Paylaş
Türkiye sineması ve Türkiye tiyatrosu Ermeni sanatçıların emeğine, sevdasına, çabasına çok şey borçludur.
Türkiye futbolu da öyle.
Ermeni futbolcuların bitmeyen futbol aşkına, her şeye rağmen vazgeçmeyişlerine, top peşinde geçirdikleri yıllara çok şey borçludur. Türkiye futbolu Taksim Spor Kulübü’ne çok şey borçludur.
Garbis İstanbulluoğlu’nu borçludur mesela. Taksim Spor’un fırtına forveti. Lakabını babasının teneke soba atölyesindeki emekçiliğinden alan “Tenekeci Garbis”. Milli takımda oynadığı yıllardan elinde tek bir fotoğraf olmamasına çok dertlenen, derdini Cem Atabeyoğlu’na açan sonunda o fotoğrafa kavuşan Garbis İstanbulluoğlu. O fotoğrafa bakıp bakıp “Mezarımda bu fotoğraf olacak” diyen, şimdi başucunda bir haç ve ay-yıldızla uyuyan fırtına Garbis.
Bir başka Garbis’i mesela. Garbis Parsehyan’ı. Lakabını, ileri derecede görme bozukluğu yüzünden taktığı gözlüğünden alan “Gözlüklü Garbis”i. Garo Hamamcıoğlu’nun “Yağmur, çamur demeden gözlükleriyle top oynayan bir futbolcuydu. Öyle ki, maç esnasında gözlüklerini formasına silerek temizliyordu. Türkiye liglerinde gözlükle oynayan tek futbolcuydu. Adana Demirspor-Taksim maçında bir futbolcu ile çarpıştı. Gözlüğünün sol sapı yanağından içeri girdi. Gözlük parçası yanağından çıkarıldıktan sonra maça devam etti,” diye anlattığı Garbis Parsehyan.
YİRMİ İKİ YIL OYNAYIP TEK BİR KART GÖRMEDİ
Memleket futbolu, Taksim Spor’un efsane kaptanı, Galatasaray’ın futbolcusu olan sonra yine evine dönen Varujan Aslanyan’ı da, yirmi iki yıl futbol oynayıp tek bir kart görmeyen Aleksan Dadyan’ı da, büyük golcü Garo Hamamcıoğlu’nu da Taksim Spor’a borçludur.
Canımız ciğerimiz iki gözümüzün bebeği Lefter Küçükandonyadis, “Ordinaryüs”lüğe varan yolda asistanlığını Taksim Spor Kulübü’nde yapmıştır. Orada yetişmiştir. Nerede profesör olduğunun bir anlamı yoktur, asistanlığını nerede yaptıysan orada yetişmişsindir. Lefter bize Taksim Spor’dan armağandır.
HRANT DİNK'İN FUTBOLLA BULUŞTUĞU TAKIM
Taksim Spor, hiç kapanmayan yaramız Hrant Dink’in de büyük aşkı futbolla buluştuğu takımdır.
Sadece futbolumuz değil, memleket sporu da Ermeni sporculara çok şey borçludur. Boksçu Garbis Zakaryan’a, Varujan Köseoğlu’na, basketbolcu Majak Ohanyan Çakır’a, Vahriç Melkonyan’a, halterci Sarkis Güllap’a, golfçü Levon Ciknavoryan’a, yüzücü Garbis Andonyan’a, Türkiye Milli Spor Teşkilatı tarafından basketbol milli takımı kurması görevi verilen, Türkiye Milli Basketbol Takımı’nın ilk antrenörü olan Rupen Semerciyan’a.
Hepsine, hepsine çok şey borçluyuz. Adını anmayı atladıklarım vardır, ne olur affetsinler. Yaşayanlar var olsun, gidenlerin toprakları bol olsun. Taksim Spor’un amigosu Mıgırdiç Batmaz “Taksiiiiiim” diye bağırsın hepsi duysun.
Bu yazı, ölümünün onuncu yılında Hrant Dink’in unutulmaz anısına saygı duruşu olsun.
Paylaş