Paylaş
Bir çoğunuz yollardasınız şimdi, biliyorum. Yolda olmak acayip bir his. Bekleyeni var, bekleteni var. Kavuşanı, unutanı, çekip gideni, dönüp geleni var. Çeşit çeşit hayatlara, türlü türlü yollar. Kimisini biz seçiyoruz, kimisi bize çıkar.
Yolda olmak için illa yola çıkmaya gerek yok. Hayatın kendisi en büyük yol. Doğduğun anda takıyorsun vitesi 1’e; sonra kimi zaman büyütüp kimi zaman küçülterek o vitesi, hep bir ilerleme hali ile yaşıyorsun. Tek unuttuğun arada bir rölantiye almak. Bayram, o rölanti hallerinden biri işte. O yüzden bayram demek; tatil demek değil. Vitesi boşa almak. Ara yollara sapmak. Yeni sokaklar, gerekiyorsa kendine yeni bir hayat bulmak. İşte bu albümler o yolların şarkıları. Benim “uzun yol şarkılarım.” Dinlemeye doyamadığım kimisi yeni, kimisi artık bir klasik haline gelmiş albümler. Dinlerken, bir sonraki şarkıyı benim için tutun olur mu?
Benim bu bayram içim çok buruk. Ağzımın tadı yok. Yediğim her şeker acı.
Bu memleket için canını siper edenlere selam olsun.
Evrim Özkaynak / Fesleğenler
İnanılmaz bir ses. İzmirli. İçten, sakin, nefis bir kadın. Sesi de öyle. Şarkılar, önce sözleriyle yakalıyor. Dinledikçe daha çok işliyor insanın içine. Albümdeki “Fesleğenler” beni benden alan bir Sezen Aksu şarkısı. Neden hala kliplenmedi merak konusu. Albüme ismini veren “eksik hece”, “yitirdim yolumu”, “burada bir gece” diğer öne çıkanlar.
Leonard Cohen Songs from the road
Tam bir yol albümü.
Sesinin hayranı, duruşu-
nun hastası olduğumuz;
İstanbul konseri için
kilometreler öteden
yollara düştüğümüz
adamın; yollardayken
yazdığı şarkılar. 1938 doğumlu üstad; 60’ların sonunda bir folk müzik kariyeri edinmek üzere Amerika’ya göç eder. İlk albümü Songs of Leonard Cohen’dir. Ticari bir albüme göre oldukça karanlık olduğu halde başarı yakalar. Kariyerinin bir döneminde kendini beş yıl boyunca bir Zen manastırına kapatan bu yarı deli, yarı dahi adamın her bir şarkısı; üzerine üzerine gelen bir günün sonunda ya da kavuşmak üzere çıktığın yolların ortasında; ruha iyi gelir.
El Cigala’nın Tangoları
Bir sonbahardı. Yıllardan 2010, şehirlerden Madrid’ti. Teatro Real’de Diego El Cigala diye bir adam flemenko söylüyor. Ne yap, ne et, git bilet bul, bu adamı dinle dedi Barcelona’dan telefon açan bir İspanyol arkadaşım. İki gün ve gecemi sandviç yiyerek geçirmeyi göze alıp aldım bileti. O günden beri aralıksız dinliyorum bu adamı. Asıl adı Diego Ramón Jiménez Salazar olan bir flamenko şarkıcısı Diego El Cigala. 2000 yılında Bebo Valdes ile yolu kesişmiş, bu kesişme uluslararası ünü de beraberinde getirmiş. Mercedes Sosa ve Camaron de la Isla’dan sonra İspanya topraklarından çıkmış en içli, en buğulu ses. Bu albüm olmasa bile, her hangi bir Diego El Cigala albümü nerede görürseniz alın. Naçizane.
Cafe Aman İstanbul / Fasl-ı Rembetiko
İlk kez Bozcaada’da bir evin önünden geçerken dışarı taşan Gülbahar şarkısı sayesinde tanıştım onlarla. Ayrılamadım tek katlı evin penceresinin önünden. Sonunda kapıyı çalıp evin sahibine sordum. Ev sahiplerinin şaşkın bakışları arasında, Café Aman ile o gün tanıştım. Café Aman; İstanbullu Yunan ve Türk müzisyenlerden oluşan bir müzik grubu. Repertuvarında 1922 öncesinden günümüze, İstanbul, İzmir, Atina gibi liman şehirlerinde yer alan Café Aman ve Café Chanta’larda icra edilen rembetikolar bulunuyor. Rembetiko’nun Anadolu kökenli şarkı ve ritimlerini İstanbul ve İzmir’den yıllanmış şarkılar ve türkülerle sunan grup, Türk & Yunan müziğinin en sevilen örneklerini sunuyor.
Foça’da bir beyazlık hissi... Bueno
Bu bayram da çalışıyorum ama zevkle, keyifle. Dünyaca ünlü Amerikan seyahat dergisi Travel+Leisure’ın Türkiye edisyonu için fotoğrafçı Emel Ernalbant ve Mustafa Ünsal’la Foça çekiyoruz. Eylül sayısında, nefis kareler ve benim yazım eşliğinde güzel Foça, daha da gün ışığına çıkacak. Dün, gün batımında keşfettik Bueno’yu. Her yerin bembeyaz olduğu, akşam üzeri olduğundan mıdır çok iyi müzik yapan, odun fırınından çıkma incecik pizzaları ile bizi çok şaşırtan bir mekan. Hafta sonu 20, hafta içi 15 TL giriş. Çeşme’deki gibi 40’lar, 50’ler havada uçuşmuyor yani ne içeri girerken, ne de bir tabak makarnaya para verirken. Temiz, düzenli, özenli... Bayramda nasıl olur bilemem, bence ağustosta hafta içi ya da eylülde hafta sonu tadına doymak lazım. Siz bugünlerde gidecekseniz yine de rezervasyonsuz gitmeyin. 0232.812 28 25 ? Not: Akşamları kulübe dönüşüyor.
Paylaş