Paylaş
Leeds United’lı Patrick Bamford’ın Crystal Palace maçında koşacağı yeri göstermek için ileriye açtığı kolunun ofsayt olarak değerlendirilmesi, başparmak farkıyla, omuz farkıyla iptal edilen goller, herkesin ağzında acı bir tat bırakıyor maalesef. Benim bu acı tadı biraz dindirebileceğini düşündüğüm bir önerim var: VAR odası tarafından çizilen ofsayt çizgilerinin kalınlığının 12 santim olması. Yani aynen saha çizgilerinin eni ve de kale direğinin çapı kadar. Esasında futbolun en küçük ölçü birimidir 12 santim (yani 5 inç). Eğer ofsaytta da 12 santimden küçük farkları “ihmal edilebilir” olarak değerlendirirsek, kamu vicdanını biraz daha rahatlatırız diye düşünüyorum ben.
Ofsayt, futbolun ölçümleme konusunda en sıkıntılı kurallarından bir tanesi. Belki de birincisi. Bu sütunda daha önce de dile getirmeye çalışmıştım: Şu anki çekim teknolojisiyle 25-30 santimden küçük tüm ofsaytlar şaibeli. Bugün üst düzey turnuvalarda kullanılan bir televizyon kamerası saniyede 75 kare çekim yapabiliyor. Bir futbolcu sprint halinde 36 km/sa hıza ulaşabiliyor, yani kabaca 1 saniyede 10 metre koşuyor. Bu da kameranın çektiği iki kare arasında sporcunun 13 santim hareket edebileceği anlamına geliyor. Ofsayt öyküsünün içindeki savunmacı ile hücumcu ters yöne koşu halindelerse bir karede 26 santim fark oluşması demek bu. Bugünkü teknolojiyle birçok ofsayt kararı, VAR masasındaki operatörün seçtiği kareye (frame’e) bağlı. Çünkü top genelde iki farklı frame’de de ayaktan çıkıyor görünüyor. Yani aslında 25-30 santimden küçük tüm ofsaytlar şaibeli şu anda.
Esasında bu konuda Arsene Wenger’in bence hiç fena olmayan bir görüşü var. Futbolun Fransız akil adamı, FIFA teknik çalışma grubuna son derece basit ve akla yatkın bir öneri yaptı. Ancak ne hikmetse kabul görmedi. Wenger’in önerisine göre, bir futbolcunun ofsaytta kabul edilmesi için (topla oynayabilecek) tek bir uzvunun önde olması değil, tüm uzuvlarının tamamıyla önde olması gerekmeli dedi Wenger. Yani hücum oyuncusunun bir ayağı bile savunmacıyla hizadaysa bayrak kalkmamalı. Ancak hücumcu tüm vücuduyla savunmacının önündeyse bayrak kalkmalı.
Bence Arsene Wenger’in bu fikri, futbolun ruhuna son derece uygun, gol sayısını ve eğlenceyi artıracak, kafa karışıklığını da ortadan kaldıracak muazzam bir öneri. Ancak maalesef IFAB’ın gelenekçi zihniyeti, Wenger’in modernist kafa yapısıyla uyuşmuyor. Eğer Wenger’in bu önerisini “fazla radikal” buluyorlarsa, benim daha basit, daha teknolojiye dair, daha hafif bir geçiş önerim var: Bilgisayarın çizdiği ofsayt çizgilerinin kalınlığını 12 santim yapmak. Eğer savunmacının çizgisiyle hücumcununki kesişiyorsa düdük çalmamak. Hepsi bu. Zaten bu oyunda saha çizgilerinin eni ve kale direklerinin çapı 12 santim. Üstelik bugünkü televizyon kamerası kalitesi de daha küçük marjları algılayabilir boyutta değil. 12 santimlik çizgi, bence futbolun en kısa yoldan kurtuluşu. Kurtuluşu olamazsa da, en azından bir nefes alışı anlamına gelebilir.
Misli.com'a üye ol, sanal oyun kuponu yap, 10 TL kazan! Sadece Misli'de, hemen üye ol...
Paylaş