Paylaş
Sadece 3 buçuk yıl önce yine G.Saray’la eşleşen ve o dönem aynı kadro değerine sahip olan Portekiz ekibi, doğru menajer ve doğru transfer stratejisiyle, sarı kırmızılılarla aynı parayı harcayarak mevcut varlıklarını ikiye katladı.
KASIM 2008’de Benfica ile Galatasaray, UEFA Kupası’nda eşleştiklerinde, Benfica 105, Galatasaray 101 milyon Euro’luk kadrolara sahiplermiş. Yani kadro kaliteleri hemen hemen aynıymış. Aynı iki kulüp, 3 Kasım 2015’te bu kez Şampiyonlar Ligi gruplarında eşleştiklerinde Benfica’nın değerinin 142, Galatasaray’ınsa 136 milyon Euro olduğunu görüyoruz. Yani kadro kalitesi açısından yine bir denge söz konusu.
Benfica ile Galatasaray’ın, yaklaşık 10 yıl içinde üçüncü eşleşmesi, geçtiğimiz günlerde Avrupa Ligi son 32 turunda gerçekleşti. Kadro kaliteleri açısından bu kez durum farklıydı: Benfica, bu tura tam 277 milyon Euro’luk bir kadroyla geldi. Galatasaray’ın kadro değeriyse 90 milyon Euro idi. Yani sadece üç buçuk yıl önce benzer değerde kadrolara sahip iki takımdan Benfica, bu kısa sürede Galatasaray’ın 3 katı kalitede bir listeye kavuşmuştu.
İSTİKRAR FARKI
Bu farkın oluşmasında elbette başat faktörlerden biri teknik adam istikrarı: 3 Kasım 2015’le 21 Şubat 2019 arasında geçen 1206 günün 1160’ında Benfica’yı tek bir menajer, Rui Vitoria çalıştırdı. Görevi henüz 2 ay önce yine kulübün hiyerarşisinden yetişen Bruno Lage’ye devretti. Aynı 1206 günde Galatasaray’daysa Hamza Hamzaoğlu, Claudio Taffarel (geçici), Mustafa Denizli, Orhan Atik (geçici), Jan Olde Riekerink, Igor Tudor ve Fatih Terim çalıştı. Benfica’nın sadece 2 menajere görev verdiği süreçte, Galatasaray ikisi geçici toplam 7 hocayla çalışmış maalesef.
Benfica ile Galatasaray arasında 1206 günde oluşan bu farkın ikinci önemli sebebiyse transfer stratejisi... 2016-2019 arası transfer dönemlerinde
Galatasaray, toplam 91 milyon Euro bonservis ödeyerek takıma 25 futbolcu katıyor. Benfica ise aynı dönemde bonservislere toplam 79 milyon Euro harcıyor.
Galatasaray’ın 2016-2019 döneminde satın aldığı oyunculardan en büyük gelişimi Ndiaye ve Rodrigues gösteriyorlar. Osmanlıspor’dan 7,5 milyona alınan Ndiaye, 16 milyona Stoke City’ye satılıyor. PAOK’tan 5 milyon Euro’ya transfer edilen Rodrigues de 9 milyona Arabistan’ın yolunu tutuyor.
Benfica’nın ise aynı dönemde, Galatasaray’la hemen hemen aynı parayı harcayarak aldığı oyuncuların gösterdiği gelişim çok farklı. 5,5 milyona alınan Cervi bugün 16 milyon değerinde. Partizan altyapısından bedelsiz aldıkları Zivkovic 18 milyon market değerine ulaşmış. Frankfurt’tan bedavaya gelen Seferovic 9, Panathinaikos’tan 2 milyona aldıkları kalecileri Vlachodimos 10 milyon ederinde. Galatasaray’a karşı mükemmel oynayan altyapı ürünleri stoper Dias (28 milyon), on numara Joao Felix (15 milyon) ve ön libero Gedson Fernandes’i (22 milyon) bu tabloya katmıyorum bile.
Bakın, 10-15 yıldır mükemmel yönetilen bir kulüpten söz etmiyorum... Kasım 2015’te, yani sadece 3 buçuk yıl önce Galatasaray’la aynı kadro değerine sahipmiş Benfica. Ama 1206 gün içinde, doğru menajer ve doğru transfer stratejisiyle, Galatasaray’la aynı parayı harcayarak mevcut varlıklarını ikiye katlamışlar. Benfica bu farkı sadece Galatasaray’a değil, Fenerbahçe’ye ve Beşiktaş’a da atmış elbette. Benim burada Galatasaray’ı modelleme sebebim, 10 yıl içinde 3 kez Benfica ile eşleşmiş olmaları. Bence ülke futbolu olarak başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmemiz gereken bir tablo bu.
HAFTANIN SÖZÜ
“ICARDI eğer gerçekten bana bir şey söylemek istiyorsa, bunu yüz yüze yapmalı. Sosyal medya değil gerçek olan. Gerçek olan şey, iki insan arasında kurulan sözlü diyalog” (Inter koçu Spalletti, karısıyla birlikte bolca sosyal medya açıklaması yapan Icardi’ye gerçekleri anımsatırken)
HAFTANIN RAKAMI
LEICESTER City, bu sezon Claude Puel yönetiminde 27 lig maçının 19’unda ilk golü yiyen taraf olunca, menajerle oyuncular arasında bir bağ kopukluğu olduğu düşünülerek Fransız teknik adamla yollar ayrıldı. Puel’siz ilk maçta Leicester’ın Brighton karşısında ilk golü atan taraf olması da enteresan tabii.
iNGiLiZLER’iN DEAN HAMLESi YA BURADA YAPILSAYDI?
MUHAKKAK duymuşsunuzdur, hafta sonunda oynanan Burnley-Tottenham maçının ardından Pochettino, hakem Dean’e çok yaklaşarak sözlü bir saldırıda bulununca, FA tarafından cezalandırıldı. Olayın ardından Arjantinli menajer çizgiyi aştığını kabul etti ve özür diledi. Ancak bu hadiseden sonra benim en çok dikkatimi çeken detay, İngiltere Futbol Federasyonu’nun Mike Dean’i dün geceki Chelsea-Tottenham maçındaki dördüncü hakemlik görevinden alması. Ne dersiniz, FA bu önleyici davranışla doğru mu yaptı? Türkiye’de olsa nasıl karşılardık federasyonun bu hamlesini?
Paylaş