Paylaş
Türk futbolunda finansal makasın daralması, bence altıncı bir şampiyon ihtimalini de çok sıcak tutuyor. Sezona girerken Malatyaspor ve Alanyaspor’un bu yılın sürpriz çıkışlarını yapabileceklerine değinmiştim. Malatya’yı Avrupa Ligi biraz sarstı ama Alanya doludizgin gidiyor.
Malatya ve Alanya’nın ön plana çıkmalarınınsa iki temel sebebi var: Birincisi, Sergen Yalçın ve Erol Bulut, kazanan dönemin futbolcularıydılar. Sporculuk hayatları ‘şerefli mağlubiyetler dönemi’ değil, Türk futbolunun uluslararası arenada şahlanış süreciydi. Futbolcuyken her tür rakibe karşı kazanmaya alıştıkları için, antrenörlükleri de son derece cesur. Bu iki takımı öne çıkaran ikinci gerekçe de fizik kaliteleri. Sergen, Erol’a fiziksel olarak süper bir Alanya, Erol da Sergen’e süper bir Malatya bıraktı.
Bu iki temel faktörün üstüne bir de Alanya’nın harika transfer politikasını ekleyin: Dün iki golü yaratan Bakasetas’la vatandaşı Siopis, süper transferler. Toplam 1,2 milyon Euro’ya mâl oldular, ikisi de Yunan milli. Haziranda İtalya’ya karşı ikisi de oynadılar. Bakasetas geçen sezon AEK ile Devler Ligi’nde Bayern ve Benfica’ya karşı da 90 dakika oynayan çok kaliteli bir isim. Dün maçın kontrolü de ondaydı zaten.
Dün Fenerbahçe’nin oyunun kontrolünü Bakasetas önderliğindeki Alanya’dan alamamasındaysa 3 faktör ön plana çıktı:
1- Milli takımda kim iyi oynadıysa, dün görünmezdiler. Deniz sahada yoktu, Ozan şaşkındı, Muriqi bile alıştığımız çizgisinin altındaydı.
2- U21’de de kötü goller yiyen Altay, özellikle yumrukla uzaklaştırmalarda hayati hatalar yaptı. Aut atışlarında da çok tembel paslar attı. Bu konularda çalışması gerek.
3- Fenerbahçe geriden pasla çıkarken top ayağında olmayan oyunculara bakın: Hepsi hareketsizler. Geriden pasla doğru çıkmanın tek koşulu ayağına top yakışan savunmacı değildir. Kalan futbolcuların da yaklaşmaları ve hareket etmeleri gerek.
Hem fiziksel olarak mükemmel seviyede olan, hem de cesaretle önde baskı yapan Alanya, hakkıyla kazandı dün.
Alper, Ozan, Kruse
DAHA önce Alper kaptan çıktığında da değinmiştim, bu bandı illa ki takımın en deneyimlisine vermek zorunda değilsiniz. Kaptanlık biraz da saha içi liderliği demek. Bazı oyuncular doğuştan liderdir, Max Kruse de öyle. Kruse’ye Bremen’de de kaptanlığı vermeyi düşünüyorlardı. Ayrıca ona böyle bir sorumluluk vermek, Kruse’den alacağınız verimi de artırabilir.
Paylaş