Paylaş
LGS ve YKS gibi sınavlara girmiş olan öğrencilerimiz ise heyecanla sınav sonuçlarının açıklanmasını bekliyorlar. Bu yaz tatili onlar için hayatlarının en önemli kararı üzerinde düşünmekle geçecek:
Hangi lise? Hangi üniversite? Hangi meslek? Nasıl bir kariyer?
Hem lise hem de üniversite tercihi yapacak öğrencilerimizin ortak noktası ise yapacakları tercihlerin meslek ve kariyer yolculuklarını etkileyecek olması.
O yüzden bu yazımda dijital çağda gelecek tasarımı konusuna yer vermek istedim.
Geleceğin değil “Geleceğinin Mesleği”ne Odaklanmak
Her konuda doğru kararlar verebilmek için önce kendine doğru soruları sorabilmek ve sonrasında bu soruların altını en doğru şekilde doldurabilmek gerekiyor.
Sonu meslek sahibi olmak ile sonlanacak lise ve üniversite seçiminde yukarıdaki soruların cevabını şekillendirecek iki bileşeni doğru anlamak çok önemli.
Birincisi öğrencilerin kendi dünyaları, ikincisi iş dünyası.
Bu ikisini hesaba katmadan yapılacak seçimler ne yazıkki istenen sonuca ulaştırmıyor öğrencilerimizi.
İşte bu yolculuğa dair derinlemesine düşünmenin adına da ben “Gelecek Tasarımcısı” olmak diyorum.
Şimdi önce şu “geleceğin mesleği” kavramını biraz açalım.
Geleceğin mesleklerinin, gelecekte popülerliğini koruyacak, gelişim vadeden, iş potansiyeli olan, piyasa da talep görecek meslekler olması tabi ki kabul.
Fakat sırf bu yüzden bu meslekleri tercih etmek ise yapılacak en büyük hata. Meslek seçiminiz mutlaka “Kişiselleştirme” içermeli. Örneğin sadece gelecek vadediyor diye yazılımla ilgili bir bölüm seçilirse uzun saatler masa başında oturup kod yazmaya, sistem tasarlamaya, simülasyon yapmaya, o sistemi test etmeye sabrı olmayan bir kişi o işi sevmeyeceğinden meslekte başarılı olamayacağı gibi en sonunda da farklı bir kariyere yönelmek isteyecek.
Gençlerin sahip olacakları mesleğin gelecekte geçerliliğinin olmasının yanında o mesleği severek yapabilecek olmaları oldukça önemli. Çünkü yapılacak tercihin sonunda kazanacağınız bölüde alacağınız eğitim hayatınızdan önemli bir süreyi kapsayacak. Mezuniyet sonrası pişmanlık yaşamamak için kapsamlı düşünmeye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi.
Bu noktayı vurguladıktan sonra şimdi gelelim öne çıkan alanlara.
Dijital teknolojilerin gelecek vadeden alanları arasında yapay zeka, makine öğrenmesi, robotik, otomasyon, yazılım, donanım ve sistem tasarımı, uygulama geliştirme geliyor. Bu alanlarla ilgili mühendislik bölümleri sektör bağımsız olarak her sektörün altyapısal gelişimine katkı sağladığı için büyük iş potansiyeline sahip.
Bu saydığım dijital teknolojilerin tüm alanlarının tıptan güzelliğe, sanattan eğitime, finanstan oyun tasarımına kadar her sektörde yeni iş yapma yöntemlerinin gelişimine katkı sağlama, değişimi yönlendirme gücü var.
İlaveten farklı farklı teknolojilerin bir araya gelmesi de yeni oluşumların ortaya çıkmasını sağlayabiliyor. Örneğin son zamanların öne çıkan kavramı metaverse ile ilgili metaverse tasarımcısı, metaverse uzmanı gibi çalışma alanları oluşmaya başladı bile.
Diğer yandan tıp eğitimi, mühendislik, mimarlık bölümleri, psikoloji, iletişim, işletme, sosyoloji gibi bölümler her zaman için önemli.
Bazı bölümlerin önemi ise pazarlamaya, sosyal medyaya sağladığı katkı ile artmaya devam edecek.
Seçeceğiniz bölümün iş dünyasındaki karşılığını bulmaya çalışmak ve güncel ihtiyaçlara ne kadar hitap ettiğine bakmakta da fayda var.
Kendi Dünyanda ve İş Dünyasında Neler Oluyor?
Hayaller, hedefler, severek çalışılacak bir iş. Tüm bunlar hem sürdürülebilir bir kariyer hem de yaşam kalitesi için önemli bileşenler.
Gençlerin kendilerinde keşfettikleri, öne çıkan özelliklerini kullanabilecekleri bir meslek seçmeleri kariyerlerinde daha hızlı yol almalarını sağlayacak şüphesiz. Unutmamalı ki güçlü yönler her zaman için artıdır ve hayatta rekabet avantajı yaratır. Kişinin güçlü yönü iletişim mi, teknik konulara merak mı, yaratıcılık mı, araştırmacılık mı veya her neyse. Bunların kullanılmayacağı bir meslek uzun vadede kendini gerçekleştirme noktasında eksik kalacak ve başka arayışlara yönelmeye yol açacaktır.
Bu yüzden önerim geleceğin meslekleri konusuna herkesin bireysel bakması ve konunun üzerinde kişiselleştirerek düşünmesi. Ve unutmamalı ki buradaki anahtar ifade “mesleğin doğası ile kişinin doğasının örtüşmesi”.
Şimdi birazda iş dünyasının doğasına bakalım.
Dijitalleşme ve dijital dönüşüm kavramları iş dünyasının doğasını önemli ölçüde değiştirdi. Bu değişim şirketlerin içinde bulunduğu rekabet koşullarına daha hızlı uyum sağlamasını ve çevik olmasını gerektirdi. Dolayısıyla şirketlerin çalışanlarından bilgi ve beceri anlamında beklentileri de arttı.
Şirketler farkındalığı yüksek, iletişimi kuvvetli, insiyatif alabilen, yaratıcı düşünen çalışanlara daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Diğer yandan kendini geliştirmeye ve öğrenmeye isteklilik de aranan bir özellik zira çalışanların hem şirkete hem de kendilerine değer katmasını sağlıyor. Yaşadığımız hızlı değişim ortamı da zaten bunu gerektiriyor. Bunu en net ifadeyle “bütünsel düşünme” olarak tanımlayabiliriz.
İlaveten şirketlerin farklı fonksiyonlarının örneğin pazarlamadan finansa, insan kaynaklarından üretime kadar farklı dinamikleri ve her pozisyona uygun farklı beklentileri var. Örneğin aynı üniversite de aynı bölümde işletme eğitimi almış iki öğrenciden birisi pazarlamada çalışmaya diğeri ise üretimde çalışmaya yatkın olabiliyor. Bunu keşfetmenin yolu hem bu departmanlardaki işleyişi bilmek hem de kendinde bu departmanlara uygun özellik olup olmadığını anlamaktan geçiyor.
Evet bu bir tasarım işi… Gençlerimizin dijital çağda kendi geleceklerinin tasarımı için tüm bu gerçekler ışığında düşünmeleri, değerlendirme yapmaları ve karar vermeleri gerekiyor. Kişiselleştirilmiş tercihlerle geleceğinize doğru yön vermeniz dileğiyle.
Paylaş