Sosyetede kimler ‘asil kanlı’?

Yıllar önce Londra’da Kraliyet Dramatik Sanatlar Akademisi’nin mezuniyet törenine bir İzmirli kızın diploma almasını izlemeye gitmiştim.

Kraliçe Elizabeth de törendeydi. Kraliçe yöneticilerin teker teker elini sıktı. Sıra bana geldi. Elini uzatırken spor ceketimin omzunda kameramı gördü. Göz göze geldik. Elini geri çekti. Zira ben bir ’commoner’ (halk tabakasından) idim.

SARIŞIN Paris’in eli esmer Paris’in bacaklarının birleştiği yerde. Pazusu dövmeli esmerin eli sarışının çiçek desenli eteği altında kalçasını kavramış. Paris’lerin gözleri birbiri üstünde kitlenmiş. Garip cümleler bunlar ama Paris Hilton ile son sevgilisi Yunanlı milyarder Paris Latsis’in bir gece kulübünde çekilen fotoğraflardaki görüntülerini ayrıntılı anlatmaya kalksam editör o satırları makaslayacak.

*

PARIS Hilton’dan nasıl söz edeceğimi hálá bilmiyorum. Kameralara her seferinde başını omzuna eğip davetkar bakışla göz süzerek poz veren bu kadın, sinema yıldızı da, manken de değil. Ama bir hemcinsinin giydiği kıyafeti Michael Kors’un mu, Donna Karan’ın mı, onu anlayabilecek kadar modaya yakın.

Bir meslek sahibi olmadığı gibi fazlaca okuyup yazmışlığı da yok. ‘Madam Bovary’ desen ‘Aşk evini polis basmıştı, yeniden mi açmış?’ diye yanıt verecek. Fidel Castro’nun lafı geçse ’Castro’ yataklarından bahsedildiğini sanacak. Ama Paris dedikodusu, Paris resmi olmayan dergi neredeyse yok.

Özel kulüplerde masa üstünde yarıçıplak dansları, yanındaki erkekle çevreyi umursamadan koltuklarda sevişmeleri dillerden düşmüyor. Eğlence aleminde 24 yaşındaki Paris’i herkes tanıyor. Şöhreti ise şöhret olmaktan ileri geliyor.

*

BİR giydiğini bir daha giymeyen, günlerini alışverişte, güzellik salonlarında geçiren, akşam başladığı kulüp turunu sabaha kadar sürdüren Paris’in başlıca özelliği, otel zinciri kurucusu Conrad Hilton’ın torununun kızı olması. Soyadı avantajıyla dünyaya gelen bu sarışın geçen sene yaşamında ilk kez sevgilisiyle maraton sevişmesini filme çekerek internet porno sitelerine satıştan milyon doları aşkın para kazandı. Akabinde ’Basit Hayat’ isimli TV filmi çevirdi.

Çılgın sarışın rastgele biri olsa genç yaşında düzinelerle erkekle yatıp-kalktığı, aşk sahnelerini filme çektiği için en azından ‘hafif kadın’, ‘porno yıldızı’ damgası yiyecek. Ama ’Hilton’ soyadı her ayıbı unutturacak kadar güçlü. Daha da önemlisi aileden kalan mirası 775 milyon dolar. Bazı zenginler gözünde ‘Hayatını yaşayan, özgür sosyete dilberi.’

*

YEDİ buçuk milyar dolarlık servetin várisi Paris Latsis’le nişanlanan Paris’e, Hilton’un soyundan geldiği için asil sınıfını tanımlayan ‘Sangre Azul’(Mavi Kanlı) yakıştırması dahi yapılıyor.

Bu deyim, tarım, hayvancılık, inşaat gibi alanlarda çalışan işçilerin derileri güneşte karardığından damarları görünmezken, güneşe çıkmayan beyaz tenli zenginlerin kollarındaki mavi damarların belirgin kalması durumundan geliyor.

Oysa edebiyatçılara göre ’mavi kanlı’lar ahlaklı, cesur, cömert, şeref ve haysiyetine düşkün kişiler. Peki ama skandal hanesi dolu Paris için ’Asil Kanlı’ demek mümkün mü? Asillik böylesine ayağa mı düştü? Yoksula, düşküne el uzatan, kötülüğe bulaşmayan, geçimini alın teriyle sağlayan onca insan asalet yakıştırmasına daha layık değil mi?

*

ASALETİN unvan ile özdeştirilmesi de ayrı bir konu. Kraliyetlerde sayısı giderek tükenen, işlevleri meçhul bir sürü unvan sahibi var. Dük-Düşes, Vikont-Vikontes, Baron-Barones, Lord-Lady, Earl-Kontes gibi... Bir de bunların üstünde prens, prenses, kral ve kraliçe...

İngiltere’de asillerin hepsinin böyle bir unvanı var. Davetlerde önlerinde diz çökülerek saygı gösterilen bu asillerin, zina dahil, karıştıkları çeşitli skandallar her seferinde örtbas edildi. Gene de bu zümre gözünde kendileri asil, diğerleri ’commoner’ (halk tabakasından) idiler. Bu iki grup bir diğeriyle hiç kaynaşmadı.

*

YILLAR önce Londra’da Kraliyet Dramatik Sanatlar Akademisi’nin mezuniyet törenine bir İzmirli kızın diploma almasını izlemeye gitmiştim. Türk kızı törene gelecek Kraliçe Elizabeth’e okulun en başarılı öğrencisi olarak buket verecekti. Kraliçe geldiğinde İzmirli öğrenci diz çöküp buketi takdim etti. Fotoğrafını çektim. Tek tip jaketatay giymiş akademinin dekan ve yöneticileri minik hol ortasında hilal çizerek sıraya girmişlerdi. Kalabalık holde gidecek yer olmadığı için hilalın ucuna takıldım.

Kraliçe yöneticilerin teker teker elini sıktı. Sıra bana geldi. Elini uzatırken spor ceketimin omzunda kameramı gördü. Göz göze geldik. Elini geri çekti. Zira ben bir ’commoner’ idim.

*

BU hafta Kraliçe’nin oğlu Prens Andrew ile eski gelini York Düşesi Sarah Ferguson New York’a geldiler. Andrew, Barclays Bankası’nın sponsor olduğu bir golf turnuvasının galibine kupa verecek. Kocasını evliyken aldatan Fergie ise French firmasının yeni mayonez ürününün promosyonunu yapıyor.

Prens ile Düşes’e kaç para ödendiği açıklanmadı. Süper Lotto’nun büyük ikramiyesini kazanırsam Andrew veya Fergie’yi New York’ta Galatasaray Balosu’na özel konuk olarak getirteceğim. Devir değişti, asiller de kiralanıyor artık.
Yazarın Tüm Yazıları