Paylaş
Önceki günkü Bayern Münih maçına göre bambaşka bir sınavdı Real Madrid oyunu. Bayern kısa-seri paslar ve önde baskıyla Fenerbahçe’yi yarı sahasına hapsetmiş, nefes aldırmamıştı. Real Madrid’se daha kopuk kopuk, daha bireyselliğe dayalı ve topu rakibiyle daha fazla paylaşan bir müsabaka oynadı. Fenerbahçe belki bu maçı da kaybetti ama İstanbul’a önemli kazanımlarla dönecekleri kesin. Yanal’ın Bayern maçı ikinci yarı verilerinden faydalanarak sahaya çıkardığı ilk 11 daha doğruydu bu kez. Sağ kanadın genç ikilisi Murat-Ferdi, 200 milyonluk Marcelo-Hazard’a karşı göz dolduran bir ilk yarı oynadılar. Dün başlayan Isla-Moses’ın istek ve fiziksel seviyelerine bakınca, Murat-Ferdi’nin 11’i daha fazla hak ettiklerini söylemek yanlış olmaz.
MADRİD’İN EN İYİSİ REYES!
Günün bir başka kazanımı da Altay Bayındır’dı. Karşıdan her topta işini yaptı, hatta 83’teki pozisyonda ikinci topa verdiği reaksiyon muazzamdı. Maçın son bölümünde Mariano’yla düelloya dönen oyunda da ayakta kalarak mental olarak güçlü olduğunu ispat etti Altay. Muhtemelen uluslararası kamuoyu bu maçta Ukraynalı genç şampiyon kaleci Lunin’i daha dikkatle izlemişlerdir ama Altay, Lunin’i gölgede bıraktı performansıyla. Bayern önünde Dirar ve Isla’nın bireysel hataları ön plana çıkmıştı, dün de Real Madrid’in en iyisi maalesef Diego Reyes oldu. Meksika Milli Takımı’ndaki Reyes’le bu Reyes’in aynı kişi olduğuna bazen inanamıyor insan. Dünkü dağınık savunma da gösterdi ki, Fenerbahçe’nin en az 1, belki de 2 stopere ihtiyacı var hâlâ. Son 360 dakikada 6 farklı partnerle (Tolga, Tolgay, Ekici, Jailson, Ferdi ve Alper’le) oynayan Ozan’ın da yeniden doğuşu takdire değer.
Paylaş