Paylaş
Sezona 3 kulvarda başlayan ve Avrupa Ligi’nde gruptan çıkma umutlarını son maça kadar taşıyan ancak elenen Konyaspor ligde ise son sıralardan kurtulamadı.
Başarının en kısa yolu gibi gözüken ve hatta yeniden Avrupa Ligi kapılarını açacak olan Türkiye Kupası’nda ise 2 tur geçtikten sonra kupayı en çok müzesine götüren Galatasaray ile karşılaştı.
İşin ansiklopedik bilgi kısmını geçelim isterseniz…
Reşit Akçay’dan sonra teknik direktör koltuğuna oturan Mehmet Özdilek ilk geldiği haftalarda Avrupa Ligi’nin de etkisi ile her maça farklı bir 11le başlıyordu.
Daha sonra hem oyunda hem de ilk 11 seçimlerinde istikrar yakalayan Özdilek bu oyunu puana dönüştüremese de izleyenlere keyif veren ve takdir edilen bir takım haline getirdi Konyaspor’u.
Artık tamam, kafasında ideal 11i belirlemiş, büyük maçlara ideal 11le başlar diye düşünüyorduk ki ara transferden sonra yine bir sirkülasyon yaratmaya başladı takımda.
Özellikle Türkiye Kupası maçlarında inanılmaz 11ler sürüyor sahaya. İnanın 1. Lig de oynasa Konyaspor ve play-off mücadelesine çıkacak olsa bu 11leri saya sürmez hiçbir teknik adam. Ancak Özdilek bu 11leri Galatasaray gibi bir takıma karşı sahaya sürmekten çekinmiyor.
Yönetimlerin teknik adamların işine karışmasını çok doğru bulmuyorum ancak takımın hedeflerini iyi idrak ettirmeliler. Konyaspor geçen sezonun şampiyonluğunun da etkisi ile bu sezon da o heyecanı tatmak, Anadolu Kartalı’nı yeniden Avrupa Semalarında uçurmak istiyordu. Ancak Mehmet Özdilek kupada seçtiği 11lerle bütün camianın hevesini kursağında bırakmayı başardı. Gerekçesi de ne mi? 3 gün sonra oynanacak Alanyaspor maçı.
İlk GS maçı sonrası açıklamalarında Özdilek, Başakşehir maçını düşünerek as oyuncularını dinlendirdiğini ve oyunun sonlarında Moke ve Ömer Ali’yi de yine o maç için oyundan çıkardığını söylemişti.
Tam bu sırada Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden Mourinho’nun sözleri çınladı kulaklarımda. Özellikle bu maçta ilk 11ler belli olduktan maç sonuna kadar bu sözler kulağımda döndü durdu.
Ne idi bu sözler açıklayalım hemen…
Bir beraberlik sonrası gazeteci Mourinho’ya sorar: “Takım yorgun muydu?”
Mourinho da “Günde 15 saat çalışıp ayda birkaç yüz Euro ile evine dönen baba yorgun olur, biz değil” diye cevap verir soruya.
Sayın Mehmet Özdilek;
Yılda milyon Eurolar kazanan, her maça uçakla giden, gittikleri şehirlerde 5 yıldızlı otellerde kamp yapan futbolcular bırakın da bir zahmet 3 günde bir maça çıksınlar arada bir de olsa.
Yok illa rotasyon yapılacaksa bu kesinlikle GS maçı olamaz. Zaten bütçe ve kalite olarak rakibinden 3-4 kat geridesin, bir de üstüne üstlük yedek kadro ile çıkarsan hele bir de rakibin senin gibi düşünmüyor ve kupanın değerini bilip aslarıyla maça çıkıyorsa kalende gördüğün 4 gol çok değil.
Bu kadar radikal rotasyon yapabilmen için takımındaki as oyuncularla yedek oyuncular arasındaki kalite farkı az olması gerekiyor. Peki bu Konyaspor’da böyle mi? Kesinlikle değil. Eğer öyle olsaydı yedekte durmasın diye gönderdiğin oyunculara gelen teklifler 1.ligden değil süper ligden olurdu.
Oyuncular özelinde de bir iki şey söyleyelim…
Kaleci Patrik gelecek vadeden, ülkesi İsveç’le U21 Avrupa Şampiyonası kazanmış hem de final maçında 2 penaltı kurtarmış bir yetenek. Ancak sen bu oyuncuyu Karabük, Batman değil de bütün bir sezon oynamadığı halde GS’ya karşı ilk 11 başlatırsan hem bu oyuncunun hata yapma ihtimali artar ve takımını müşkül duruma düşürür hem de bu durum oyuncunun özgüvenini kaybetmesine neden olur.
Selim-Volkan ikilisi… Sezon başından bu yana S.O.S. veren stoper mevkiinde Filipovic’in yeri garanti olmalı her zaman. Ama yanına aynı kalitede bir sağ stoper almazsanız 10 maçtır oynatmadığınız sol ayaklı Volkan Fındıklı’dan sağ stoper yaratmaya çalışırsınız. Selim desen zaten pimi çekilmiş bomba gibi. Her an penaltı yaptırabilir, her an kırmızı görebilir.
Sezon başından bu yana sakat olan ve sakatlığını yeni yeni atlatan Amir’in önceki GS maçında ne kadar zayıf kaldığını görmesi gereken Özdilek bu maçta da yine ona şans verdi. Baskı yapacağı belli olan GS’a karşı arkaya top atabilecek Mehdi-Ali Çamdalı ikilisinden bir tanesini bile kadroya almadı.
Bireysel olarak oyunculara denecek daha çok şey var ancak yazıyı uzatıp sıkıcılaştırmak istemiyorum.
İşin özünde Özdilek taraftara kulağını tıkadı ve önüne sunulan kupayı elinin tersi ile itti. Şimdi taraftarı dizginleyecek bir şey de kalmadı. Tek seçenek var ki o da Alanya’dan gelecek galibiyet.
Paylaş