Türkiye ve AB, dostlar alış verişte görsün

SÜREKLİ çeşitli organizasyonlar düzenliyorlar. Sürekli değişik toplantılara katılıyorlar. Sürekli birileriyle buluşuyorlar.

Haberin Devamı

Hayır, biz değil, Brüksel’de AB üyeliği için çalışan küçük ülkeler.
Brüksel’de büroları var. Sabah, akşam mutlaka fırsat yaratıyorlar. Mutlaka AB yetkilileri ya da parlamenterlerle görüşüyorlar. Çayda, kahvede bir araya geliyorlar, yemeklerde birlikte kadeh kaldırıyorlar. Hem bilgi topluyorlar, hem arayı sıcak tutuyorlar. Onlarla içli, dışlı dostluk kuruyorlar.
Kendileriyle ilgili her rapor öncesi ve sonrasında, seksen defa görüş alış verişinde bulunuyorlar.
Örneğin, Hırvatistan ki, bizimle aynı anda tam
üyelik adayı, şu anda bırakın
üye olup olmayacağının tartışmasını, çoktan tam üye olmuş muamelesi görüyor.
O kadar ki, AB’nin komisyonlarında Hırvatistan’ın
kaç sandalye ile temsil edileceği,
hangi komisyonda, hangi işle uğraşacağı belli.
Bir bize bakın, bir de bizimle aynı zamanda tam üyelik için yola çıkan Hırvatistan’a.
YÜZLERCE TABELA
Çıkın Brüksel sokaklarına, başınızı şöyle kaldırıp binalara bakın, yüzlerce lobi ve dernek tabelası görüyorsunuz.
Ucuz maliyetlerle kurulan bürolar arı gibi. Her gün toplantılar, her gün AB Konsey ya da Komisyonunda onlarca görüşme, mutlaka somut sonuç elde etmek şart değil, sadece diyalog kurmak ve sürdürmek amacıyla. Belki arada proje de kapabilmek umuduyla.
AB deyince, herkes nefesini tutuyor ve o yöne koşuyor. AB ile bir biçimde bağlantı kuruluyor.
Türkiye, Brüksel’de saman alevi gibi. Var, yok, daha çok yok.
Son altı yılın en kötü, en başarısız dönemini yaşıyoruz.
DURUMUMUZ NAFİLE
Sadece İlerleme Raporu çıktığında, sağda solda rapor üzerine bir kaç değerlendirme, ondan ötesi nafile.
Brüksel’de yaygın kanaat var:
1-Türkiye AB’yi unutmuş gibi, bunda AB’nin bıkkınlık getiren manevralarının payı eksik değil.
2-AB ile sözüm ona müzakereleri yürüten Devlet Bakanı Egemen Bağış
rehavet içinde ve başarısız. Teknik ve odaklı çalışma yerine, tribünlere oynuyor, propagandayı ön plana alıyor.
Kamu oyu yaratmak elbette gerek, ama teknik çalışmayı ihmal etmeden. Oysa, Bağış önce show diyor, istim arkadan .bir türlü gelmiyor.
Brüksel’deki yetkililere göre, Bağış’ın konumu, aslında AKP iktidarının AB’yi ne kadar ciddiye aldığının da göstergesi.
AB ve Türkiye, dostlar alışverişte görsün.

Haberin Devamı

Kurultay için ne bekleniyor

Haberin Devamı

SEKSEN sekiz yerde tartışma yaratan CHP-BDP ittifakına sonunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu noktayı koyuyor, yok öyle bir şey.
Anlamadığım, Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yapmak için neden üç-beş gün bekliyor? İttifak laflarının çıktığı gün açıklasa, bu kadar spekülasyon olmaz.
Tıpkı, kurultay tarihi gibi.
Belli ki, CHP kurultaya gidiyor. Kurultaya kadar her yerde, doğru-eğri, haklı-haksız bin tane haber ve yoruma çıkacak. O haber ve yorumları CHP’liler  kendilerine göre yorumlayacak, o yorumlar üzerine yeni haber ve yorumlar inşa edilecek. İş uzadıkça, CHP yıpranacak.
Yasal süreye uygun, en kısa zamanda kurultaya gitmek, CHP’nin yararına.
Bakın, hiç AKP ile ilgili parti içi haber var mı, yok. Orada sulh ve sükun olup olmadığı belli değil, ama orada kol kırılıyor, yen içinde kalıyor.
CHP’de durum farklı. Onun için, kurultaya ne kadar erken giderse, o kadar iyi.
AKP’de Tayyip Erdoğan aleyhinde tek yorum duymak mümkün değil. CHP aynı olgunluğa ne zaman ulaşacak?

Haberin Devamı

Dünyanın en garip sınırı

BİNA değil, baraka. Kapısında bizim deyimimizle, çakı gibi iki asker nöbet tutuyor.
Barakanın ortasında tahta bir masa, hiç bir özelliği yok. Masanın üzerinde Doğudan
Batıya doğru uzanan bir kordon var. İşte, o kordon çok özel.
O kordon Güney Kore ile Kuzey Kore arasındaki sınır çizgisi.
Masanın bu tarafı Güney, öte tarafı Kuzey Kore toprağı. Barakadan taşan kordon daha sonra, coğrafi özelliğe göre, iki ülke arasında uzayıp gidiyor.
Kordonu yıllar önce bir gezide gördüğümde, oradaki Amerikalılara soruyorum, barakada sınır nöbeti, bildiğimiz sınır nöbetinden farksız. Adamların arasında yarım metre var, barakada (sınırda) nöbet tutuyorlar.
Şu anda savaşın eşiğine gelen Kuzey ve Güney Kore, dünyanın her zaman ilgisini çekiyor. Kuzey, orayı yöneten diktatörü ve nükleer denemeleri ile, Güney, IMF desteğinde düşük ücret politikasına dayalı kalkınmasıyla. Bir zamanlar Türkiye dahil, azgelişmiş ülkelere örnek gösteriliyor.

Yazarın Tüm Yazıları