Paylaş
Türkiye'nin kadınları, ayaklanın
İlginçtir erkekler...
Bu ilginçlikleriyle ilgili de güzel söz vardır Türkçemiz'de...
‘‘Parayı bulan erkek, önce arabasını, sonra karısını değiştirir’’ derler...
Doğrudur bu söz de, yalnızca Türk erkeklerine mahsus değildir...
Dünyanın pek çok yerinde, ne yazık ki, erkekler böyledir...
Gençliklerinde evlendikleri, zor günlerinde yanlarında olan eşlerini, biraz para görüp, biraz palazlanınca unutuverirler...
Başka kadınlar hep daha cazip gelir onlara...
Yanlarında onlarla beraber zorlukları paylaşan ve başarılı olmaları için ellerinden geleni esirgemeyen eşlerini atarlar bir kenara...
Türkiye kadının dramı da işte burada başlar...
Ne yazık ki bizde yasalar bu durumdaki kadının yanında değildir...
Erkek zenginleşirken, yanı başındaki eşinin aklının ucundan bile geçmez ‘‘Kazandıklarının yarısı benimdir’’ demek, malları evliyken paylaşmayı önermek...
Ve erkek bir gün kadını başından atarken o birlikte yaptıkları maldan, mülkten zırnık koklatmaz kadına...
Kadın ya cascavlak ortada kalır, ya da kocasının her türlü pisliğine, aç kalmamak için katlanır...
Şimdi İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu, evlilikte malların paylaşımı ile ilgili olarak ‘‘mal ortaklığı sözleşmesi’’ diye bir proje geliştiriyor..
Bu bir adım...
Ancak daha önemli olanı, bu konunun öyle özel sözleşmelerle falan değil, yasalarla güvence altına alınması...
Yani evlilik sırasında edinilen malların, eşlerin ortak malı olduğunu konusunun yasalaşması ve boşanma durumunda bunların eşit paylaşımının güvenceye alınması...
Ben burada erkek halimle bunun takipçisi olmak istiyorum.
Ancak kadınların sesini de duymamız lazım...
Ey Türkiye'nin kadınları... Ey Türk seçmeninin yüzde ellisi...
Kalkın ayağa...
Hamurlu veya hamursuz ellerinizle, yapışın o meclisin yakasına...
Hakkınız ya verilmeli ya verilmeli...
Özer'in sandığı
ÖZER Çiller'in, mal varlığı ile ilgili savunması çok ilginç... Diyor ki, ‘‘Ben mal varlığı beyanımda, sahibi olduğum holdingi göstermişim. Bu holdingin varlıklarındaki artışı ayrıca göstermek zorunda değilim...’’
Ne iyi niyetli bir adam.
Aslında mal varlığı beyanında şöyle de diyebilirdi:
‘‘Evimde büyücek bir sandığım var.’’
Sonra, eşinin başbakanlığı döneminde sandığı altınla doldurup, soranlara ‘‘Kardeşim sandık var dedim ya... İçindekini de ayrıca söylemek zorunda mıyım?’’
Tabii, başbakanlık öncesinde sandığın boş, başbakanlık sırasında ise ‘‘Full’’ olması da önemli değil...
Beyefendi ‘‘Sandık var’’ demiş ya!
ÖDP'yi bekliyorum
ÖDP, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altındaki bütün partilere örnek olmalı diye düşündüm pazar günü...
Henüz emekleme çağında bir parti.
Küçük... Oy oranı bile belli değil. Daha seçim bile görmediler...
Kongre yaparken bile zorlandılar. Çünkü parti kongresi nasıl yapılır bilmiyorlardı...
Ama kuruldukları günden bu yana toplumsal muhalefette öncülüğü kimseye bırakmadılar...
Her eylemde var oldular...
Sivil toplum örgütleriyle, siyasi partilerin nasıl işbirliği yapabileceğinin en güzel örneklerini verdiler...
Pek çok partinin, büyük kent meydanlarına parayla bile toplayamadığı kadar adamı, bir pazar günü Anadolu'nun küçük bir kasabasında bir araya getirip, Türkiye'nin çete karşıtı sesini duyurdular...
Ben bu ÖDP'nin Meclis'e 50 kişilik, 100 kişilik gruplar sokacağı günü merakla bekliyorum...
Onlar sizin gibi, benim gibi adamlar olacak mutlaka...
Profesyonel siyasetçi olmayan komşu çocukları...
Merakla bekliyorum...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Telefonun yanında kâğıt, kalem bulundurduğumuz zaman...
N.B.
Paylaş