Paylaş
Giyilebilir cihazların geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor…
Tarihsel gelişime bakacak olursak, giyilebilir cihazlar aslında çok yeni bir kavram değil. Örneğin, Orta Çağ’da zırh gibi o zamanın ihtiyaçları doğrultusunda gerekli cihazlar kullanılıyordu. Bu nesnelerin tasarımı, kullanıcıların ihtiyaçları ve beklentilerine uyum sağlayacak şekilde gelişmeye devam etti. 19. yüzyılda icat edilen kol saatleri ile zamanı sürekli yanımızda taşımaya başladık ve o yıllardan itibaren saat gelmiş geçmiş en çok tercih edilen giyilebilir cihaz oldu. Intel’de uzun süredir etkileşim ve deneyim araştırmaları üzerine çalışmalar gerçekleştiren Antropolog Dr. Genevieve Bell’e göre, yüzyıllardır kullanılmakta olan giyilebilir cihazlar temelde iki amaca hizmet ediyor. Bunların ilki “literal”, yani zırhta olduğu gibi korunmayı; saatlerde ise zaman bilgisine anlık ve doğru erişimi sağlayan gerçek kullanım amacı. Giyilebilir cihazlar, bu doğrultuda vücudumuz ile yapabildiklerimizi iyileştirmeye ve geliştirmeye hizmet ediyor. Diğer amaç ise tamamen sembolik, yani zırhların rengi ya da biçimi ile hangi orduya ya da takıma ait olunduğunu belli etme; takılan saatin marka ve modeli ile statüyü ya da yaşam tarzını ifade etmeye çalışma amacı… Son zamanlarda bambaşka boyutlara gelse de gelişen giyilebilir teknolojiler sektörünü her zaman bu amaçlar doğrultusunda analiz etmekte yarar var.
Günümüzde mobil altyapının sağladığı sürekli bağlantı ile bu unsurların yanına diğer insanlarla ve nesnelerle bağlantılar kurmak; gelişmiş sensör teknolojisi ve yapay zeka ile sağlanan öngörü analizleri sayesinde de kişiselleştirilmiş yönlendirmeler almayı ekleyebiliriz. Giyilebilir cihazlar sürekli bağlantılı hale gelip, doğru tasarım ile birleşince insanların doğal birer uzantısına dönüşüyor; bu sayede de günlük yaşamımızda vazgeçilmez kişisel asistanlar halini alıyor. Firmalar açısından da giyilebilir cihazlara yönelik geliştirilen uygulamalar ile müşteriyle etkileşime geçmek kolaylaşıyor. Müşterinin bulunduğu lokasyon ve tercihleri doğrultusunda, doğru zamanda, doğru yerde mesajlar, daha kolay ulaştırılabiliyor…
Giyilebilir cihazlar pazarı hızla büyümeye devam ediyor
Modern giyilebilir cihazlar furyasını tetikleyen ürünler “fitness tracker” olarak adlandırılan sağlık bileklikleri ve akıllı saatler oldu. Ancak tüketicilerden gelen talepler ve gelişmeler doğrultusunda, giyilebilir cihazların tanımı etkileşimde bulunduğumuz herhangi bir taşınabilir cihazı içerecek şekilde genişledi. Bundan böyle de günlük işleri desteklemek için son kullanıcılara bilgi veren; sağlıkları, konumları ve işleri ile ilgili yönlendirmeler yapan her türlü giyilebilir cihazı bu tanım içerisinde göreceğiz…Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, giyilebilir teknolojilerin şekilleri ve kullanım alanları da hızla değişim gösteriyor. Akıllı bileklik ya da saatlerden, gözlüklere; çiplerle donatılmış kıyafet ya da ayakkabılardan, yüzük ve kolyelere kadar giyilebilir cihazlar çok zengin bir yelpazeyi içeriyor. Küresel ölçekte, pazarın 2021-2025 dönemi için %17.12'lik artışla 2025'te 116.88 milyar ABD doları değerine ulaşması bekleniyor.
