Paylaş
SICAK bir öğleden sonra. Rüzgar hafif hafif esiyor. İstikamet Urla.
İskele’nin arkasındaki sokakları gezip yeni yerler keşfetmek niyetindeyim.
Sonra aniden karar değiştirip direksiyonu Şehir Merkezi tabelasına doğru kırıyorum.
Büyük bir meydandayım. Belediye sarayını anımsatan kocaman binanın yan sokağına arabayı park edip, ara sokaklardan birine dalıyorum. Bunca yıldır görmediğim bir manzara var karşımda. Küçük bir Ege kasabası.
Cuma günleri kurulan Urla Merkez Pazarı’nın olduğu meydana çıkıyorum.
(Malgaca Çarşısı) Sağda solda çocukluğumdan kalma dükkanlar. Nalbur, manav, balıkçı, mandıra, çilingir, 56 yıldır aynı yerde olan kahvehane... Kahvehanenin önüne sandalyeler atılmış, tepesinde bir açık hava vantilatörü. Gelen geçen ve kasabanın yaşlıları oturmuş sakin sakin çene çalmakta.
Hayatın telaşından çok uzakta hissediyorum kendimi şimdi. Burada günün en önemli konusu “kahveyi kaç şekerli içeceğin, tarlada iyi enginarın bitip bitmediği, yerlerin kaçta sulanacağı” olabilirmiş gibi geliyor bana. Zaman öylesine güzel durmuş ki, derin bir nefes alıp rehavetle gerinip başlıyorum o güzelim, küçük dükkanları dolaşmaya...
Kars Çiftliği Mandırası
Mesut Çağatay aslen Karslı. Asker emeklisi. Çalışırken en büyük hayali eşinin memleketi olan Urla’da, kendi yöresinin peynirini, balını satacağı bir küçük mandıra açmak. 6 yıl önce bu dileği gerçekleşmiş. Şimdi Urla Merkez’de, yıllanmış nefis Kars gravyeri, yayık tereyağı, Karakovan balı ve saf çiçek balı sattığı bu dükkanı işletiyor. Özellikle peyniri ve balı için Ege’nin her yerinden gelen müşterileri var. Bir küçük parça, gravyerden tadıyorum, inanılmaz. Pazarları bana ve aileme ait diyor. Gülümsüyorum. Mesut Bey de Egeli olmuş.
Lale Katmercisi
Urla’nın 35 yıllık markası. İlk açan usta emekli olunca işi kalfalarına devretmiş. Hatta şimdi o kalfalar da usta olup yavaş yavaş yeni gelenlere bırakmaya hazırlanıyor mesleği ve dükkanı. “Babadan oğula değil, ustadan kalfaya” burada asıl mesele. Oğullar ya da kızlar sebat gösterip mesleği öğrenirse ne ala. Yoksa meslek, yıllardır yanında pişen kalfalara bırakılıyor Urla’da. Şimdiki usta Ahmet Doğandemir. Giritli. Katmeri incecik undan açıp daha gevrek olması için limon sıkıyor içine. Yanında buz gibi ev yapımı yayık ayran. Üzerine tek çeşit tatlı. Sakızlı keşkül. Ama hem katmerin, hem sakızlı keşkülün tadı Türkiye’ye yayılmış.
Beğendik Abi
Beğendik Abi, Urla’nın ünlü lokantası. Mecburiyetten mutfağa geçen Handan Hanım’ın yemekleri o kadar beğenilmiş ki, zaman içinde dükkan adının önüne geçmiş. Çalkama isimli ot kavurmasını, serçe parmağı kalınlığındaki yaprak sarmasını, Urla güvecini, baklavalık yufka arasına döşenen lor ile yapılan Girit Böreği tatlısını denemeden Urla’dan ayrılmayın.
Dostlar Fırını
Nohutlu ekmek, buğday ekmeği, kepek ekmeği, köy ekmeği. Her dem taze.
Tüm kasaba ve yolu Urla’dan geçenler uğrayıp ekmek alıyor. Sabah 3’te ekmek yoğurmaya başlayıp, 7’de satışına başlıyorlar. Kokusu bile tüm çarşıyı mest ediyor.
Ayerya Organik Dükkan
Ayerya, rüzgarlı vadi demek. Pelin Omuroğlu, Urla’ya yerleşip Rüzgarlı Vadi adını verdiği çiftliğinde organik tarım ve ekolojik ürünler üretmeye başlıyor. Derken de bu şirin dükkan açılıyor. Yan tarafında geçtiğimiz yıl hizmete giren bir de sanat galerisi ve şömineli bir cafe açmışlar. Ayerya’da kendi üretimleri olan organik yeşil çizme zeytin, soğuk sıkım metodu ile elde edilen sızma zeytinyağı, keçi sütü, keçi peyniri, keçi yoğurdu, organik pekmez, organik bal ve lavantalı zeytinyağı sabunu bulabilirsiniz. www.ayerya.com
Paylaş