Paylaş
Türkiye'deki astronomlar 1960'lı yıllarda ulusal bir gözlemevi hayali kurmaya başlamışlardı. Cumhuriyetin ilk astronomi bölümünün, 1933 yılında Atatürk'ün "Üniversite Reformu" ile kurulduğundan beri fazla zaman geçmemiş olmasına rağmen bir ulusal gözlemevi ihtiyacı oldukça belirgindir. Elbette, bu yalnızca bir ihtiyaç değil aynı zamanda da geleceğe yönelik yerinde bir öngörüdür. O tarihte bu öngörüyü yapıp, astronomi camiasının dikkatine sunan iki gökbilimcimizi anmamız gerekir: Prof. Dr. Nüzhet Gökdoğan (1910-2003) ve Prof. Dr. Abdullah Kızılırmak (1925-1983).
İşte 1960'larda dile getirilen ulusal gözlemevi düşüncesi, nihayet 1990'larda gerçeğe dönüşmeye başladı ve 1997 yılında Saklıkent, Antalya'da TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) resmen açıldı. Çalışmaya başladığından beri 20 yılı geride bırakan TUG'daki en büyük teleskop, ne yazık ki, bize ait değil. Rusya'nın ortak kullanım için ülkemize getirdiği 1.5m ayna çaplı RTT150 teleskobu iki ülke kurumları arasında imzalanan bir protokolle işletiliyor. Hatta yakın bir zamanda, bu protokol güncellendi ve Rusya'nın Almanya ile birlikte fırlattığı SRG X-ışın teleskobuyla tespit edilecek kaynakların optik gözlemlerinde kullanılacak biçimde güncellendi. Dolayısıyla, Türk gökbilimcilere özgün araştırmaları için kullanabilecekleri "büyük" teleskop kalmadı. Türkiye'de tayf (spektroskopi) gözlemleri yapılabilen tek teleskobun RTT150 olduğu düşünülürse, bu durum özellikle yetişmekte olan yüksek lisans ve doktora öğrencileri için büyük bir sorun oluşturuyor.
Bununla birlikte; 2015 yılında devreye giren yeni protokole kadar TUG, ülkemizdeki gözlemsel astronominin gelişimine çok önemli katkılar yapmıştır. Bugün öğrenci yetiştiren hocaların bir çoğu TUG'da gözlem yapmaya başlamış, tayf gözlemlerini TUG'da öğrenmiştir. TUG'un Türkiye astronomi tarihimizdeki yeri çok önemlidir ve değerlidir. Bu yalnızca TUG'un sağladığı kolaylıklar ve katkılar açısından değil, ayrıca TUG'un kuruluşunda hep birlikte çalışan, el ele veren, yoğun emek harcayan ve nice fedakarlıklar yapan Türk gökbilimcilerinin başarısı açısından da önemlidir.
Daha Büyük Teleskoba İhtiyacımız Var!
TUG'un kuruluşuyla birlikte profesyonel olarak işletilen, merkezi nitelikte ve tüm Türkiye'ye hizmet veren bir gözlemevine sahip olsak da, gözlemevindeki teleskopların teknolojisi, bilimsel incelemeler için gerekli olan odak düzlemi aygıtlarının kapasitesi ve en önemlisi teleskopların büyüklüğü açısından Türkiye'nin bir sıçramaya ihtiyacı olduğu açıktı.
İşte bu ihtiyacı gören yeni nesil gökbilimcilerimizden bir grup 2008 yılından başlayarak bu düşüncelerini olgunlaştırmaya başladılar. Türkiye'nin gelişmiş ülkelerin gözlemevlerinde bulunanlar gibi modern teleskoplar, gelişmiş optik teknolojiler ve yenilikçi bilimsel aygıtlara ihtiyacı vardı.
Bu amaçla, Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi'nin liderliğinde 4m sınıfı bir optik ve kırmızıöte teleskop projesi hazırlandı. Bu teleskop yalnızca Türkiye'nin sahip olduğu en büyük teleskop olmayacak, ayrıca optik bölgenin yanısıra kırmızıöte bölgede de gözlem yapabilme olanağı getirecekti. Bu Türkiye'deki astronomların doğrudan erişimi olmayan bir gözlem penceresiydi. Projeye Türkiye'nin değişik üniversitelerinden birçok yeni nesil gökbilimci katkı verdi.
2010 yılında o zamanki adıyla Devlet Planlama Teşkilatına (DPT) sunulan "Doğu Anadolu Gözlemevi" projesi Ocak 2011'de Etüt Proje olarak kabul edildi ve Resmi Gazete'de yayınlandı.
DPT tarafından istenen hazırlıkların ve ek çalışmaların tamamlanmasının ardından, Ocak 2012'de DAG Projesi resmen başladı. Bu aşamadan itibaren DAG ekibi çok daha yoğun ve emek isteyen bir sürece girdi. Modern bir gözlemevi, teleskop ve bilimsel aygıtlar için hem Türkiye'den hem de yurtdışında bulunan araştırmacılardan oluşan kurullar oluşturuldu, araştırıldı, yazıldı, çizildi ve hesaplandı. Nihayetinde 2014 yılında 4m optik ve yakın kırmızıöte teleskop ve kubbesi için ihale gerçekleştirildi.
