Tarihi diziler tehlikede

“...Toplumun milli değerleri olarak kabul edilen tarihi olayları ve şahsiyetleri küçük düşüren, aşağılayan, çarpıtan ve olduğundan tamamen farklı gösteren...”

Haberin Devamı

Bu niteliklerdeki tarihsel dizilere ciddi sınırlama geliyor. Dizilerde tarihsel kişilerin küçük düşürüldüğüne, olayların çarpıtıldığına ve tamamen farklı gösterildiğine kim karar verecek?

RTÜK

“Muhteşem Yüzyıl” ile başlayan tartışma yasal sınırlamaya dönüşmek üzere. AKP milletvekili Oktay Saral TV dizilerinde tarihi kişilerin olduğu gibi yansıtılmadığını düşünüyor. Bu yönde yasal değişiklik için Meclis Başkanlığı’na başvuruyor. Meclis Başkanlığı başvuruyu Başbakanlığa gönderiyor. Oradan da Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ imzasıyla RTÜK’e geliyor.

8/1F MADDESİ

RTÜK Yasası’nda 8/1F maddesi var. Yayınların, bu arada dizilerin toplumun milli ve manevi değerlerine, ailenin korunmasına aykırı olamayacağını öngörüyor.
Aykırı olursa, sırasıyla uyarı, para cezası ve programın durdurulması söz konusu.

AKP’li Saral, bu maddeyi yukarıda belirttiğim biçimde genişletiyor, tarihsel kişilik ve olayları ekliyor. Böyle bir maddenin eklenmesi uyarı ve para cezası dışında, asıl tarihsel dizilere sansür anlamını taşıyor. Örneğin, “Muhteşem Yüzyıl” tarihsel çarpıtma gerekçesiyle, sansüre uğrayabilir ve hatta yayından kaldırılabilir.

Haberin Devamı

DEMOKRASİYE AYKIRI

RTÜK Hukuk Dairesi öneriyi inceliyor ve “demokrasiyle bağdaşmadığına” karar veriyor.

Ama, iktidarın nefesini ensesinde hissettiği için “Belki bir başka çözüm bulunabilir” diyerek topu RTÜK Üst Kurulu’na atıyor. Üst Kurul dün bu konuyu görüşüyor, sonucu bugün yarın göreceğiz.

Tarihi çarpıtmak, tarihsel kişileri aşağılamak neye göre, temel soru bu. Kaldı ki, diyelim ki, tarih çarpıtılıyor, sen de “öyle değil, böyle” dersin, sana göre çarpıtmayan dizi yaparsın. Eline baltayı alıp dizileri sansürlemek neyin nesi.

Çok açık, toplumu kendi inancına, kendi görüşüne göre dizayn etmek. Her alanda görülen bu eğilim şimdi TV’deki tarihsel dizilere doğru yol alıyor.

Ne demokrasi ama.

Almanlardan ültimatom

TÜRKİYE’de tutuklanan avukatlarla ilgili Alman hükümetinin İnsan Hakları Sorumlusu Markus Löning iki gün önce açıklama yapıyor. Kullandığı dil Türkiye´nin dışarıdan nasıl algılandığını gösteriyor. Şu cümlelere bakın:

Türkiye´de 15 avukatın gözaltına alınması beni derinden endişelendiriyor. Tutuklamalar esnasında ofislerde dosyalara el konulmuş ve fiziksel şiddet uygulanmıştır. Bu tutum avukatlık haklarının ve avukatlık mesleğinin bağımsızlığının bir ihlalidir ve Türk hukukuna aykırıdır”.

Löning, Türkiye’de hukuku güçlendiren yargı reformlarını desteklediğini ve bunların uygulanmasını beklediğini belirtiyor ve ekliyor:

Türk makamlarından adil bir yargı süreci ve avukatların tutukluluk hallerinin derhal sonlandırılmasını talep ediyorum”.

Bu tür sıra dışı bir tepkinin Alman hükümetinde ilgili bakandan habersiz yapılması söz konusu değil. Ağır bir dille yapılan açıklama Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin göstergesi.

Haberin Devamı

Kart’tan katar sorusu

BAŞBAKAN Erdoğan’ın belki de en sık gittiği ülkelerin başında Katar geliyor. Son gezisi yine Katar’a.

Katar gezileri CHP milletvekili Atilla Kart’ın dikkatini çekiyor ve geçen yıl iki kez soru önergesi veriyor. Başbakan yanıt vermiyor.

Atilla Kart şimdi yeni bir soru önergesi veriyor. “Suudi Arabistan ve Katar’a ziyaretlerin sayısında olağanüstü artış olduğunu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan düzeyindeki ziyaretlerin birbiri peşi sıra ve kısa aralıklarla yapıldığını” belirttikten sonra, soruyor:
“- Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan düzeyinde bu iki ülkeye yapılan resmi ve gayriresmi ziyaret sayısı nedir?

- Ziyaretler kayıt altına alınmakta mıdır? Kayıt altına alınmayan ziyaret var mıdır?

- O ziyaretlerde imzalanan anlaşmalar nelerdir?

- Katar ve Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye üst düzeyde resmi ziyaret sayısı nedir?”

Atilla Kart’
ın sorularına daha önce yanıt verilmemiş, şimdi de verileceğini sanmıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları