Vah TRT vah!..

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

‘‘Broadcast News’’ filmini gördünüz mü? Film, bir televizyon istasyonundaki başdöndürücü haber trafiğini ve TV yıldızlarının ekran savaşlarını anlatır.

Geçen pazar akşamı, saate karşı yarışarak hazırladığımız, son dakika haberleri ve canlı bağlantılarla dolu Kanal D Ana Haber Bülteni'ni bitirdikten sonra, TRT İstanbul Televizyonu'nun yolunu tuttum.

BİR DEVİN ÇÖKÜŞÜ

Saçlarını gazetecilik mesleğinde ağartan ağabeylerimizden Kurtul Altuğ, TRT-1'de yayınlanan ‘‘Politikanın Nabzı’’ programına konuk olarak çağırmıştı. Başbakan Mesut Yılmaz'la Kurtul Ağabey, Ankara'daki stüdyoda olacaklar, ben de diğer konuklarla birlikte Başbakan'a, ‘‘mafya-siyasetçi-kamu görevlisi’’ üçgeniyle ilgili sorular yöneltecektim.

TRT'ye giderken, tarifsiz heyecanlar içindeydim. Çünkü İstanbul Televizyonu'nun kuruluşuna emeği geçenlerden biriydim. Orada program müdürlüğü yaptığım dönemde, henüz inşa halindeki binanın tüm eksikliklerine karşın, harika programlar hazırlamıştık.

Hele bir ‘‘Yılbaşı Özel Eğlence Programı’’ var ki, hiç unutamam. Ortaköy sırtlarındaki dev binanın kaloriferleri yanmıyor, stüdyolarda dondurucu kış ayazı cirit atıyordu. Dekorlarla sanatçıları aydınlatmak ve özel efektler yansıtmak için kullanılan spotları tavanlara halatlarla tutturup, kalitesi bir daha yakalanamayacak müthiş bir program yaratmıştık. TRT'nin programları için çok sert eleştiriler yazan rahmetli Burhan Felek bile, bu yayını yapan ekibe övgüler yağdırmıştı. Yılbaşı gecesinin ve diğer programların başarısı, o sırada İstanbul Televizyonu'nda bitip tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çalışan, yaratıcı ve değerli bir ekibe aitti.

Bana göre dünyanın en güzel manzaralı televizyon istasyonu olan bu binada, son olarak 1990 ve 91 yıllarında ‘‘Hodri Meydan’’ isimli bir programı ekranlara taşımıştık. Daha sonra da yolum, oraya hiç düşmemişti.

DÜŞ KIRIKLIĞI

İri çekirdekli, bol şıkırtılı bir yağmur eşliğinde Etiler-Ulus istikametinden geçip, İstanbul Televizyonu'na geldik. Daha girişte bahçenin ve binanın karanlığı ürkütücü geldi. Yıllardır görmediğim arkadaşım İsmet Ustaoğlu, kapıda konukları bekliyordu. Profesör Mustafa Aysan ve ülkemizin önde gelen halkla ilişkiler uzmanlarından Alaattin Asna ile birlikte, üst kattaki konuk odasına çıktık. Karanlığa gömülmüş koridorlarda in cin top oynuyordu. Özel bir plastikten yapılmış döşemeler kabarmış, duvar sıvaları yer yer dökülmüştü. Biraz önce terk ettiğim, müthiş bir koşuşturmaca ve yayın heyecanının yaşandığı Kanal D binasından sonra burası, bende metruk bir TV istasyonu izlenimi yaratmıştı.

‘‘Politikanın Nabzı’’ programına İstanbul'dan katkıda bulunan yönetmen, saygılı ve nazik bir üslup içinde bazı çekim bilgileri verdikten sonra, stüdyoya geçtik.

İşte burada tam bir düş kırıklığı yaşadım.

Makyaj odalarının ve stüdyoların bulunduğu bölümü, dayanılmaz bir tuvalet kokusu kaplamıştı. Işıl ışıl durması gereken makyaj masalarına bile loşluk egemen olmuştu. Hele stüdyonun durumunu görünce, TRT'ye acımaya başladım. Kameraların en ufak sarsıntı yapmadan baştan sona kayması gereken stüdyo zemininde, kocaman oyuklar açılmıştı. Görevlilerin işlerini zoraki yaptığı, her davranışlarından belli oluyordu. Kameramanlar, çekim ölçeklerini ayarladıktan sonra çekip gittiler. Görebildiğim kadarıyla içeride sadece stüdyo şefi kalmıştı.

ZOR GÖREV

Başbakan Mesut Yılmaz'ın konuşması monoloğa dönüşünce, stüdyo şefini uyarıp ‘‘Lütfen Ankara'daki yönetmen arkadaşımıza söyleyin. Biz buradan daha yoğun şekilde katılıp, sorularımızla programın akışını hızlandırabiliriz’’ dedim.

Gelen yanıt çok şaşırtıcıydı:

‘‘Efendim, programın konuğu Başbakan olduğu için, Ankara'daki arkadaşlarımız bu isteğinizi iletmeye çekiniyorlar!’’

Gördünüz mü yayıncıların içine düştükleri ağlanacak durumu! Saydığım bu olumsuzluklara karşın ‘‘Politikanın Nabzı’’, başarılı bir program. O akşam ve daha sonraki günlerde, Başbakan Mesut Yılmaz'a yönelttiğim sorular nedeniyle çok sayıda olumlu seyirci tepkileri aldım.

TRT Genel Müdürü Yücel Yener'in işi zor, hem de çok zor. Gerek fiziki yapı, gerekse yayıncıların içine itildikleri koşullar, TRT'yi enkaza dönüştürmüş durumda.

Dostum Yücel Yener'e bu zor görevinde başarılar diliyor, kadro operasyonu sırasında ‘‘arkadaş’’ seçmek yerine, ‘‘gerçek yayıncılara’’ görev vermesini öneriyorum.



Yazarın Tüm Yazıları