fena bir evin içinde büyümedik. Babam kıyak bir adamdı. Babamı severim, iyi anarım. Umarım çocuklarım da beni iyi anar. 

Çocuklarınızın müziğe, sanata ilgisi nasıl?

Şahane! Bizden daha iyi... Resimde de iyiler, müzikte de... Melisa şarkı söylemeye bayılır. Mikrofonu eline alıp konser verir bize. Ali’nin enstrümanlara karşı acayip bir ilgisi var. Kemana hevesliydi en son ama ben ona bağlama empoze etmeye çalışıyorum. Tiyatroya gittiğimiz zaman da soluksuz bir oyunu sonuna kadar izleyebiliyorlar. Umarım hayatları boyunca da böyle olur.

Heykel kursuna gidiyorum

Oyuncuların son dönem daha sık şarkı söylemesini neye bağlıyorsunuz?

Şarkı söylemek iyidir. Sanatın herhangi bir alanıyla, haddi aşmadan, o sanat dalının ustalarını göz ardı etmeden hayalini kurdukları şeyi yerine getirmelerinde benim açımdan bir sakınca yok. Ben Erdal Erzincan, Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz gibi çok önemli Türk halk müziği sanatçılarını takip ediyorum. Onların yaptıkları biçimde bu işi yapabilme ihtimalim olmadığını biliyorum ama bir hayalim var. Onlar sayesinde bunu çok seviyorum. Şarkı söylemeye cesaret ettiysem bundan onlar da biraz sorumlu. Sadece oyuncular değil, şarkı söylemek isteyen herkes şarkılarını söylemeli. Ben mesela heykel kursuna gitmeye de başladım. Bu benim heykeltıraş olacağım anlamına gelmiyor. Ama heykeli de çok seviyorum, yapmaya devam edeceğim.

GÜNCELLENME

Bunları da beğenebilirsiniz

Son Dakika Haberler