Tarihe kalmadan

BAŞTAN söyleyelim de saklı kalmasın: Son kabine değişikliğinde görevden alınan Van milletvekili Hüseyin Çelik, kendisini eleştirmeme tepki göstererek, 5 Şubat 2009 günü bir TV programında, “ağzımı çalkalamamı” tavsiye etmişti. Bugün de ondan söz edeceğim ve sadece ağzımı değil, bilgisayarımı da yıkayacağım.

Gelelim bu zattan niçin bahsetmek gereğini duyduğumuza:

Hüseyin Çelik, yeni Milli Eğitim Bakanı (MEB) Nimet Çubukçu’ya görevi devrederken bolca "Tayyip Erdoğan güzellemesi" yaptıktan sonra kendisinin Milli Eğitim Bakanı sıfatıyla çok büyük başarılara imza attığını anlatmış. Onları:

"Yapısal reform, değişim, dönüşüm adına ne varsa MEB’de yapılmıştır. (...) Milli Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır. Çünkü atama şekli belli, yapılanlar belli, öğretmen ataması belli, atama esasları belli, okulların işleyişi belli. Teknolojik altyapı, fiziki altyapı, e-yatırım, ne yapılacak, nerede ne eksik bunlar belli. 81 vilayetin yaklaşık 70’i ile ilgili yol haritası detaylı raporları hazırlanmış. Gelecek bakan arkadaşıma hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde bir yol haritası bırakılmıştır" diyerek özetlemiş.

Dedikleri gerçeği ne ölçüde yansıtıyor, bilmiyoruz. Dediği gibiyse, "iyi yapmış" der kutlarız.

Ama o belli ki bardağın "dolu" kısmını görüyor. O nedenle de "Tüm bunları tarih yazacaktır" demiş.

Tarihe kalmadan biz de yazalım. Yazalım da Hüseyin Çelik’in Türk Milli Eğitimi’ne verdiği zarar mı yoksa yaptığı katkı mı daha büyük, merak edenler öğrensin:

Göreve başlamasının hemen ardından Yüksek Öğretim Kurumu’nu bakanlığın dümen suyuna almak için olmadık numarayı çeviren, yasa taslakları hazırlayan Hüseyin Çelik değil de Oral Çelik miydi? YÖK’e yaptıramadıklarını onun dışında tertipler yaparak elde etmeye çalışan ve hiçbirinde amacına ulaşamayan Hüseyin Çelik bunları unutuyor mu?

İmam Hatip Liselerini meslek lisesi statüsünden çıkartıp genel eğitim kurumu konumuna getirmeye çalışan bu zat değil miydi?

Kuran Kursları’nın "Öğretim Birliği Yasası"na aykırı faaliyet göstermesini engellemek için Milli Eğitim Müfettişlerine tanınan yetkiyi Diyanet İşleri’ne devreden kimdi?

Ya tarikat yurtlarını tümden denetimsiz bırakmak için yönetmelik değiştiren?

Laik eğitim ilkesine aykırı ne mümkünse yapan, -neyse ki hiç değilse bir kısmı Danıştay’dan döndü- Hüseyin Çelik’ten başkası mıydı? Hatta Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması istemiyle açılan davaya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararında, "laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı" hareket ettiğine hükmedilen Hüseyin Çelik acaba İran İslam Cumhuriyeti’nin aynı isimdeki bir bakanı mıydı?

Biz Milli Eğitimimizi dejenere ederek oy alacağını düşünen ve var gücüyle bu yönde çalışan çok politikacı gördük. Ama eğitimimize bu zat kadar zarar veren bir başka isme rastlamadık. O nedenle 29 Mart’ta verdikleri oylarla Çelik’in bakanlıktan alınmasına yol açan Vanlılara teşekkür ederiz.
Yazarın Tüm Yazıları