Vefa ve adamlık

HALUK Ulusoy ve yanındaki grubun Almanya’daki maceralarından ufak bir bölümü geçen hafta yazmıştım. Ulusoy döndükten sonra, "Ben Levent Bıçakcı’nın altını oymadım" dedi. Trabzon’daki Gürcistan maçını hatırlıyorum...

Haberin Devamı

Fikret Ünlü’yü hatırlamadı

O gruptan çıkamamamızın tek sebebi İsviçre maçları değil, o Gürcistan maçıydı. Orada neler yapıldığını, nasıl pankartlar açıldığını, kimlerin nasıl bağırtıldığını gözlerimle gördüm. Orada yaşayanlar da biliyorlar. Ama Haluk Ulusoy, işine gelince unutuyor, işine gelince hatırlıyor.

"Başbakan beni niye aramadı da, teknik direktörü aradı?" diyor. Haluk Ulusoy yıllardır hep tek adamlık yaptı. Hep "ben" dedi. Vefa mı, o da ne, onu hiç hatırlamadı.

Milliyet Gazetesi’nde bir resim gördüm, üç ay Spor Bakanlığı yapan Erdoğan Toprak ve kendisine bütün federasyon yollarını açan Ersin Taranoğlu ile fotoğraflar çektirdi. Ama, vefadan, adamlıktan devamlı bahseden Haluk Ulusoy, 4.5 yıl bakanlık yapan ve Milli Takım Dünya Üçüncüsü olduğunda bakanlık koltuğunda oturan Fikret Ünlü’yü hiç telaffuz etti mi? Nerede? Farkında değil... Dedim ya, işine geldiği zaman...

Haluk Ulusoy’un, yanındaki, Türk futbolunda hiç tanımadığım goygoycuları delip, bunlarla uğraşacak vakti yok ki. Hızla uçuruma gidiyor. Türkiye’de futbola kimse güvenmiyor. Seyirci azalıyor. Ama o kontağa 404’le yapıştı.

İşine gelince Başbakan’a yağ çekiyor. Baktı olmuyor, bu sefer Deniz Baykal’a yanaşıyor. Ama artık yol göründü, siyaset yoluyla gelmişti, aynı yolla gidecek.

Seyirci ortalamaları

Not: Türkiye’de seyirci ortalamaları: Fenerbahçe 39 bin, Beşiktaş 26 bin, Galatasaray 16 bin, Bursa 16 bin. Sıkı durun, Alman İkinci Ligi’nin dokuzuncu sırasındaki Köln’ün seyirci ortalaması 41 bin. Yani, Beşiktaş ve Galatasaray’ın toplamı kadar. İngiltere Üçüncü Ligi takımı Nottingham Forest, maçlarını ortalama 20 bin seyirciyle oynuyor. Yani, Türkiye sıralamasına girse üçüncü olur.

Olsun, o da İngiltere Üçüncü Ligi’nde! Bu tablodan yıllardır futbolumuzu yönetenler utansın, biz değil.

Haberin Devamı

Kanser Haftası

BU hafta Kanser Haftası... Takımlar erken teşhisten bahseden pankartlarla sahaya çıkıyorlar. Bunların hepsi göstermelik. Türk Kanser Vakfı bu konudaki çabalarımdan dolayı bana bir şilt verdi, teşekkür ederim. Ama, dönün bakalım madalyonun öbür tarafına, Türk Kanser Vakfı’nın yeterli gücü var mı?

Bakın, Türkiye’deki yıllık kırmızı et tüketimi 1 milyon ton. Bunun resmi kesim, yani yasal kesim miktarı 450 bin ton. 550 bin ton kaçak et kesiliyor.

Bunların çoğu İran’dan, Gürcistan’dan geliyor. Peki bu hayvanlarda tüberküloz, kist daha bir ton hastalık var mı? Yakalama imkanı var mı, hayır. Peki, Türkiye’de kaç ton süt üretiliyor. Ben söyleyeyim; 11.5 milyon ton. Bunun ne kadarı kayıtlı; 3 milyon tonu. Geriye kalıyor, 8.5 milyon ton. Süt, bakteri ve mikrop açısından en tehlikeli besin maddesi.

Bir o kadar da içilmesi gerekli ve önemli. Hiçbir şekilde hijyenik olmayan ve belli işlemlerden geçmeyen sütün içilmemesi, yasaklanması gerekir. Fazla uzağa gitmeyin, Başbakan’ın oturduğu mahallenin girişine bir sandalye koyup oturun.

Bakalım kaç tane sütçü o mahalledeki evlere ne kadar süt servisi yapıyor? O sütleri alıp bir tahlile gönderin bakalım, ne çıkacak? Yani, tehlike Başbakan’ın mahallesinde bile kol geziyor.

