Paylaş
Kaptıkları toplarla çok isabetli pas yaparak ve bu pasları da ezbere yaparak çıkıyorlardı…
Belli ki çok çalışmışlar.
Bizim de zayıf noktalarımız ortaya çıkıyordu.
Top Fenerbahçe’deydi…
Ancak ataklar etkisiz kalıyordu.
İrfan’ın 10 kere vursa 9 kez gol yapacağı pozisyonda bile top kaleyi bulmuyordu.
Adamların her vurduğu top da, inanılmaz yerlere gidiyor ve hepsi gol oluyordu.
İlk yarıda 4 kez hızlı hücum yaptılar, 4 kez ağları buldular.
Bir tanesi ofsayttı, sayılmadı…
İlk 30 dakikada 3 gol yemiştik…
***
Ve kalemize gelen her topun gol olacağını sanarak epeyce korktuk.
Ben “korktuk, üzüldük” , diye anlatıyorum ama hep birlikte üzüldüğümüzü sanmayın.
Gerçeği kabul etmek gerekiyor…
İç rekabetin getirdiği yer burası…
Hayatın gerçeği bu…
Sosyal medyadaki mutlu çoğunluk fırsatı kaçırmadı…
“Fener’in foyası çıktı” dedi…
Çok güçlü bir takımla oynadığımızı biliyordum…
“Gücümüz sanırım buraya kadar” diye, ben de düşündüm.
Jesus ve takım, beni de mahcup etti…
***
Jesus maç sonunda yaptığı acıkmada:
“Rennes maçın başında beni şaşırttı. Majer'i oynattıkları pozisyon itibarıyla beklemedik bunu. 30 dakikada defansif dengede zorlandık. Bizimde müdahale etmemiz gerekiyordu. Maç içerisinde iletişimde bulunup Arao ile Crespo arasında pozisyon değiştirdim” dedi.
İnanın ben hiç fark etmedim. Tekrarını bu gözle izleyeceğim.
Ben neden olduğunu anlamadım ama bir şeyler değişmeye başladı ve devre 1-3 bitti…
***
Taraftar ikinci devrenin başında:
“Bizler inandık, sizde inanın!” diyordu…
Fenerbahçe de oyuna ağırlığını koydu.
Gol gelmiyordu ama oyun tamamen dönmüştü…
Çok adamla kontraya çıkan Rennes takımı, çıkamaz olmuştu.
***
Ve bu yılın en büyük kozlarından biri olan değişimler başladı…
Emre Mor, Miha Zajc, Alioski, Michy Batshuayi ve Arda Güler oyuna girdiler…
Bu yıl oyuna sonradan girenler, alışılmışın tersine daha bir coşkuyla oynuyorlar…
Uzun süredir oynamayan Zajc serbest vuruşu, öylesine kararlı vurdu ki…
Hep birlikte “bu iş burada bitmez!”, dedik…
Biyonik adam Crespo topu kaptı. Yeni girenlerden Batshuayi rakibi perdeledi ve Emre Mor bitirdi…
Skor; 3-3
Demek ki, kırılmamak gerekiyormuş…
Demek ki; erken yazmamak gerekiyormuş…
***
Ve hocamız basın toplantısına çıktı…
Konuştuğunu anlamıyorum.
Arada “Altay” diyor, fakat ilk kez böyle görüyorum…
Çok kızgın!
Tercüman anlatıyor:
“Bugün Altay'a tepkiler oldu. Ona gösterilen tepki, bana gösterilmiş tepkidir!
Ben böyle bir şey görmek istemem, böyle ortamda bulunmak istemem!” diyormuş…
Yine dersler veriyor Jesus hocam…
Aman dikkat!
Can kulağı ile dinlemek lazım…
***
Bu adamlar paraya pula değil, camiası büyük olan kulüplere gelirler.
Bunlar idealist insanlardır.
Birlikte büyük işlerin başarılabileciğine inanırlar…
Tıpkı Obradovic gibi…
Dinlemek ve izlemek lazım!
***
Jesus anlatmaya devam ediyor:
“Biz herhangi bir takıma karşı oynamadık çok iyi bir takıma karşı oynadık.
Taraftarın takıma hep inanması gerekiyor bugün de bunu yaptılar.
Oyuncuları ve taraftarı tebrik ediyorum.
Biz bugün taraftar inandığı için beraberliği yakalayabildik. Sadece kazandığı zaman takını alkışlayan taraftar benim için sıfırdır.
Ben buraya bu yüzden geldim. Ben buraya gelirken Fenerbahçe taraftarının takımlarını ne kadar çok sevdiğini bildiğim için geldim", diyor…
***
Satır aralarını iyi okumamız lazım!
Maç sonunda soyunma odasına giden oyuncuları geri çevirdi ve taraftara gönderdi…
Gönderdi ama bizlerinde;
“Sadece kazandığı zaman takını alkışlayan taraftar benim için sıfırdır.
Ben buraya bu yüzden geldim.
Ben buraya gelirken Fenerbahçe taraftarının takımlarını ne kadar çok sevdiğini bildiğim için geldim", sözlerini de hiç unutmamız gerekiyor.
***
Maç yazımı, Jesus hocamın demeçleri ile yazdım.
Ben bugün, “bizlerin bildiğimizi yazması değil dinlemesi ve öğrenmesi" gerektiğine inanıyorum.
Paylaş