Aldatanları utandıralım, mertlik hareketi başlatalım

Yeni nesli, aynı saatte Liverpool-Chelsea varken Süper Lig maçını izlemeye nasıl ikna edeceksiniz? İçi tamamen boşalmış, 30 yaşından büyükler için bir şey ifade etmeyen fanatizmi pompalayarak başaramazsınız artık bunu.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz pazartesi günü Ertuğrul Abi (Özkök), ülke futbolu açısından çok kritik bir uyarı yaptı: “Eğer Türk futbolu gereken gelişimi gösteremezse, İngiltere Premier Lig maçları Türkiye’de kombine bilet satışını bitirir. İnsanlar o parayla daha büyük televizyon ekranı satın alırlar.”

1 NUMARALI SORUN

Bu konu, şu anda Türk futbolunun belki de 1 numaralı meselesi. Avrupa’nın Top 5 ligi, S Sport’la, D-Smart’la, BeIN Sports’la hepimizin televizyonunda, telefonunda. Özellikle yeni nesli aynı saatte Beşiktaş-Trabzonspor, RealAtletico ve Liverpool-Chelsea varken Süper Lig maçını izlemeye nasıl ikna edeceksiniz? İçi tamamen boşalmış, 30 yaşından büyükler için zaten bir şey ifade etmeyen kulüp fanatizmini pompalayarak başaramazsınız artık bunu. ‘Damarımı kessen sarı lacivert akar, ölürüm yoluna cimbomum, canımı al kartalım’ metodu artık sadece sosyal medyanın 15 yaş ortalamalı gürültücü çoğunluğunun ve oradan para devşirmeye çalışan muhabir tayfanın bir illüzyonu. Süper Lig’i izletebilmek için daha güçlü argümanlara, daha radikal hamlelere ihtiyacınız var. Bugün bir Süper Lig müsabakasının tek rakibi de Premier Lig maçı değil üstelik. Bir Netflix filmi de rakip size. Bir tiyatro oyunu da rakip. Bir futbol maçını izlenmeye değer bir eser haline getirmek zorundayız elbirliğiyle.

Haberin Devamı

1- AVRUPA İLE TEK FARK MERTLİK

Bana Premier Lig’le veya La Liga’yla Süper Lig arasındaki en büyük fark nedir diye sorsanız, size yanıtım tek kelime olur: ‘mertlik’. Sosyal medyada ve mikrofonlar önünde sabahtan akşama kadar ahlak-din-etik çığırtkanlığı yapan sözde yıldız sporcularımız, sahada yüzü hiç kızarmayan sahtekarlara dönüşüyorlar maalesef. Kendisinden çıktığı yüzde yüz bariz bir top için, basit bir taç atışı için bile kolunu havaya kaldıran; sıfır temas aldığı halde çığlıkları tribünleri inleten bu profesyonel hırsızlara artık hep birlikte, gür bir sesle dur dememiz gerek.

OYUN ÇOK DURAĞAN

Türkiye'de oyun çok fazla kesiliyor. Çok durağan. Bunun da sebebi belli: Her ufacık darbe alan kendini yere bırakıyor. Her taca, her faule itiraz... Buradan bakanlığa ve federasyona sesleniyorum: Futbolda bir mertlik hareketi başlatmalıyız. Aldatmayı, itirazı, tribüne oynamayı lanetlemeliyiz. Yayıncı kuruluş, her hafta basit bir taç atışı için hakemi aldatmaya kalkanları defalarca göstermeli. Utandırmalı. Tabii hâlâ utanabiliyorlarsa. Yüzleri kızarabiliyorsa.

Haberin Devamı

2- FAUL ROTASYONU DURMALI

Süper Lig’in bir diğer problemi ‘stratejik faul’. Maalesef bir yerli antrenör çetesi var ve stratejilerini rakip hücumları küçük faullerle kesme üzerine kurmuşlar. Hakemler de bu konuda zeki davranamıyorlar, faul sayıyorlar, aynı oyuncunun peş peşe 3 faul yapmasını bekliyorlar kart göstermek için. Bu ülkede maalesef antrenörler ve sporcular, bu konuda hakemlerden daha kurnazlar:

MHK ÖĞRETMELİ

Bİr faul rotasyonuna giriyorlar, sırayla yapıyorlar o ihlalleri. 10 dakikada 5 faul oluyor ama bunu 5 farklı futbolcu yaptığı için hakem kartsız geçiyor. Bu, son derece büyük bir hata... MHK, hakemlere şunu özellikle öğretmeli: Bir takım stratejik olarak peş peşe fauller yapıyorsa; bunu hissettiğiniz anda, sıradaki faule kart göstereceksiniz. İsterse o oyuncunun ilk faulü olsun o. Bir takım stratejik faul yapıyorsa, bunun cezası ihtar olmalı çünkü.

