Paylaş
Hep “Elinden gelen kadarını yapmak kazanmaya yetmez” derim. Lafım bu güzel galibiyeti doğru tarif ediyor. Millilerimiz kendilerini aşıp, birlikte oynama uyumunu yakaladılar. Bu tip kıta dışı pırpır takımlara biz “Japon acayipleri” deriz. Koç Ufuk Sarıca orijinal acayip rakibi değerlendirirken, “Müthiş şut hassasiyetleri yanı sıra kısa oyuncuları çok çabuk, ‘Çin işi- Japon işi’ derler ya, o düzende, disiplinde oynuyorlar” demiş ve bizim eksikliğimizi de, “En büyük dezavantajımız birbiriyle oynamayı bilen bir takım değiliz” şeklinde özetlemişti. Korkunun faydası temkinli oynamamızı sağladı. FIBA kurallarıyla oynamaya yeni başlayan Japonya bize hafif geldi. Zamk mamk hikaye oldu anlayacağınız...
KISAN KADAR UZARSIN...
6-0’lık seriyle, yangın yaşayan Melih ve Ersan’la, yüzde 67 ile üçlük yağdırarak enerjik ve özgüvenli girdik maça. Dağınık başlayan rakibi, koşmakta zorluk çeken 34 yaşındaki veteran devşirme Fazekas sahada tuttu. Savunmada o kadar tutarlıydık ki, uzun süre sayılarını ancak serbest atışlardan bulabildiler. Wilbekin’in yokluğunda başata soyunarak mükemmel oynayan Buğrahan, skor katkısı da vererek iyi yönlendirdi takımı. Furkan’ın takip smaçlarıyla coşarak 12 sayı farka kapattık ilk yarıyı. Tarafların sayı sıkıntısı yaşadığı 3. çeyrekte Japonların maça dönmesine, Fazekas’ın ağırlığından yararlanan, gecenin en skorer adamı Ersan’ın oyuna ağırlık koymasıyla engel olduk. Farkı artırarak, ‘geri gelme gurusu’ geçinen Japonları havaya sokmadık. Cedi de maça ısınınca keyfimiz yerine geldi. Son çeyrekte onlar bastırdı, biz ise kontrollü oynayarak skor kredimizi kullandık ve maçı kapıp kaçtık.
Paylaş