Paylaş
Alınacak dersler…
Kadıköy’de futbol maçı var.
Kupa maçı, kazanan tur atlayacak.
Fenerbahçe’nin tek umudu kupa…
Televizyonlar futbol maçını anlatıyor.
Gazeteler bu maçı yazıyor…
Futbol maçına 2.500 taraftar gidiyor.
***
Aynı gün aynı saatte, Fenerbahçe basket takımının da maçı var.
Avrupa Liginin lideri Real Madrid ile oynuyor.
Biletler iki gün önce tükeniyor.
Ataşehir’de tam 14.000 kişi basket takımını izlemek için maça gidiyor.
Maçların sonucuna gelemedim daha…
İşte tam burada sorulacak sorular var,
Alınacak dersler var!
***
Soralım o zaman soruları…
Hani biz futbol ülkesiydik?
Hani futbol bu işin amiral gemisiydi?
Hep onu konuştuk, sadece onu yazdık, ne oldu?
İki maçın bileti de aynı paraydı.
Bir şehrin merkezinde, diğeri ise Ataşehir de…
Ne oldu?
Ataşehir de salonda oturacak koltuk yok!
Kadıköy de koltuğa oturtacak insan yok!
Ne oldu?
***
Sorduk soruyu…
Şimdi alınacak ders zamanı…
Fenerbahçe özelinden gidelim.
Kadıköy’de “bitse de, gitsek” diyen bir takım.
“Takım” diye yazdım kusuruma bakmayın…
Doğru tanımlama “oyuncu topluluğu”…
Ataşehir’de son topa, son saniyeye kadar savaşan bir takım.
Kadıköy’de “golü ben atayım istatistiğime yazdırayım”, diyen adamlar…
Ataşehir de, “kimin eli iyiyse o atsın maçı kazanalım” diyen adamlar…
Kadıköy’de 10 eksikle gelmiş ve 10 kişi kalmış Kayseri karşısında pozisyon bile bulamayan bir takım…
Ataşehir ‘de Vesely ve De Colo olmadan Avrupa’nın en formda takımı Real karşında, “atamayabilirim ama sana da attırmam” diye sahaya çıkan bir takım…
Hepsini bir yana bırakalım,
Biri Türkiye Kupası ve rakip Kayserispor,
Diğeri Şampiyolar Ligi ve rakip Real Madrid…
***
Bakın sonucu yazmadım daha oyunun başındayım…
Çubuklu sevdalıları tercihlerini formalarının hakkını verenlerden yana kullanmışlardı.
Alkışı hak edenin yanında olmuşlardı.
Onlar evlerine keyifle döndüler.
Ta ki cep telefonlarından haberi alana kadar…
***
Futbol takımı çalışırken “dur” demek lazım!
Antrenmanı falan boş verip, Fenerbahçe tarihini anlatmak lazım…
General Harington kupasını anlatmak lazım…
“3 Temmuz’u”, anlatmak lazım…
Birçoğu “bu adam ne diyor?” Diyebilir…
O zaman ellerinden tutup Ataşehir’e götürmek lazım.
Tek bir top için uçarak atlayan Henry’i,
Sakatlandıktan sonra oyuna devam eden Guduric’i,
Hiç çıkmadan oynayan Pierre’yi,
Oyuna ateşini koyan Şehmuz’u,
Alayına posta koyan Aleksandar Djordjevic’i izletmek lazım!
Elbette “Sevdik Seni Her Şeyden Çok” diyen taraftarı da…
Bu taraftarın aslında en çok futbolu sevdiğini de anlatmak lazım…
***
Kazandıkları için değil sonuna kadar pes etmedikleri için sevildiler onlar…
O seyirci kazanmayı sevseydi, Kayseri karşısında sizi izlemeyi seçerdi.
Onlar Real Madrid karşısında basket takımını izlemeye gittiler…
Çünkü kaybetseler bile son topa kadar, son nefeslerinin vereceklerini biliyorlardı…
O mücadeleyi izlemeye gittiler…
Ve evlerine keyifle döndüler…
Ta ki siz den haber alana kadar…
Sözüm sadece sahada olanlara değil, hatta en çok sahada olmayanlara;
Ya bu formanın hakkını vereceksiniz, ya da o çubuklu formayı!
Paylaş