Paylaş
Aktif hakemliği bırakan Özgüç Türkalp, Kayserispor-Kasımpaşa maçında VAR olarak görev yaptı. Türkiye’de zaten aktif hakemliği bırakma yaşının (47’nin) biraz erken olduğunu düşünürdüm hep. Bana sorarsanız hakemlik sadece koşmakla ilgili değil, ne zaman duracağını bilmekle de ilgili. Çünkü kritik kararlar genelde koşarken değil, dururken verilir hakemlikte. Premier Lig’in bu anlamda ne kadar doğru bir örnek olduğunu sanırım söylememe gerek yok: Mike Dean ve Graham Scott 52, Jon Moss 50, Martin Atkinson, Kevin Friend, Andre Marriner ve Lee Mason 49 yaşındalar. Evet zaman zaman fiziksel olarak yetersizliklerini hissediyorsunuz; ama olgunlukları, zekaları, deneyimleri bence çoğunlukla koşudan daha önemli.
AYDINUS'TAN UZUN SÜRE FAYDALANILMALI
MHK’nın ilk iki haftada genç hakemleri görevlendirme konusundaki cesur tavrını da destekliyorum elbette. Onlar da bu atamaların hakkını veriyorlar. Ancak mesela hakemliği bırakan Kamil Abitoğlu’ndan (şayet MHK üyesi olmasa idi) ve artık son düzlükte olan Fırat Aydınus’tan daha uzun faydalanmak gerektiğini de düşünüyorum doğrusu. Bu anlamda Özgüç Türkalp’in profesyonel olarak VAR’da değerlendirilmesi doğru bir adım. Ancak hâlâ kafamdaki bir başka soruya da yanıt bulamıyorum: 50 yaşında bir İngiliz hakem, Premier Lig’de sahaya çıkıp 90 dakika maç yönetebiliyorken; 50 yaşında bir Türk hakem neden VAR’da dahi görevlendirilemiyor? VAR için neden 49 yaş sınırı konulmuş? Buna anlam veremiyorum itiraf etmek gerekirse.
FUTBOLDA BİR TÜR NBA SEZONU YAŞIYORUZ
Dünkü yazıda Avrupa’daki temsilcilerimizin ağır fikstürüne değinmiştim: Galatasaray halen 23 günde 7 maçlık bir fikstürün içinde... Avrupa kupalarında gruplarda mücadele edecek tüm takımlarımız da 18 Ekim-8 Kasım arası 22 günde 7 maç oynayacaklar. Yani bu yıl bolca duyacağız şu meşhur “3 günde 1 maç oynuyoruz” lakırdısını. Kupa takvimleri açıklanan (ve hatta başlayan) ülkelerdeyse fikstürler daha vahim. 13 Eylül’de ligde Everton’la, önceki gün Avrupa’da Lokomotiv’le oynayan Tottenham, pazar Southampton, salı Leyton Orient, perşembe de Shkendija maçlarına çıkacak. Eğer oynadığı o iki kupada turları geçerse sıradaki maçları da şöyle: 27 Eylül Newcastle, 29 Eylül Lig Kupası beşinci tur maçı, 1 Ekim Avrupa Ligi play-off müsabakası ve 3 Ekim’de Manchester United deplasmanı... Yani Tottenham’ın 13 Eylül-3 Ekim arasındaki 21 günde oynaması muhtemel resmi maç sayısı 9. Evet, yazıyla DOKUZ. Çılgınca... Tottenham’ın 21 gündeki 4’ü lig, üçü Avrupa, ikisi Lig Kupası’nda olmak üzere 9 maçlık fikstürü ister istemez bir NBA normal sezonu hissi yaşattı bana. Bu durum da iki farklı soru getirdi aklıma:
1- Acaba pandemi süreci, futbolda sporculara ve kulüplere yeni limitler mi belirleyecek? Zira bundan sadece 10 yıl önce bir futbol takımının 21 günde 9 maç oynamasını çok doğal karşılamazdık.
2- Türkiye Kupası fikstürü henüz açıklanmadı bile. Acaba Avrupa’daki Türk takımlarını da böyle bir fikstür bekliyor olabilir mi bu sezon?
PEKİ YA LİG YARIM KALIRSA
Her ne kadar görmezden gelmeye, daha önemsiz gündemlere yoğunlaşmaya devam etsek de, lanet pandemi süreci devam ediyor. Önümüzde 42 haftalık yoğun bir sezon var ve futbolcudan teknik adamına, hakeminden muhabirine saha içindeki herkesin ‘COVID pozitif’ olma ihtimali söz konusu.
Elbette dilemiyoruz ama, olur da bir futbol takımı çok fazla pozitif vaka sebebiyle sahaya çıkmayacak duruma gelirse ne yapacağız? Peki birkaç takım bu durumu yaşar ve hatta lig tamamlanamayacak duruma gelirse çözüm öneriniz ne? Felaket tellallığı yaptığımı düşünmeyin. Zira Premier Lig yönetimi, bu ihtimale karşılık bir öneri yayınladı: “Eğer PL yarım kalırsa ve o sırada 190 maçtan fazlası oynandıysa sezon o anki puan durumuyla tescil edilebilir. Eksik maçı olanların puanları da, ortalama alınarak tamamlanabilir.” Yine tekrar ediyorum, elbette dilemiyoruz ama, TFF’nin böyle bir ihtimale karşı bir hazırlığı var mı? Sadece merak ediyorum...
Paylaş