Tarih değil müzakere

BRÜKSEL'de, AB konularında en deneyimli gazeteci olan Zeynel Lüle, önceki gün Avrupa'nın önde gelen gazetelerinden bir grup ile birlikte İstanbul'daydı.Avrupalı gazeteciler, önce Ankara'ya giderek orada, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile bir araya gelmişlerdi. Hepsinden aynı sözleri duyduk,‘‘Çok etkilendik’’ dediler. Hem hükümetin kararlılığından hem de gördüklerinden etkilenmişlerdi. Son zamanlarda Avrupa Birliği'nden gelen sesler ümit ve iyimserlik pompalamaya başladı.Almanya Başbakanı Schröder'den sonra İngiltere Dışişleri Bakanı Straw da aynı mesajı verdi. Mesajlar iyimser ama, bu ‘‘mutluluk yumağı’’ içinde dikkatten kaçmaması gereken çok önemli bir nokta var.Birbirini anlamak.* * *AVRUPALI, bizden reformları en kısa zamanda hayata geçirmemizi istiyor. Adaletin bağımsızlığını sağlayın diyor, asker siyasetin üzerine çullanmasın diyor, Kıbrıs'ta süreci sarsmadan sonuna götürün diyor. Bu koşullar kaldırılmış değil. Ya da ‘‘hadi sizin için bu kadar yeter’’ diyen yok. Komisyon raporu yayınlanana kadar da bunu bilmeyeceğiz.Onlar da bizi tam olarak anlamış değiller. Çünkü, dikkat ediyorum çok hassas bir noktada netlik sağlanmadı hálá söylemlerimizde.Zeynel Lüle uyarıyor:‘‘Lütfen artık tarihten söz etmeyin!’’Gerçekten de, zaman zaman en üst düzey görüşmelerde bile, ‘‘2004 sonunda bize tarih verilecek mi?’’ tartışmasının yapıldığına tanık oluyoruz.Biz tarihi geçen yıl sonunda Kopenhag Zirvesi'nde aldık.Kopenhag kriterlerine uyum sağlanması halinde 2004 sonunda Türkiye ile müzakerelerin başlaması kararı verilecek. Eğer buna karar verilirse, müzakereler, Kopenhag kararında yer alan ifadeyle‘‘gecikmeden’’ başlayacak.Biz artık, Avrupa Birliği'nden müzakerelerin başlamasını istiyoruz. Tarih değil.Talep doğru dillendirilmedikçe, yine çevir kazı yanmasın bir formülle karşı karşıya kalırsak şaşmayın. * * * AVRUPA'dan gelen mesajlar samimi değil mi? Hayır, onu demek istemiyorum. Samimi. Son zamanlarda Avrupa'lı siyasetçiler Türkiye'nin, Avrupa Birliği'nin bölgedeki etkisini arttıracağını görmeye başladı. Türkiye ile birlikte Avrupa'nın, güvenlik ve dış politika kimliği de güçlenecek. Avrupa'nın etkisi artacak. Balkanlar'dan Kafkaslara, Ortadoğu'dan Rusya ile ilişkilere kadar Türkiye'nin de parçası olacağı bir platformun etkisinin fark edildiği anlaşılıyor. Bunun yanı sıra, bölge ülkelerinin demokratikleşme süreci için model olabileceği de Türkiye'nin gerekliliğini savunanların geliştirdiği bir gerekçe, Türkiye ile müzakereler başlarsa göç dalgasının önünde bir kalkan oluşturacağı da bugünlerde sıkça duyduğumuz bir gerekçe. Evet gelen işaretler olumlu. Ama, hayalkırıklıklarına yol açmamak için karşı tarafın ne dediğini ve ne beklediğini doğru anlamak kadar, neyi istediğimizi iyi ifade etmek de önemli.
Yazarın Tüm Yazıları