Giyilebilir teknolojilerin daha yeni yeni hayatımızın her anında yer edinmeye başlaması nedeniyle, bugünlerde daha çok teknolojinin neler vaat ettiğine odaklanmış durumdayız. Ancak toplanan verilerin anlık işlenmesi ile oldukça kişiselleştirilmiş bildirimler sağlayan yeni uygulamalar doğrultusunda kullanıcının mahremiyetini ve kişisel verilerin müşterinin izni olmadan işlenmesini de ciddi bir biçimde ele almak gerekiyor.
Giyilebilir cihazlar pazarının gelişmesi için çözülmesi gereken konular bulunuyor…
Giyilebilir cihazların “kullanıcılara eğlenceli gelen teknolojik oyuncaklardan”, potansiyelini tam olarak gösteren ürünlere dönüşmesi için iyileştirilmesi gereken konular da var. Mobil cihaz kullanıcılarının günümüzde hala en büyük sorunu olan şarj problemi, cihazların ekran büyüklüklerinin limitli olmasından kaynaklı kullanıcı arayüzünü optimize etme sorunu, modanın giyilebilir cihazlarla henüz tam olarak buluşamaması ve veri gizliliğine yönelik endişeler sektörün gelişmesi için aşılması gereken bariyerlerin başında yer alıyor. Öte yandan, bu problemlere çözüm çabaları, yeni inovasyonları da doğuracaktır. Giyilebilir cihazlar ile etkileşimin çok daha pratik ve kolay olmasının beklentisi, “no UI” (kullanıcı arayüzü olmayan) konseptinin gelişmesini de tetikliyor. Yani, odak artık aksiyonların dijital asistanlarda olduğu gibi sesle ya da “el kol hareketleri” ile alındığı, kullanıcının daha çok kişiye özel bildirimler ile yönlendirildiği uygulamalar geliştirmek.
Bu yazımda özellikle sağlık alanında kullanımı artarak devam eden ve kişisel tıp konseptinin önemli bir bileşeni haline gelen giyilebilir cihazlara yer vermek istedim.
Giyilebilir cihazlar kişisel sağlık devrimini destekliyor
Uzaktan sağlık uygulamalarının tam potansiyeline ulaşması adına giyilebilir cihazların büyük önemi bulunuyor. Giyilebilir cihazlar, doktor muayenehanesinde tek seferlik ölçümlerin aksine kritik değerleri sürekli olarak ölçme yeteneği ile kişisel tıp devriminin de önünü açıyor. Teknoloji devleri, yaşamsal belirtileri ve uyku düzenini sürekli olarak ölçebilen, giderek daha sofistike akıllı cihazlar ürettiklerinden, hastaların artık ayrıntılı kalp atış hızı veya kan basıncı ölçümleri için muayenehanelere gitmesi gerekmiyor. Apple, Google ve Samsung gibi şirketler, bir yandan uyku izleme ve nabız ölçümü gibi tıbbi uygulamaları giyilebilir cihazlara entegre ederken, bir yandan da bu cihazların kullanımlarının daha geniş çapta benimsenmesi amacıyla büyük ölçekli klinik çalışmaları finanse ediyorlar. Örneğin Apple, akıllı saatlerin kalp atışındaki düzensizlikleri tespit etmesine yönelik büyük ölçekli bir çalışmada Stanford Üniversitesi ile birlikte çalışıyor. Stanford, Oura Rings ve Fitbits gibi diğer tüketici cihazlarının da daha doğru ve daha sık ölçümler yaparak hastaların sağlığı hakkında doktorlara bilgiler sağlayıp sağlayamayacağını da araştırıyor.
Korona sürecinde, araştırmacılar, giyilebilir cihazlar yardımı ile COVID-19 semptomlarının başlangıcını tahmin etmek için kalp atış hızı, kandaki oksijen seviyesi ve vücut sıcaklığı verilerinden yararlanarak, hastaları evde kalmaları konusunda uyaran bir sistem geliştirdiler. Bununla birlikte, yeni bir çalışma, giyilebilir cihazların Covid1-9’un uzun vadeli etkilerini tespit etmede de yardımcı olabileceğini ortaya koydu. Çalışma doğrultusunda, Apple Watch, FitBit gibi akıllı saatlerin Covid-19’un kalıcı etkilerini doğru bir şekilde tanımlayabildiği somut bir biçimde gözlemlendi.
