İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: İmamoğlu beni aradı
Bakan Soylu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
5 kişilik bir hücre tespit edildi. Van'daki il emniyet Müdürlüğü marifetiyle bir eylem daha engellenmiş oldu. Bu vesileyle hem istihbarat birimlerimize hem de aynı zamanda terörle mücadele birimlerimize hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.
26 Kasım'da burada belediyeleriyle irtibatlı çalışanları aldıkları için İstanbul, Mersin, Adana, İzmir, Ayvalık'la ilgili bir İçişleri Bakanlığı'nca yürütülen soruşturma olduğunu ve bunun tamamlanması halinde dosyaların Yargı'ya gönderileceğini söylemiştim. Buradaki bilgi notlarının her birini de sizlerle paylaşmıştık. Birkaç saat önce İBB Başkanı'nın bu konudaki açıklamaları takip ettik. Elbette ki herkesin kendi hakkını savunma hakkı vardır. Bu doğal bir haktır.
Türkiye tam 40 yıldır terörle mücadele ediyor. Bu mücadeleyi bugün yapıyor değil. 40 yıl içerisinde yaşanmışlıklar, acılar, ödediği büyük bedeller var. Dolayısıyla edindiği büyük bir tecrübe var. Terörle mücadelede en büyük tehditlerden birisi terör örgütlerinin meşru alanları kullanması ve sızmasıdır. Yani illegal olan yapılarını, legal olan alanlara, meşru alanlara taşımasıdır.
Dağdaki terörle mücadele ne kadar zorsa, bu o kadar veya ondan biraz daha zordur. Çünkü dağdaki teröristi biliyorsunuz. Kendisini terörist olarak tanımlıyor. Ona terör örgütü tarafından yüklenmiş bir vazife. Ama içerideki teröristin vereceği zararı bilmek, kestirmek dışarıdaki terörist kadar kolay değil. Onun için devlet kararlar alır.
TERÖRE KARŞI HEM SAHADA HEM DE KAMUDA MÜCADELE VURGUSU
Terörün meşru alana sızmasını öneyici birtakım kararları uyguladık. Ve buradan yöneticilere 900 yıla yakın cezalar çıktı. Hem ilk derece mahkemeler, bazılarında da üst derece mahkemeler. Doğu'da PKK ile bağlantılı Meclis üyeleri, personel yapılan soruşturma sonrası görevden alındılar. FETÖ'cü 165 bin kişi kamudan çıkarıldı. Ve yine bizim bakanlığımızdan 50 bini aşkın kişi çıkarıldı. Yani devlet PKK ile, FETÖ', MLKP, DHKP-C ve öyle yazılmış diye eleştirilen diğer terör örgütleriyle mücadele ediyor. Hem sahada mücadele ediyor hem de kamuya girmeye yönelik mücadele ediyor.
FETÖ ile irtibatlı belediyeler oldu. Hiçbir siyasi partisine bakmadım. Belediye Başkanı, Meclis üyesi, Belediyede çalışanlar varsa aynı şekilde görevden çıkarıldılar. Zorlu bir sürecin sonucunda kamuyu çok büyük bir şekilde terör örgütlerinden arındırabildik. Elbette ki kamunun kendine ait sorumlulukları vardır. Kamuda görev yapanların da sorumlulukları vardır.
Bu Türkiye Cumhuriyeti anayasası. 127. maddesi çok açık ve nettir. 127. maddesi yerel yönetimler için bize yetki vermiştir. İçişleri Bakanlığı'nın kendisine. Devlet dediğiniz bir çadır yönetimi değildir. Kimse kusura bakmasın. Kuralları, ilkeleri, anayasısı ve yasası var.
Yine anayasada 53. ve 93. maddeler. Burada mahailli idarelerin anayasadan aldığı sorumlulukla denetim yetkisini bakanlığa ve bakana vermiştir. Bir bakan veya bakanlık anayasanın verdiği kanundan dolayı yapmış olduğu işlemlerle ilgili hakarete uğrarlar, eleştirirler ben ilk kez burada görüyorum. Siyasi değerlendirme yapabilirsin, bu milletin taktiridir.
Onlar arzu ediyor ki 30 Ağustos'ta ziyaret ettikleri Diyarbakır'daki şu anda PKK üyesi olduğu için hapiste yapan Diyarbakır eski Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı ve onun gibilere dokunulmaması.
"İMAMOĞLU BENDEN YARDIM İSTEDİ"
İmamoğlu beni aradı, benden yardım istedi. Bana belli bir konuda "CHP beni sevmiyor. Bu konuda bana yardımcı olurmusunuz" diye. Bir ricası da olmuştur. Ama ben "Kanun ne gerekiyorsa onu yaparız" dedik ve yaptıkta. İşine geldiği zaman alttan almasını bileceksin, diğer taraftan dönüp haraket edeceksin. Bu ikiyüzlülüktür. Kıymetli arkadaşlar bunu tarihin akışına bırakıyorum. Ömrümüz boyunca böyle bir ikiyüzlülüğe sahip olmadık.
"Terör örgütleri buraya girmemiştir" diyemiyor, diyemez de. "Devletin kararıyla işten çıkarılanları biz hile hurda yoluyla işe aldık" diyemedi, diyemez de. "Dağdaki teröristleri devlete girmesi mümkün olmayanları biz işe aldık" diyemez. Çünkü bunların hepsi İBB'ye alındı.