Tasarımı, testleri, üretimi tamamlanan DAG Teleskobu, DAG ekibinin izlediği fabrika testleri sonrasında kabul edildi. Fabrika testleri ve ispat için İtalya'da kurulan DAG Teleskobu şimdi parçalarına ayrılacak, korunaklı biçimde kutulanacak ve konteynırlara yüklenerek Türkiye'ye ulaştırılacaktı.
DAG Teleskobunun Yolculuğu Başlıyor
Doğu Anadolu Gözlemevi Erzurum'un 3170m yükseklikteki Karakaya Tepelerine kuruluyor. Teleskobun üretimiyle eş zamanlı olarak gözlemevi yerleşkesinde de altyapı çalışmaları yoğun bir şekilde sürdürüldü. Zor atmosferik koşullar nedeniyle yılda ancak 5 ay inşaat çalışmaları sürdürülebilen yerleşkede, Temmuz 2019'dan itibaren Doğu Anadolu Gözlemevi binası yükselmeye başladı.
Her şey yolunda giderken, küresel boyutta etkili olan salgın nedeniyle teleskobun Türkiye'ye nakliyesi gecikti. Özellikle salgının başlangıçta İtalya'da çok etkili olması, teleskobun İtalya'dan Türkiye'ye nakliyesini imkansız hale getirdi. Bir yıldan fazla bir süre İtalya'da beklemek zorunda kalan teleskobun nakliye süreci, salgının bir miktar da olsa hafiflediği bir dönemde hızlandırıldı. Teleskop Türkiye'ye ulaştırılmak üzere Trieste'den gemiyle yolculuğuna başladı.
Doğu Anadolu Gözlemevi Projesi yürütücüsü Prof. Dr. Cahit Yeşilyaprak (Atatürk Üniversitesi) DAG Teleskobunun Türkiye'ye ulaştığını ve Erzurum'a doğru yola çıktığını 23 Şubat 2021'de astronomi camiasına bildirdi.
Yaklaşık 100 ton ağırlığındaki teleskop gümrük işlemleri sonrasında 7 tırlık konvoyla yola çıktı. Biri Atatürk Üniversitesi Astrofizik Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden olmak üzere iki araç 7 tırlık konvoya eşlik etti. Gebze'den Erzurum'a yavaş ve kontrollü olarak, zaman zaman da trafiği kapatarak yolculuk eden teleskop 4 günün sonunda 26 Şubat 2021'de Atatürk Üniversitesi'ne ulaştı.
Peki Şimdi Ne Olacak?
Atatürk Üniversitesi'nin DAG Teleskobu için ayırdığı özel hangarda korumaya alınan teleskop, gözlemevinin yolunun asfaltlanması sonrasında 3170m'deki yerleşkeye taşınacak. Karakaya Tepelerindeki yerleşkeye giden yolun önemli bir kısmı Universiade oyunları kapsamında 2011 yılında yapılmıştı. Gayet kaliteli olan yolun bu bölümü, Erzurum Büyükşehir Belediyesinin Konaklı Kayak Merkezi'ne kadar devam ediyor. Konaklı'dan gözlemevi yerleşkesine kadar olan yaklaşık 11 km'lik yolun da aynı kalitede, gözlemevleri standartlarına uygun şekilde ıslah edilmesi ve asfaltlanması gerekiyor. Hem teleskobun hem de önümüzdeki yaz Türkiye'ye ulaşması planlanan 4m'lik teleskop aynasının yerleşkeye çıkarılabilmesi buna bağlı. Karlar eriyip, toprak kuruduktan sonra yol yapım çalışmalarının başlaması ve bu yaz teleskobun yerleşkeye çıkarılması bekleniyor.
Teleskobun montajı, ayarları, testleri, aynasının yerleştirilmesi, optik ayar ve testler ve bir dizi kontrol aşamasından sonra 2021'in sonu veya 2022'nin ilk aylarında teleskobun "ilk ışığını" alması öngörülüyor. Elbette, bu tür büyük projelerde bir çok aksilik ve erteleme olabilir.
Dileğimiz her şeyin yolunda gitmesi ve Milli Uzay Programında da yer alan DAG Teleskobunun 2022 başında ilk ışığını alması. Kısa bir yazıda özetlenemeyecek kadar çok ayrıntının, uykusuz gecelerin, emeğin, alın terinin ürünü olan bu projenin hayata geçmesinde çalışan, katkı ve destek veren herkese ve her kuruma minnettarız. Türkiye, son derece modern, gelişmiş optik sistemler ve bileşenlerle donatılmış ve tamamen bize ait bir gözlemevine sahip olmak üzere.
Paylaş