Terörle mücadelede siyaset nerede?

İRAN, mayıs ayından beri Kuzey Irak’ı bombalıyor.

PKK şemsiyesi altında 2003 yılında kurulan ve İran’a karşı savaşan PEJAK’ın saldırılarına karşı, Kandil dağındaki PKK kamplarını ve o bölgedeki köyleri hedef alıyor.

İran, bölgeye asker yığmıyor, buna gerek de yok. Zaten orada. Irak’ta, siyasi, askeri her türlü biçimde varlığını sürdürüyor.

Bu konu nedense gündeme pek taşınmıyor.

İran Devlet Başkanı Ahmedinejad, Talabani’yi Irak devlet başkanı olarak kabul ettiği, Barzani ile diyalog kanalları açık olduğu için mi, İran’ın müdahalesini sineye çekiyor Kürt liderler?

Belki de İran’ın, Irak’ın içişlerine en çok karışan komşu ülke olmasından kaynaklanıyordur bu uysallık.

Uzun vadede, Irak’ın bölünme sürecinde, Kürt Yönetimi ile İran’ın doğal müttefik olma ihtimali de güçlü bir olasılık.

İran için yapamadıkları tek bir şey var. O da PEJAK’ın faaliyetine son vermek. Onun da nedeni Amerikalı dostlarını kızdırmamaktır herhalde.

Kuzey Irak’taki Kürt liderler, böyle bir takıyye içinde. Bir nevi terörle takiyye.

Türkiye ile ilişkilerde durum değişik.

Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimi için PKK vazgeçilmez halde.

Bir zamanlar, Türkiye ile birlikte bölgede PKK’ya karşı savaşan Barzani, artık PKK ile iç siyaset yapıyor.

Türkiye’yi tehdit unsuru olarak gösterdikçe güçleniyor. Üslubunu sertleştirdikçe, bir yolsuzluk düzeni haline gelmiş olan yönetimine karşı muhalefeti denetim altında tutabiliyor.

PEJAK, bölgede ABD’nin İran’ı istikrarsızlaştırma planları için ne kadar gerekliyse, PKK da bölgedeki hakimiyetlerinin devamı için Talabani ve Barzani’ye o kadar lazım.

* * *

BUGÜNLERDE
yabancı basın, PKK’ya karşı mücadelenin asker tarafından AKP hükümetini köşeye sıkıştırmak için bir koz haline getirdiği yorumlarına yer veriyor.

Bu, terörün açtığı derin izleri görmemek, mayınları, karakol baskınlarını, askerlik görevlerini yaptıktan sonra hayata başlamayı bekleyen genç şehitleri yok saymak demek.

Ama askerin siyasete müdahale ettiği de bir başka gerçeği Türkiye’nin.

Elektronik muhtıralarla, darbe ihtarları yapmak, terörizme karşı mücadeleyi de şaibe altında bırakıyor.

Başbakan Erdoğan, Barzani için ilk kez "kabile lideri" diyerek, asker ile hükümet arasında ayrılık olmadığını ortaya koymak istedi.

Siyaset sonunda devreye giriyor mu? Öyle olması gerekiyor.

* * *

TERÖRLE mücadele, Türkiye’nin meselesi. 11 Eylül’den sonra terörizmle mücadelede, uluslararası "ittifak"ın gereğinden söz edilse de sonuçta her ülke kendi yolunu çiziyor.

Terörle mücadele esas olarak siyasi bir mesele.

Oysa seçim öncesi bakıyorum hiçbir siyasi partinin gündeminde terörle mücadele yok. Daha doğrusu, bu mücadelenin siyasi ve ekonomik boyutlarını hiçbir siyasi parti konuşmuyor.

Gençler hayatlarını kaybediyor. Ülkenin bir bölgesinde savaş koşulları yaşanıyor, acı dalga dalga yayılıyor. Bu dalganın altında kalmamak için ne yapacağız? Ortak bilincimizde etnik parçalanmanın derinleşmesini nasıl engelleyeceğiz?

Bu soruların yanıtlarını bilmiyoruz. Yanıtı, Türkiye’yi yönetmeye aday siyasi partiler verecek. Seçim ortamında, terör ateşi bacayı sarmışken bu sorunun yanıtını vermek kolay değil. Ama siyaset kararlılık kadar cesaret de ister.
Yazarın Tüm Yazıları