Uyanmak

METİN Münir dünkü Milliyet’te bizce çok doğru bir şeyi olduğu gibi söylemiş. Kendi zenginliklerimizin farkına varmadığımızdan veya varsak bile ulusal bilinç eksikliğimizden olsa gerek, çoğu kez, elimizdeki kuşu yabancılara kaptırdığımıza değinmiş. Bunu durup dururken değil, Türkiye-Suriye sınırındaki “mayınlı arazi” nedeniyle söylemiş.

Gerçekten yapılmak istenen akıl alır gibi değil. Orada 50 küsur yıldır üzerine bir gram kimyasal gübre atılmamış çok verimli bir toprak var. Milyonlarca insanı doyurmak için sizden sadece su istiyor. Başka bir şey değil.

Ama "evrensel insani değerlere bağlılığı" (!?) son günlerde birdenbire ortaya çıkan AKP iktidarı bilindiği gibi bu araziyi 44 yıl süreyle İsrailli firmalara terk etmek için olmadık hokkabazlıklar sergiliyor.

Yok efendim orada İtzak’lar değil Mehmet’ler çalışacakmış da... "Hem işsizlikten söz edip hem iş kapısı açacak olana karşı çıkmak olmaz"mış da...

Kim dedi oradaki toprağı bu ülkenin evlatları işletirse onlar Mehmet’lere değil de İtzak’lara iş verecek diye?

Bu kadar kamuoyu tepkisine rağmen yine de "Hayır, biz bu yasayı böyle çıkartıyoruz ve ülkemizin sınırlarını yabancı ellere teslim etmekte sakınca görmüyoruz" derler mi, emin değiliz.

Ama eğer verirlerse çok da hayret etmeyelim:

Yıllardır dünyadaki Bor rezervinin yüzde 70’inin bu ülkede bulunduğu yazılır çizilir. Bor’un giderek çok geniş bir kullanım alanı olduğu da ileri sürülür. Gücümüzü sırf bu zenginliği değerlendirmeye yoğunlaştırsak ülkemizin kalkınma sorunlarının çoğunu çözeceğimiz söylenir. Ama iş bunları yaşama geçirmeye gelince bakarsınız ki hiçbir iktidarın eli gitmez.

Sorunca derler ki: "Bor için denenler doğru ama onu işlemenin gerektirdiği altyapı ve teknoloji o kadar pahalıdır ki bunu Türkiye kaldıramaz. Kaldırmaya kalksa zaten dünyadaki bor piyasasını elinde tutan üç-beş dev şirket Türkiye’yi altından kalkamayacağı zarara sokar."

Çok muhtemelen doğrudur. Zaten o nedenle diyoruz ki: "Madem yabancı büyük şirketler elimizdeki bor madenini bile işleyip zengin olmamızı engelleyecek kadar güçlüler, o halde aynı hatayı örneğin mayından temizlenecek topraklarımız konusunda yapmayalım. Elimizdeki zenginliği onlara teslim edip boş boş bakar hale gelmeyelim."

Nitekim Metin Münir dün çok haklı olarak, mayın temizleme işine mayın şirketleri değil, onları taşeron olarak kullanan yabancı dev gıda ve tarım şirketlerinin gireceğini söylüyor. Ayrıca o şirketlerin bir süredir Etiyopya, Gana, Mali, Madagaskar, Pakistan ve Sudan gibi yoksul ülkelerin "milyonlarca dönüm" büyüklüğündeki arazilerini 50-99 sene süreyle kiraladığını bildiriyor. Ve "Hükümetin öngördüğü model gerçekleşirse Türkiye bu sistemin içine girecek" diyor.

Yukarıda dedik ya, "Biz zenginliklerimizin farkına varmayız" diye... Toryum’dan, Titanyum’dan, söz etmiyoruz. Onları bırakın da şimdi pek Osmanlı hayranı geçinenlere sorun bakalım, Osmanlı’nın sadece son 20 yılında kaybettiğimiz topraklardaki petrolün onda biri elimizde kalsaydı bugün zenginlik ve kalkınmışlık bakımından nerede olurduk, diye...

Sahi siz "petrolümüz" ve "doğalgazımız" olmadığına inanıyor musunuz?
Yazarın Tüm Yazıları