Paylaş
Hepimizin defalarca duyduğu 2050 yılına kadar denizlerin balıktan çok plastikle dolacağı sözü aslında veriler ışığında yapılan hesaplamalara dayanıyor. IPCC (Ülkeler Arası İklim Değişikliği Paneli) Özel Raporu’na göre okyanusları sonra yıllarda, binlerce yıldır olmadığı kadar değiştirdiğimizi gösterdi. Öte yandan geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir başka çalışma, önümüzdeki on yıl içinde Arktik ekosistemin tamamen yok olabileceğini öne sürüyor. Kuzey Kutbu'ndaki hayvan göçü ve hareketlerine ilişkin otuz yıllık verilerin değerlendirildiği çalışmaya göre, hayvan hareketliliği ısınan iklim nedeniyle değişiklik gösteriyor.
Bu konuda dünyada pek çok ülkenin imzaladığı anlaşmalar mevcut. Bu anlaşmalar ve yapılan farkındalık çalışmaları sonucu çevre dostu üretim, şirketler için hem bir zorunluluk hem de bir prestij hâline geldi.
Sıfır emisyon mümkün mü?
Emisyonların tümü ne yazık ki tamamen ortadan kaldırılamıyor. Bu nedenle de yok edemediğimiz emisyonu telafi etmenin yolları aranıyor. Dünyanın önde gelen büyük şirketleri giderek çevre dostu politikalar benimserken bir yandan da yatırımlarını geleceğin enerjisi olarak görülen güneş enerjisine doğru kaydırıyor. Ayrıca, atıklarını ayırıyor ve geri dönüşüm merkezlerine gönderiyorlar. Bunlar ve daha pek çok yöntem kurumların görev ve sorumlulukları arasında. Peki bireysel olarak bizler neler yapabileceğimizi biliyor muyuz?
Temiz bir gelecek
Öncelikle sıfır atığı sahiplenmek gerekiyor. Ekonomistler buna biraz kızacak olsa da gereksiz tüketimi azaltmak gerekiyor. Tüketimden kastım sadece plastik, kağıt, cam, elektrik de değil, yediğimizden içtiğimize hatta giydiklerimize kadar her şeyi kapsıyor.
Meselâ; kot pantolonunuz eskimeden bir yenisini alıyorsanız o pantolon nedeniyle sulara karışan, doğayı kirleten pek çok maddeye sebep oluyorsunuz demektir ve tabii o pantolonun üretimi için kullanılan su ve elektrik de cabası. Demek ki ilk olarak tüketimi makul seviyeye çekmeliyiz.
Gelelim yiyeceklere. Yiyebileceğimizden fazlasını almamak, sık ama az miktarda alışveriş yapmak, mümkün olduğunca plastik poşet kullanmamalı.
Duş jeli, şampuan, deterjan gibi ürünleri litrelik paketlerinde almak, plastiklerden kurtulmak için bir diğer yöntem
Tek kullanımlık malzemeler yerine yeniden kullanılabilir yıkanabilir ürünleri tercih etmek, mümkün olduğunca dönüştürülebilir ürünler kullanmak da önemli.
Yenilerini satın almadan önce eskiyi onarmayı yahut dönüştürmeyi denemek de hem çevreye hem bütçemize katkı sağlayacaktır.
Bunları bireysel olarak yapmak bizim geleceğe temiz bir miras bırakmamız açısından çok önemli ancak hükûmetlerin de bu tip ürünlere bir takım fiyat avantajı sağlayacak yöntemler geliştirmesi gerekiyor.
Güzel şeyler de oluyor
Markette raflara göz atarken kutusuz diş macununa rastladım. Bu bana İsveç'teki Kalmar örneğini hatırlattı. Yaklaşık 35 bin nüfusa sahip kent ambalajları kaldırmaya karar vermişti ve yaptıkları çalışmalar sonucu bu kentte pek çok ürün ambalajsız satışa çıkarıldı. Darısı paketsiz satışı yapılabilen daha pek çok ürünün başına. Ne kadar az paket o kadar az atık. Devir artık çöpümüzü kavanoz kadar bir alana sığdıra bilme devri.
Paylaş