Haberin Devamı

3- ANTRENÖRLER GELİŞTİRİLMELİ

Türkiye'de çok meşhur yanılgılardan biri şu: “Dünyanın her yerinde aynı antrenman yapılıyor abi! Gir google’a, hepsi var”... Bu söylem öyle çok yayılmış ki, hemen hemen her sporsever inanmış durumda buna. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Eğer öyle olsaydı klopp ve Zidane, dünyanın en iyi futbolcularıyla çalışmalarına rağmen bu gelişimi kaydedemezlerdi. Zira karşınızdaki futbolcu ne kadar iyiyse, onu geliştirmek o kadar zorlaşıyor. Sporcu zaten mükemmele yakın (Hatta kendini kusursuz hissediyor)

DESTEK ALINMALI MI?

AMA klopp, Pep ve Zidane gibileri bu oyuncuların bile limitlerini zorluyor, onları bile bir üst seviyeye taşıyorlar. Bir ay kadar önce bu sütunda yer vermiştim, Liverpool’un farklı antrenman metotlarına (antrenmanlarda tüm takım rakip sahada değilse golü saymamaları, ilk 6 pasta geri kazanılamayan topun yitirilmiş kabul edilmesi, beşe ikinin camla çevrili alanda oynanması gibi). Antrenman metotlarını geliştirmek için, antrenörü geliştirmek gerek. Antrenörü geliştirmek için, antrenör eğitimini yenilemek, çeşitlendirmek, modernize etmek... TFF, acaba Almanya’dan ve İngiltere’den eğitim/eğitmen desteği almayı düşünür mü? Çünkü en modern metotlar orada.

Haberin Devamı

4- YENİ YASA HAYATA GEÇİRİLMELİ

Bilenler bilir, Kadıköy tarafında oturuyorum. Birkaç yıldır Bağdat Caddesi’nde yürümek imkânsız hale geldi, zira kaldırımda yürürken kendinizi ‘motokurye şeridini işgal ediyor gibi’ hissediyorsunuz. 10 yıl kadar arabaların kaldırıma park etmelerine engel olamıyorlardı, bunu koca koca beton mantarlar dikerek çözdüler. Motokuryelere nasıl bir çözüm bulunacağını merak ediyorum doğrusu. Aslında bu tarz durumların gelişmiş ülkelerde çok basit bir çözümyolu var: Ceza... Caydırıcı ceza. Eğer kaldırımlara koca koca beton mantarlar dikmek veya o arabaları çekiciyle çekmeye çalışarak trafiği daha da kilitlemek yerine hiçbir ihlalciyi ıskalamadan caydırıcı cezalar verilseydi, çözülecekti bu iş zaten.

Haberin Devamı

MANTAR DİKİYORUZ

İDDİA ediyorum; iki ay boyunca Şaşkınbakkal ışıklarda iki polis memuru, kaldırıma çıkan her motokuryeye ilgili cezayı kesse, üçüncü ayda ihlal sayısı en az yarı yarıya azalacaktır. Altıncı ayda bitecektir belki de bu sorun. Türk futboluna da koca koca kaldırım mantarları dikiyoruz şu sıralar. Ulusal kulüp lisansı almak için zorlaştırılan mali kriterler bunlardan biri. Oysa on yılı aşkın bir süredir masada bekleyen ‘spor kulüpleri yasası’ hayata geçmiş olsa, kulüpleri batağa sürükleyen yöneticiler bu borçlardan bire bir sorumlu sayılsalar, şu anda Süper Lig’in borcu 10 değil, 1 milyar olacaktı belki de. Türk futbolunun sırtındaki olağanüstü borç yükü, ligin de oyuncu kalitesini düşürüyor ister istemez.

5- DİJİTAL MEDYAYA HUKUK LAZIM

Ülkede korkunç bir dijital medya terörü oluştu. Hakaret özgürlüğünün getirdiği büyük bir hukuksuzluk söz konusu. Tüm hakemler, sabahtan akşama küfür ve hakarete maruz kalıyorlar sosyal medyada. Sporcusu, antrenörü, başkanı, gazetecisi, yazarı-çizeri, sanatçısı da öyle. Sosyal medyada sadece ‘başlık okuyucu-foto yorumlayıcı’ bir gürültücü azınlık var.

YENİ HAMLE GEREK

Akıllı çoğunluk genelde sessiz olduğu için, bu ahlaksız azınlığın sesi gürmüş gibi hissediliyor. Amerikalı yazar, şair, yönetmen, şahsen tanışma şerefine de nail olduğum idolüm Maya Angelou’nun muhteşem bir tespiti var: “Sokakların güvenli olmasına herkesin ihtiyacı var. O sokakları güvensiz hale getirenlerin bile...” Sosyal medya sokağı sakinlerinin hukuka ihtiyacı var. O sokağı hukuksuz hale getirenlerin bile! Adalet Bakanlığı, belki ülkenin en yoğun kurumu. Ancak bu dijital hukuk konusunda da acil yeni hamlelere ihtiyacımız var sanki.

Kaybeden tüm iddaa kuponlarına %3'e varan iade sadece Misli.com'da, katılmak için buraya tıklayın!

Yazarın Tüm Yazıları