Paylaş
Yeni transfer Lalanne’ın ve takımın en değerli oyuncusu konumundaki Sertaç’ın ribauntlarda ilk yarıdaki dominantlığını ikinci yarıya da taşıması sayesinde maçı üçüncü çeyrekte koparan Siyah-Beyazlılar, takım halinde muazzam üçlük performansı (13/27), yüksek tempoda elde edilen akıcı pas trafiği, arzulanan kalitede dış savunma ve fiziksel direnç eşliğinde sahadan 80-63 gibi farklı bir skorla galip ayrılarak, yarı finalde Tofaş’ın rakibi oldu.
Geçtiğimiz haftaki Tofaş mağlubiyetinde ilk kez Beşiktaş forması giyen Lalanne’ın takıma uyum süreci yönünden yaşadığı sorunlar, ilk beşte başladığı bu maçta tamamen ortadan kalktı. O kadar ki, Avrupa tarihine geçmiş bir ribaunt, zekâ, pozisyon bilgisi ve sertlik abidesi olan Gasper Vidmar’a karşı bile hiç geri adım atmadı, Vidmar’ın üzerinden 3 hücum ribaundu toplayabildi ve savunmada da o bilindik hatalarını yapmadı. Böylelikle, Beşiktaş’ın en beter kanayan yaralarına ilaç oldu (13s, 5’i hücum olmak üzere toplam 6r). Sertaç da ikinci çeyrekle birlikte Lalanne’ın bıraktığı yerden işi devralıp aynı kalitede oynayınca, her iki potanın altı da Banvit’e dar edildi. Vidmar’ın erkenden faul problemine girmesi ve bitiricilik bakımından kötü bir gün yaşaması da durumun üzerine tuz biber ekti. Koç Filipovski’nin Tolga-Can-Şehmuz-Kulig-Caloiaro şeklindeki uzun beşi deneyi de ne hücuma ne de savunmaya fayda etmeyince, Banvit’in çareleri tükenmiş oldu.
Kısaların savunmada bir-iki pozisyon dışında iyi switch yapmaları, rakibin switch’lerini 3. çeyrekten itibaren gerektiği gibi cezalandırmaları, Clark’ın (14s) görmeye alışmadığımız kadar istekli, mücadeleci, hırslı ve etkili oynaması, Kenan’ın altyapı milli takımlarındaki ve geçen yılın play-off final serisindeki şut performanslarından yine bir kesit sunup hiç atış kaçırmadan 11 sayı atması, sakatlıktan dönen Can Maxim Mutaf’ın da sıcak ellerle 2 üçlük isabeti yakalaması, yüksek tempoda, açık alanda, dilediği pas ritmine ulaştığı vakit ne denli tehlikeli ve güçlü olabildiğini bir kez daha kanıtlayan Beşiktaş’ı bambaşka bir seviyeye çıkardı. Fakat maçın kopmasını sağlayan kahramanların başını, takımın muazzam bir üçlük formu yakaladığı bu günde, isabetleriyle adeta tüm oyunculara ilham veren Strawberry (14s) oldu.
Banvit cephesinde ise, Vidmar’ın kariyeri boyunca en temel eksiklerinden birisi olan hantallık ve kolay faul alma yatkınlığı, bu maçta Beşiktaş uzunlarının işini kolaylaştıran başat etken oldu. Kulig her ne kadar hücumda Thomas ile birlikte ayakta kalan yegâne isim olsa da, Banvit takım halinde bitiricilik ve iletişim yönünden çok kötü bir gün geçirdiği için takımı kurtarmaya yetemedi. Esasen tempo ve genel oyun kalitesi yönünden iki takım arasında ciddi bir fark yoktu; Beşiktaş sadece hücumda iki-üç çeyreği şiir gibi akıcı oynadı, akıllıca savunma yaptı ve boş pozisyonları da yüksek yüzdeyle bitirebildiği güzide bir gününde olduğu için, ribauntlarda da 35-24’lük bir üstünlük sağlayınca, Banvit’e farklı galip geldi. Nitekim böylesine yüksek tempoyu her iki takımın da kabul ve tercih ettiği maçlarda, Beşiktaş’ın yakaladığı ve lehine çevirdiği türden ufak nüanslar, skor tabelasına büyük farklar olarak yansıyor. Bu da, bir ara farkı 30’a yaklaştıran Kara Kartallar’a yarı final biletini getiren bir diğer unsur oldu.
Akıllıca oynayan ve istediğini alan Beşiktaş’a ve koç Ufuk Sarıca’ya tebriklerimi sunar, yarı finalde Tofaş’tan geçen haftanın rövanşını alma yolunda da başarılar dilerim...
Paylaş