Covid-19’un, negatif test sonucunuzdan sonra bile vücudunuzu etkilemeye devam ettiği biliniyor. Enfekte olan çok sayıda insan, virüsün kalıcı etkileriyle mücadele etmeye devam ediyor. New York Times’da belirtildiği üzere JAMA Network’ün (ABD’de kurulmuş, en büyük mesleki tıp derneklerinden birinin yayın kaynağı) paylaştığı bir yayın, Covid-19 geçiren ve iyileşen kişilerin davranışsal ve fizyolojik değişiklikler gösterdiğini ortaya koyuyor. Giyilebilir cihazların tespit ettiği bu değişimler doğrultusunda, hasta doğru bir şekilde yönlendirilebiliyor.
Giyilebilir cihazlar, hasta semptom göstermeden önce grip ve soğuk algınlığı enfeksiyonunu da tespit edecek
JAMA’nın araştırması ayrıca, giyilebilir cihazların, hasta semptom göstermeye başlamadan önce bile grip gibi yaygın hastalıkları tespit etmenin anahtarı olabileceğinin altını çiziyor. Araştırmacılar, giyilebilir cihazların yalnızca semptomatik olmayan gribi tespit etmekle kalmayıp, tahmin modelinin hafif ve orta dereceli enfeksiyonu da ayırt edebildiğini tespit etmiş durumda.
Covid’i tespit edebilen giyilebilir yüz maskesi
Öte yandan, nefesten, biyosensör yardımı ile COVID-19'u tespit edebilen yeni bir yüz maskesi de MIT ve Harvard’lı araştırmacılar tarafından geliştirildi. Araştırmacılar, bu maske ile sağlanan doğruluk seviyesinin dünya genelinde yapılan standart PCR COVID testleri ile aynı seviyede olduğunu söylüyor. Dahası, bu giyilebilir biyosensörler başka giysilere de takılabiliyor.
Giyilebilir cihazlar doğum kontrolüne de odaklanıyor
Adet dönemi ve yumurtlama günlerini kolayca takip edilmesine olanak sağlayan mobil uygulamalar, son dönemlerde kadınlar tarafından oldukça fazla tercih ediliyor. Bu tarz uygulamalar ile birlikte, giyilebilir cihazların kullanılmasının, yumurtlamayı daha iyi tahmin edebileceği de kanıtlandı. İstenmeyen gebeliklerin önlenmesini sağlamak için yine vücut sıcaklık verilerini ve diğer vücut sinyallerini sürekli olarak izlemek için uygulamalar bir giyilebilir cihazla eşleştiriliyor.
Meme kanserini erken teşhis etmede akıllı giysiler
Ekim ayının “meme kanseri bilinçlendirme ve farkındalık ayı” olması nedeni ile, bu alanda faaliyet gösteren yerli-milli bir start-up Triwi'ye de değinmek istedim. Triwi’nin anne-kız kurucuları, meme kanserini erken teşhis etmek için akıllı giysiler geliştiriyor. Triwi’nin akıllı giysilerinden alınan veriler bir mobil uygulama üzerinden takip edilerek aylık olarak meme kontrolünün aksatılmadan doğru şekilde yapılmasına, bulguların takip edilmesine, doğru yorumlanmasına ve uzman görüşüne başvurulmasına yönelik bir aksiyon planı sunuyor. Kullanıcılar, semptomlarını uygulamada işaretleyerek kendi sağlık ajandalarını oluşturuyorlar. Bu sağlık ajandası doktor randevularında kendilerini daha doğru bir şekilde ifade etmelerine de destek oluyor.
Bir sonraki yazımda, farklı alanlarda öne çıkan giyilebilir cihazları paylaşmaya devam edeceğim…
Paylaş