Stuttgart’ta anılar denizinde yüzmek

STUTTGART’a ilk gelişim bu. İki edebiyatçı dostumla, İstanbul ve edebiyat ilişkisini anlatacağız.

Ayfer Tunç ve Mario Levi’ydi bu edebiyatçı yol arkadaşlarım.

Haberin Devamı

Almanya’da ova kentlerine alışmış biri için, inişli çıkışlı, yokuşlu bir Alman kenti oldukça ilgi çekici geliyor.

Biraz İstanbul’u, biraz Ankara’yı, biraz da Lizbon’u andırıyor Stuttgart.

Yukarılara çıktıkça aşağısı bir çanak gibi görünüyor.

Geceleyin uzaklarda sadece Mercedes’in yıldızı parlıyor.

Mercedes, Porsche ve Bosch bu kentte üretiliyor.

Stuttgart, aynı zamanda Friedrich Schiller’in de kenti.

Önce turizm fuarına gittik ve Türkiye pavyonunu gezdik. Fuarda başka ülkelerin standları da var elbette ama, bu yılın yıldız ülkesi Türkiye’ydi.

Fuarda Baki Kiper’le tanıştım. “Ben Müfit Kiper’in oğluyum” dedi. Bu tanışma anı üzerine, belleğimdeki bütün bilgileri aktardım...

Müfit Kiper’lerin Aynalı Çeşme’deki (Beyoğlu’nda) evlerine gitmiştim. Eşiyle de tanışmıştım.

Haberin Devamı

İyi bir oyuncu olan Müfit Kiper’in hafta sonları Pendik’teki yazlıklarına dinlenmeye gittiğini bile hatırlıyorum. Radyoevinin önündeki otomobil kazasından sonra, aramızdan ayrıldığını da hatırlıyorum.

Doğrusunu söylemek gerekirse, iyi tiyatro adamı Mazlum Kiper’i de tanıyorum. Ama Baki Kiper’i ilk defa duyuyordum...

O da Şehir Tiyatroları’nda oyuncuymuş. Babası son nefesini kollarında vermiş.

O gece, Turan Oflazoğlu’nun Genç Osman oyununda, beraber oynuyorlarmış. Babası daima şöyle dermiş: “Ne olursa olsun, sahneye çıkacaksın”.

O da babasının nasihatini tutmuş ve öldüğü günün akşamında sahnedeki yerini almış.

Fakat ağzından tek kelime çıkmıyormuş. Sanki hafızası sıfırlanmış. Metin aklında, fakat sözlerin hiçbirisi ağzından çıkmıyormuş... Sahnede kalakalmış.

Bunun üzerine durumu açıklamışlar izleyiciye ve o gece oyunculuğu bırakmış Baki Kiper. Bir ay sonra da Almanya’ya gidip yerleşmiş.

Ancak aradan geçen zamanda tiyatro aşkı bir türlü geçmemiş. Orhan Pamuk’un Kar romanını Almanca olarak, Almanya’da ve Türkiye’de sahneye koyuyor.

* * *

DÜZENLENEN söyleşiden sonra, akşam Stuttgart Başkonsolosu Ümit Yardım’ın rezidansında yemeğe gittik. Burada konsolosluk, çeşitli kütüphane ve sivil toplum kuruluşları kitaplıklarına, değişik türlerde yaklaşık 20 bin kitap bağışlamış. Gerçekten de Türk kültür ve edebiyatının yaygınlaşması için çok önemli girişimler bunlar.

Haberin Devamı

Bu kentte iki kütüphane var. İkisi de Türkçe eserler bakımından çok eksik.

Bulunan kitapların da tarihleri genellikle çok eski ve bugünün bilgilerini aktarmıyorlar. Sözgelimi 50 yıl öncesinin tarihini taşıyan bir ansiklopedinin artık başvuru değeri taşımadığı ortada.

Bu bakımdan bu kütüphanelere kitap yardımında bulunulması gerekiyor.

Elbet bundan da önemlisi, burada açılacak Yunus Emre Kültür Merkezleri’ni iyi kitaplarla donatabilmek. Hiç kuşkusuz bunun iyi yönde büyük etkisi olacaktır.

Ama kente bu kültür merkezlerini açamayacağımıza göre, kent kütüphanelerindeki Türkçe yayınları desteklememiz gerekiyor.

Türkçe yayınların yanı sıra Almancaya çevrilmiş Türk yazarlarının kitapları da bu kütüphanelerde bulunması gerekiyor kanaatindeyim. Kendimizi doğru bir şekilde tanıtmanın en iyi yolu bu.

Haberin Devamı

* * *

SÖYLEŞİMİZİ başka bir yazıda aktaracağım.

 

Stuttgart’ta anılar denizinde yüzmek

 

Yazarın Tüm Yazıları