Paris Büyükelçisi Ali Onaner CNN TÜRK’e konuştu
Fransa ve Türkiye arasında ilişkiler normalleşebilecek mi? Tam da ilişkiler yumuşama yolunda derken, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "Türk hükümetinin Fransız seçimlerine müdahale etme endişesini taşıdığı" açıklaması yeni bir kriz doğurdu. Ankara şimdilik bu açıklamalara diplomatik yoldan, Dışişleri Bakanlığı seviyesinde yanıt vermeyi seçti.
Ancak iki ülke arasında temasın başlaması ne kadar olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de Macron'un Türkiye açıklamaları, henüz güvenin yeterince oluşmadığını gösteriyor.
Bu süreçte Ankara'nın Paris'e Macron ile aynı okulda okuyan diplomat Ali Onaner'i büyükelçi olarak ataması hem Türkiye hem de Fransa'da yankı buldu.
Onaner göreve geldikten sonra ilk kez konuştu ve CNN TÜRK Paris Temsilcisi Arzu Çakır Morin'in sorularını yanıtladı.
Türkiye ile Fransa arasındaki gerginlik ve yanlış anlaşılmalarda, Türkiye'nin de, "kendisini anlatma" konusunda eksikleri olabileceğini" kaydeden Onaner, bunların giderilmesi için yeni dönemde "sağduyu ve sabırla" anlatmaya devam edeceklerini söyledi: O dönemi üzüntüyle gözlemledim. Türkiye gibi tabi ki görüş ayrılıkları olabilir ama ilişkilerde bu denli bir gerginliğe sebebiyet verilmemesi gerekirdi. Anlaşmazlıkların giderildiği anlamına gelmiyor. Ama önemli olan burada empati göstermek. Bunu yaptık yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.
Büyükelçi Onaner, Fransız medyasında Doğu Akdeniz krizi nedeniyle Türkiye'ye yöneltilen " yayılmacı ya da işgalci" eleştirilerine ise en güzel yanıtı masaya oturarak Türkiye ve Yunanistan'ın verdiğini söylüyor: Bunun temel yöntemlerinden birisi Türkiye'nin negatif tartışmalarla, Türkiye konusu farklı tartışmalara malzeme edildiği için, yanlış anlaşıldı, yanlış yorumlandı. Yanılgı içinde bazı sonuçlar çıkarıldığı durumlarda bu eleştirilerle karşılaştık. Zaten Türkiye'ye karşı olumsuz görüşlerin azaltmış olacağımızı düşünüyorum. Yani bugün Yunanistan ile devam eden görüşmelerimiz Doğu Akdeniz… Tüm muhataplarımıza aslında bir yanıt teşkil ediyor. İdrak etmeye devam edecekler.
Macron'un, Libya ve Suriye politikaları nedeniyle, "NATO beyin ölümünde, Türkiye'nin üyeliğine açıklık getirilsin" sözlerine ise, farklı biçimde yaklaşılacağının ipuçlarını veriyor; “Eğer biz müttefiklerimize PKK ile işbirliği yapılmasına neden karşı olduğumuzu yeterince anlatamadıysak burada kendimize de sorumluluk yüklemeli, bunu daha iyi anlatmak için çaba göstermeliyiz. Bunun aşılması için biz gerekli tüm çabayı göstermeye hazırız.”
Libya'da da yeni hükümet seçildi, onay aldı yeni bir döneme girildi. Peki Fransa'nın Türkiye karşıtı Hafter'i desteklemesi nedeniyle sorun yaşanan Libya ile ilgili yeni dönemde nasıl bir yol izlenecek?
"Libya konusunda özellikle iyimser olabiliriz. Çünkü Libya 2011'den bu yana artarak giden bir istikrarsızlık içindeydi. Aslında Türkiye'nin de Fransa'nın önceliği Libya'nın güney sınırını güvence altına alacağını iddia eden Libyalı gruplarlar ile işbirliğine girmesini anlamak mümkün. Nitekim terörle mücadele operasyonu var. Gelinen aşamada, meşru hükümeti hedef alan saldırı Türkiye'nin sayesinde durdurulmuştur. Ama Türkiye'nin Libya'da devreye girmesini iyi anlayamayan en eleştirel gözlemciler bile bugün görmektedir ki Türkiye'nin çabaları sonucunda bugün Libya istikrar yolunda ilerlemektedir. Çok somut adımlar altıldı. Geçici hükümet Libyalılar tarafından seçildi, Meclis tarafından onaylandı. Bunlar bir kaç ay önce hayal dahi edilemezdi.
Fransa Türkiye'yi, kendi topraklarındaki Müslümanları uzaktan yönetmekle suçluyor. Fransaya göre, bu krize neden olan unsurlardan biri de Müslüman Türk derneklerinin çok tartışılan Fransız İslamı şartı'nı imzalamaması. Büyükelçi Onaner bununla ilgili de konuştu: Türkiye devlet olarak Büyükelçilik olarak Fransa'daki Türklere, vatandaşlarına şu belgeyi imzalayın, bu belgeyi imzalamayın diye bir telkinde bulunmaz. Bu sonuçta Fransız makamlarının Fransa'da yaşayan Müslümanların… Bizim temel görüşümüz...Yasalara uyma zorunluluğu.... Fransız makamlarının görevidir."
Onaner, hemen herkesin sorduğu "Macron ile arkadaşlığının ilişkilere katkısı olur mu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Sayın Macron ile sınıf arkadaşı olmam öncelikli bir unsur değil. 2002-2004 yıllarında ENA'da okudum. O zaman 180 üzerinde öğrenci vardı. Bunlardan birisi bendim, diğeri de Macron. Ama bunların arasında nispeten daha yakın olduğum isimler arasında Macron'un da olmasının nedenlerinden birisi, benim stajımı Macron'un kenti Amiens'de yapmış olmam. Amiens'li bir arkadaşımla daha çok konuşacak ortak konumuz oldu. Fakat önemli olan insanlar arasındaki kişisel ilişki değil tabi bu düzeyde. "