Paylaş
Daha önce de değinmiştim, Montella’nın teknik adamlıktaki rol modeli belli ki Luciano Spalletti. İtiraf etmek gerekirse Spalletti’ye ben de yirmi senedir hayranlık besliyorum ama her takımın, her oyuncu grubunun dinamiği farklı. Ve o grubun özelliklerine, müsabakanın/turnuvanın dinamiklerine göre yeni stratejiler geliştirmeli, deyim yerindeyse modaya uymalısınız.
21’inci yüzyılın ilk yıllarının dinamikleri farklıydı, Mourinho’nun Chelsea’si bir sezonda 13 tane 1-0’lık galibiyetle Premier Lig’i kazanabiliyor, Rehhagel’in Yunanistan’ı rakip kaleye gitmeden Avrupa şampiyonu olabiliyordu. Spalletti, Roma’da milli santrforu Montella’yı kenarda oturtup, Totti’yi sahte dokuz rolünde oynatıyordu.
Ancak bu çağın ve bu turnuvanın dinamikleri farklı. Herkes iştahlı oynuyor, herkes arıyor, herkes deniyor. Almanya İskoçya’yı, İtalya Arnavutluk’u 15 dakikada boğdu. Bizim de bugün yapmamız gereken bu.
GÜRCİSTAN’A KARŞI FARKLI BİR FUTBOL OYNAMAK ZORUNDAYIZ
Montella döneminde 8 resmi müsabaka oynadık. En iyi görüntü verdiğimiz üç maç, Hırvatistan, Almanya ve İtalya karşılaşmaları. Yani kendimizden güçlü olan, topu talep eden takımlara karşı Montella’nın stratejisi işledi şu dakikaya kadar. Belki 4 gün sonra Portekiz’e karşı da benzer bir stratejiyle galibiyet alabiliriz. Ancak bugün Dortmund’da Gürcistan’a karşı farklı bir futbol oynamak zorundayız. Birinci dakikadan doksana kadar aramalı, topa sahip olmalı ve en önemlisi sete yerleşip hücum varyasyonu geliştirebilmeliyiz.
RAKİBİ BİRİNCİ BÖLGESİNE HAPSEDİP MAÇI BİZ 30 ŞUTLA TAMAMLAMALIYIZ
Montella bir geçiş ustası. Bu ustalık, Hırvatlara-Almanlara karşı sizi doğru noktalara taşıyabiliyor. Büyük galibiyetler kazandırabiliyor. Ancak rakibiniz Macarlarsa, Polonya’ysa, Avusturya’ysa, yani gücü size yakın rakiplerle oynuyorsanız zaten onlar da sizin kadar geçiş planlarınıza aşina. Gürcistan için de benzer şeyler söyleyebiliriz: Gürcüler’i geçiş oyunuyla mat etmeyi beklemek gerçekçi olmaz. Bugünün Almanya’sı, bugünün İtalya’sı sahada biz olmalıyız. Topa biz yüzde 70 sahip olup, rakibi birinci bölgesine biz hapsedip, maçı biz 30 şutla tamamlamalıyız. Biz çok duran top kazanmalıyız. Biz uzaktan şut denemeliyiz. Biz ceza alanında 50 kez topla buluşmalı, ve kutuya çok fazla oyuncu sokmalıyız.
ANAHTAR ONA VERİLMELİ, ELİMİZDE BAŞKA BİR ARDA GÜLER YOK
Ceza alanına fazla oyuncu sokmanın yolu, oraya alışık olan futbolcuları sahada maksimum kullanmaktan geçiyor. Arda Güler başta olmak üzere, Kenan Yıldız ve Barış Alper de Polonya maçı ikinci yarısındaki güçlü oyunumuza katkı vermişlerdi. Bu maçın da kontrolü Arda’da olmalı. Anahtar ona verilmeli. Elimizde başka Arda yok. Dünya üzerinde o yaşta zaten çok fazla Arda yok. Arda’yı kenarda oturtma gibi bir lüksümüz yok şu anda.
Paylaş