Varın, siz Türkiye genelini düşünün. Ondan sonra da kanserle mücadele diyoruz. Türkiye’de kanserle mücadele eşittir Allah’a emanet.

Bakan Şahin’e teklif

KOPYALAMAYA
bayılıyoruz. Gazetelerden okuduğumuz kadarıyla, çok sayıda doçentin ve profesörün tezleri kopyalama. Bir şeylerin yapılması için, illa Amerika’da veya Avrupa’dan mı gelmesi lazım? Biz niye yapmıyoruz?

Mesela bizde spor akademileri var, pekçok üniversitenin beden eğitimi okulları var, bölük pörçük spor hekimliğimiz var. Herkes bir taraftan kendi kulvarında koşuyor ve hiçbirinin diğerinden haberi yok.

Sayın Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, size buradan bir teklifte bulunuyorum... Gelin, Türkiye’de spor hastaneleri ve spor üniversiteleri kurun, öncülük edin. Adınız spor tarihine altın harflerle geçsin. Bu bölük pörçük spor hekimlerini ve spor okullarını bir çatı altında birleştirin. Birlikten kuvvet doğar. İnanın, Türk sporunda milat olursunuz.

Çocukları kurtaralım

KAPALI alanlarda sigara içilmesini yasaklayan yasa Meclis’te bekliyor. Biliyorum, bazı para kazanan güçler bunu engellemek istiyor. Sayın Başbakan, n’olursunuz, hadi biz perişan olduk, bari çocukları kurtaralım. Bütün uyuşturucuların başı sigara. Bunu hiç olmazsa kapalı mekanlarda yasaklayalım. Siz isterseniz, bu yasa arka sıralarda, tozlu raflarda beklemez, bir an önce hayata geçer. Bu da Türkiye’ye yapacağınız en büyük iyilik olur.

Hakiki Türk vatandaşı

GEÇEN gün bir televizyon programı izliyorum; spiker, eski Marco yeni adı Mehmet Aurelio ile röportaj yapıyor. Yani, Türk vatandaşı, hakiki Mehmet’le! Ama, yanlarında biri daha var, tercüman. Peki, birisinin Türk vatandaşı olması için, Türkçe bilmesi ön şart değil mi? Bunu da o kağıda imza atanlar düşünsün.

Sigortasız taksiciler

MALİYE ticarethanelere ani baskın düzenliyor, sigortasız işçi çalıştıranlara ceza yağdırıyor. Peki, aynı Maliye taksileri durdurup, çalışan şoförlerin sigortasına bakıyor mu? Doğru dürüst araştırılsa; yüzde 95’inin sigortasız olduğu ortaya çıkacak.

Peki, trafik polisi büyük illerde alkol muayenesi yapıyor; özel arabalar kuyrukta, taksiler transit geçiyor. Çevirin bakalım taksi şoförlerine bir üfletin... Kaç tanesinde alkol çıkacak veya kaç tanesinde uyuşturucu?

Böyle sayım mı olur?

ŞU sıra Türkiye’de nüfus sayımı var. Nüfus’tan gelen görevliler, doldurulması gereken kağıtları apartmandaki görevliye veriyor. Biz de doldurup apartman görevlisine veriyoruz. O da tekrar nüfus görevlisine. Benim bütün bilgilerim en son noktaya kadar bu kağıtlarda yazılı.

Bu bilgiler üçüncü şahısların eline geçse, benim kredi kartlarımdan, içimdeki fanilama, küloduma kadar her şeyimi bankalardan çekerlerdi. Veya başka şeyler yaparlardı. Cevap, evet. Peki böyle rezalet bir sayım olur mu? Cevap yine evet.

Terim diyet mi ödüyor?

FATİH Terim’e ve yardımcılarına sorsanız, Halil Altıntop sakatmış. O sakat dedikleri Halil Altıntop Alman Ligi’ndeki Schalke takımında fırtına gibi esiyor. Hem atıyor hem attırıyor. Hakan Şükür de şu sıralar sağlam. O da çıkıp Milli Takım’da ve Galatasaray’da yavaş yavaş yürüyor. Yani formsuz. Tamam Hakan iyi bir oyuncu, ama şu aralar formsuz.

Halil de aynı altın top gibi, bir oraya bir buraya zıplıyor. Onu Milli Takım kadrosunda göremeyince aklıma bin tane şey geliyor. Fatih Terim’le mi ters düştü, Hakan Şükür’le mi? Yoksa, başka sebepler mi var, bir açıklasalar da rahat etsek. Veyahut Fatih Terim Hakan Şükür’e diyet mi ödüyor?

Yazarın Tüm Yazıları