Paylaş
İlk 30 dakika bu planın işlediğini de gördük. Hesaplanamamış olan şey Bifouma’nın 24 ve 29. dakikalarda harcadığı fırsatlardı.
Hakemin kaçırdığı ofsayt nedeniyle doğan pozisyonu da buna eklerseniz 3 gol fırsatı!
Emre’nin direkten dönen topunu da ekleyin 4 gol olabilirdi.
Buna karşılık devreyi bitiren düdük çaldığında tabelada Fenerbahçe’nin 2-0 önde olduğunu gördük.
İlk yarı sonucu daha da farklı olabilirdi. Şanslı olan kimdi, karar veremedim.
Gollerden sonra Sivasspor hücuma çıkmaya çalışırken baskıyla kapılan toplar ikinci yarı için de bir işaret olmalıydı.
Fenerbahçe gibi bir rakiple oynuyorsanız, topu ona bırakıp hata yapmasını beklemek çok gerçekçi bir plan değil.
İKİNCİ YARIDA ROLLER DEĞİŞTİ
İkinci yarı beklediğim gibi başladı. Roller değişti, Sivas savunmasını öne çıkardı, topu daha çok kullanmaya çalıştı. Fenerbahçe de baskıyla kaptığı toplarla hızlı atak deneyecekti ama sahadaki ekip böyle bir oyunu oynayabilecek durumda değildi.
Hızlılar, adam eksiltenler teknik direktöre saha kenarında eşlik ediyorlardı.
68. dakikaya geldiğimizde Fenerbahçe’nin en iyi iki adamından biri olan Soldado çıktı ve yerine Fernandao girdi.
Soldado’nun kart sorunu varmış, çıkmasını normal karşılayalım. Peki böyle bir oyunda, tercih Fernandao mu olmalıydı?
Onun hızı ve teknik becerileri böyle bir oyuna uygun muydu?
Defansı ihmal etmeye başlamış bir rakibe karşı kendi sahanda beklerken hızlı oyunu oynayabilecek kimse yok muydu kulübede?
Aykut Kocaman ile aynı maçı mı izledim, kuşkulanmamak mümkün değil. Bu tercihini hiç anlayamadım!
MAÇIN ADAMI: SOLDADO
BİR hücumcu olmanın ne demek olduğunu gösterdi. Gollerin hazırlanmasındaki payı dışında takım oyuncusu olarak hem hücumda vardı hem de defansı en ileride başlatmada.
Paylaş