Paylaş
Vakfın resmi sitesine girdiğinizde karşınıza çıkan mesaj bu... Ama verdikleri o ‘ilk mesaja’ bakarsanız,‘Yüz eski yüz’! Hani o; belki kuruluşundan bugüne görülmemiş bir iştahla göreve soyunan ama hafta sonu yayınladıkları bildiriyle ‘ilk’ resmi mesajı; “MHK ve hakemler ayağınızı denk alın” tarzında ultimatom olan o Kulüpler Birliğimiz! Hani o; başkanlığını Beşiktaş Kulübü Başkanı Ahmet Nur Çebi’nin yaptığı ‘birliğin’; Beşiktaş maçının hemen ardından gece yarısı, işte bu “Biz sizi düzeltmesini biliriz” tarzı, zamanlaması manidar, üstü kapalı o tehdide imza atan birliğimiz... Hayaller ‘yeni’ gerçekler ‘eski’, besbelli! Ama asıl acı olanı, perde arkasında önemli konularda ciddi ve yoğun uğraşlar veren bu yeni yapının yol güzergahının öncekilerden bir farkının olmaması... Ne yazık ki, onların da maddi ve manevi çöküşe uğrayan Türk futbolunun birincil sorununun ‘hakemlik müessesesi’ olduğunu sanmaları. Yola; giderek buharlaşan gelirler ve devleşen o borçlara çare arayarak çıkmak yerine, ‘eski tas eski hamam’ koyulmalarıdır. Sanırım ‘yenilenme’ sürecinin henüz tamamlanmamış olmasından.
VARSA YOKSA 'VAR'!
Dünyanın yatırımını yaparak bir VAR sistemi kurduk ama gel gör ki; daha doğru dürüst nasıl kullanıldığını bilmiyoruz. Düşünün; 3. yılımız olmasına rağmen daha bu konuda ‘alfabeyi geçemeyen’ kulüp başkanları, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular var... Maalasef ama maalesef bunların arasında ‘öğretmen görünümlü’ meslektaşlarımız da... Peki ya kullanıcılar? O taraf da bir tuhaf! 3 yılda tam 4 kez el değiştirmiş... Hepsinin tarzı kullanımı birbirinden farklı... Bu, araç olsa çok el değiştirmekten ‘ağır hasar kayıtlı’ notu düşülür, kesin elde patlardı! VAR’ı yanlış ve hor kullandığımız kesin. · DEDiK ya 3. sınıfta olmasına rağmen daha bu konuda alfabeyi sökemeyenler var diye!... Çünkü o alfabenin ön sözünde, “VAR’ın görevi maçı yönetmek değil, skandal hataları önlemek” der... Devam eder, “VAR en doğru kararı değil, açık ve bariz hatayı arar” diye... Ama gel gör ki; biz de her şey VAR’dan bekleniyor. Kulüplerini yönetirken her şeyi devletten bekleyenlerin, sahadaki hakemi es geçip her şeyi VAR’dan beklemesi gayet normal olsa gerek!
YAŞASIN 'ALGI'
Girilmez levhası olan yola girmenin bir bedeli vardır ama maalesef bu ülke futbolunda gidilmez yola girmenin bir bedeli yok... Tıpkı kırmızı kart gören Mustafa Muhammed konusunda PFDK’nın verdiği 1 maçlık o skandal cezaya karşılık kulübü Galatasaray’ın Tahkim Kurulu’na başvurarak buna itiraz etmesi. Ne yapacak Tahkim Kurulu o 1 maçı kaldırıp, kırmızı kart görmüş futbolcuya bir sonraki maç oynama izni mi verecek? Veya cezasını 45 dakikaya mı düşürecek? Talimatın 94. Maddesinin 4. Fıkrası “Oyundan ihraç edilen futbolcular ve diğer kişiler o müsabakayı takip eden ilk resmi müsabakada oynayamaz veya görev alamazlar” der. Uluslararası talimatlarda... Bir nevi futbol oyun kuralıdır bu... Peki o zaman; kırmızı kartın karşılığı ‘otomatik men’ iken bu yola girmek niye? Kitaptan, kuraldan, talimattan bi haber toplumu “Bak TFF yargı organları taleplerimizi hep reddediyor” algısı oluşturmak... Bunu başardığınız kesin.
MAZERETİM VAR
Bir puan kaybı, bir yenilgi düşünün ki hocam (Fatih Terim) o maçtan sonra çıkıp ‘mazeretsiz’ bir basın toplantısı gerçekleştirsin. Yok. Google’da YouTube’ta varsa, söyleyin. Artık aklı başında taraftarını da baydı. Hiç aynaya bakmak yok, sabah evden çıkarken hariç! Ligin ilk yarısı kulübün ekonomik yapısı, yapılamayan transferler, 2. yarısı federasyon, hakemler... Kazanırken ‘teknik adam’ kaybederken, ‘hakem’ faktörü. Hocanın yeni modası, aleyhlerine hataları dakika ve saniyesiyle vermesi, sanırım bu hafta 3. oldu. Ama Marcao’nun hakemi 2 metre sürüklemesini atlıyor... Başkandan kapalı kapılar ardından hocaya eleştiriler gırla gidiyor... Ama gel gör ki mikrofonlar uzatıldığında ‘çıt yok’. Duyduğum, hocanın “Yalnız bırakıldım ve kişilere sözüm yok” vari sözlerini sarf ettiği çıkışları başkanın sabrını fena taşırmış. Hatta başkanın 14 Ocak’taki açıklamalarının kurgusu da gerçekleşenden farklıymış. Belki de Albayrak ve Günay’dan gelen ‘istifa tehdidi’ Cengiz’e planını değiştirtti, bilemem... Ama şunu söyleyebilirim. Birkaç ay öncesine kadar hoca ile başkan ayrı takılıyordu. Şimdi başkanı, yöneticisi, hocası hepsi ‘ayrı’ takılıyor. Belki de seçim atmosferinden! Anlayacağınız G.Saray’da sorun sadece ‘zemin’ değil...
G.SARAY'IN HASSASİYETİ!
G.Saray; kulüp imajına ve yöneticilerin saygınlıklarına zarar veren ve hakarete varan beyanları, daha önce de sözleşme ve disiplin yönetmeliklerine ısrarlı aykırılık teşkil eden eylemleri taraflar arasındaki ilişkiyi çekilmez hale getirdiği gerekçesiyle Belhanda’nın sözleşmesini feshetmiş. Sanırım kulüp bu kriterlerin altına “Sadece oyuncular için geçerlidir” notu düşmüş
BULUT'UN KADRO MÜHENDİSLİĞİ
F.bahçe deplasmanda fırtına gibi. Peki neden? Teknik adamın oyun zekası mı yoksa kadro yapısı mı? Sık sık tekrarladığım gibi teknikten, taktikten o kadar çakmam. Ama Thiam, Valencia, Samuel, Samatta... Tüm gol ayakları ‘pırpır’. Yani geniş alan topçusu. Zaten deplasman ve büyük maçlardaki ‘pozitif oyun yapısı’ bundan. Kadıköy’de arkaya yaslanan takıma ne yapsın bu pırpır adamlar? Belli ki teknik adamlık kariyeri, iki Anadolu takımı olan Bulut kadro mühendisliğini de buna göre yapmış.
Paylaş