Paylaş
LIVERPOOL, geçtiğimiz günlerde dünyanın ilk ‘taç atışı koçu’ Thomas Gronnemark’ı işe aldı. Daha önce Danimarka kulüpleri Horsens ve Midtjylland’da çalışan Gronnemark, 51 metre ile dünyanın en uzun taç atışı rekoruna da sahip bir sporcu. Ancak Groonemark, işinin sadece uzun taç attırmak değil, doğru taç attırmak ve fırsatları yakalamak olduğunu söylüyor. 42 yaşındaki Danimarkalı, bir maçta ortalama 40-50 taç atışı kullanılmasına rağmen bu fırsatın çok küçümsendiğini ve diğer kulüplerin bu konuya nasıl eğilmediklerini anlamadığını söylemiş BBC’ye. Groonemark’ın çalıştırdığı Horsens kulübü, geçtiğimiz sezon taç atışlarından tam 10 gol üretmiş. Opta verilerine göre Premier Lig’de son 5 sezonda taçtan üretilen gol sayısı ise yalnızca 20...
Sanırım Liverpool’dan sonra birçok Premier Lig kulübünün de birer ‘taç koçu’ edineceğini ve yakında taç organizasyonlarıyla atılan golleri ağzımız açık izleyeceğimizi tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok! Futbol, bir mikro taktikler silsilesi... Eğer oyunu sadece doğru dizilişi bulmak, doğru 11’i sahaya çıkarmak ve yeterince mücadele etmekten ibaret sanıyorsak yanılıyoruz. Oyun artık sadece makro planda görünen temel prensiplerle değil, mikro taktiklerle de kazanılabiliyor. Mesela yıllardır şutunu geliştirmeyen Oğuzhan ve arkadaşları için Beşiktaş bir ‘şut koçu’, Hasan Ali ve mevkidaşları için Fenerbahçe bir ‘kenar ortası koçu’ istihdam etse iyi olmaz mıydı yıllardır? Yıllar önce Lyon, Sony Anderson’u ‘forvet koçu’ olarak transfer etmişti mesela. Anderson, futbolcularla sadece gol vuruşu üzerine çalışmıştı. Kulüplerimizin artık doğru transfer yapmaktan öte hedefleri deneme zamanı geldi bence.
OZAN TUFAN DEENEY'İ DUYMUŞ MUDUR?
HAFTANIN bir başka dikkat çekici adamı da, Watford’lı Troy Deeney idi. 30 yaşındaki İngiliz santrfor, uzun yıllardır hayatımızda olan, orta sınıf takımlara hayat verebilecek, 90 kiloluk güçlü-kuvvetli pivot santrfor tipi. Ancak bu yaz Deeney’ye bir şeyler olmuş, özel bir beslenme uzmanıyla çalışmış ve sezona inanılmaz fit girdi. Hafta sonu da Tottenham’ın birkaç yüz milyon Euro’luk savunmasını dağıttı Deeney.
Deeney’nin doktoru Scott Robinson, The Sun’a verdiği röportajda bence kritik bir noktaya temas etmiş: “Birçok futbolcu bence haftanın 6 günü doğru besleniyorlar. Ancak haftanın bir günü, maç günü sonrası, bütün o çabalarını boşa çıkaran bir umarsızlık içindeler. Biz de Deeney’de ve diğerlerinde özellikle maç günü sonrası beslenmeye odaklandık.” Fenerbahçe’nin Ozan Tufan’ı kadro dışı bırakmasını ben çok garip buluyorum mesela.
Bu kadar yatırım yaptığı bir oyuncuyu hizaya sokamaması, bence kulüp yönetimiyle ilgili bir zafiyet. Acaba Ozan’ın (ve bu tarz kilo problemli sporcuların) böyle bir doktoru var mı? Deeney’yi hiç duydular mı? Maç gününün ardındaki izin gününde sporcuları izliyorlar mı?
HAFTANIN ZULMÜ
ERZURUM’UN Boşnak ön liberosu Jasmin Scuk, sezona iyi başladı. Çalışkan, kuvvetli ve öne oynama arzusu da var. Ancak ismi, her hafta bir spikerin kurbanı oluyor. Sak, Suk, Şuk diye her hafta zulmediliyor Boşnak’a! Bir muhabir kendisine sorup, doğrusunu öğrenir umarım.
HAFTANIN SÖZÜ
MİLLİ maç arasından sonra kupa başlayacak, Şampiyonlar Ligi başlayacak. Lig kızışacak, çocuklar okul- larına dönecekler. Ve nihayet hayatımız birkaç aylık aranın ardından tekrar eski, normal, düzenli haline kavuşacak
ŞU LİSANS MESELESİ
KARABÜKSPOR ve Eskişehirspor gibi birçok kulübün futbolcularına geçmişten kalan borçlarını ödeyememesi, yenilere lisans çıkaramaması elbette üzücü. Bunun hem bu kulüplere, hem de gelecekte bu duruma düşebileceklere sağlam bir uyarı olduğu kesin. Ancak konunun bir de futbolcu boyutu var. TPFD Başkanı dostum Hakan Ünsal’ın uyarısıyla fark ettim: Söz konusu kulüplerle sözleşme imzalayan birçok futbolcu mağdur. Acaba TFF, sadece onlara özgü olarak ekstra birkaç günlük transfer dönemi açabilir mi; teknik olarak mümkün müdür diye düşünmeden edemiyor insan.
Paylaş