Son komediye yolculuk, seçimin iptali

ÇOCUK yedi yaşına giriyor, tespit yapılıyor, okula gidiyor. Genç yirmi yaşına giriyor, tespit yapılıyor, askere alınıyor.

Genç on sekiz yaşında, ne hikmetse, tespit eksik, seçmen olamıyor. Eksik seçmenle, eksik seçime gidiliyor, eksik bir iktidar oluşuyor.

2002’den bu yana seçmen kütüklerinde komedi yaşanıyor. Yıllara göre, seçmen sayısına bakmak, komediyi tüm çıplaklığı ile sergiliyor.

2002’de seçmen sayısı 41 milyon 300 bin. İki yıl sonra, 2004’te seçmen sayısı 43 milyon 500 bine çıkıyor. İki yılda iki milyon artış. 2007’de, yani 22 Temmuz seçimlerinde seçmen sayısı 42 milyon 500 bine düşüyor. İki yılda iki milyon artan seçmen sayısı, üç yılda bir milyon geriliyor.

2008’e geldiğimizde, seçmen sayısı 48 milyon 300 bin. Bu kez de, bir yıl içinde seçmen sayısı altı milyon artıyor.

Nüfus üç yılda bir milyon gerilirken, savaş mı çıkıyor? Yooo. Sonra bir yıl gibi kısa sürede altı milyon artıyor, göç mü var? Yooo.

O zaman seçmen kütükleri hatalı, eksik, yanlış.

HER ŞEY YANLIŞ

Bu yanlış üzerinden seçim yapılıyor. Bu yanlış üzerinden yanlış bir Meclis oluşuyor. Bu yanlış üzerinden ortaya yanlış bir iktidar çıkıyor. Bu yanlış üzerinden yanlış oluşan Meclis yanlış bir Cumhurbaşkanı seçimi yapıyor.

Şarkıdaki "her yer karanlık" sözü gibi, seçimde her şey yanlış.

Bu yanlışı, 2007’nin Mayıs ayında, o sırada CHP milletvekili Bülent Tanla Meclis kürsüsünden dile getiriyor:

"Hükümeti, parlamentoyu ve yetkilileri 22 Temmuz seçimleriyle ilgili seçmen kütüklerine yönelik göreve davet ediyorum. Bu seçmen kütükleri yanlış ve eksiktir. Bu kütüklerle yapılacak seçim sonuçlarına razı olacaksak, daha sonra çıkacak tartışmaları içimize sindirmemiz gerekir".

Tanla’nın 22 Temmuz’dan iki ay önce yaptığı uyarıyı ne AKP, ne Yüksek Seçim Kurulu dikkate alıyor. Yanlış kütüklerle yanlış seçime gidiliyor.

Şimdi bu faturayı ödeme zamanı yaklaşıyor.

ÇARPIK DEMOKRASİ

Seçmen kütüklerini ve seçim kurallarını düzenleyen yasanın 29. maddesi, "seçmen kütükleri eksiksiz belirlenir" diyor. İşte, öyle değil, belirlenmemiş. Durum yasaya aykırı.

Bunun sorumlusu Yüksek Seçim Kurulu (YSK). Buna rağmen, YSK "doğru" diyorsa doğru, yanlış diyorsa yanlış. Çünkü, YSK kararları kesin. O kararlarla ilgili, kimsenin yargıya başvurma hakkı yok.

Bu nasıl bir demokrasi ki, hukuka aykırı bir durum karşısında, kimse hakkını arayamıyor? Yanlış üzerine kurulu, çarpık bir demokrasi.

Başından beri çarpıklığı sorgulayan Bülent Tanla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile bağlantı kuruyor.

Önümüzdeki günlerde AİHM’e dava açılabilir, 22 Temmuz seçimlerinin iptali için.

En azından altı milyon seçmen kayıtlı değil. Altı milyon seçmen aniden kütüklerde yerini alıyor. Nüfus hareketlerinin böylesine oynak biçimde, mantıki açıklamadan uzak ve tutarsız olması, seçimin AİHM’de iptaline yol açabilir. Eğer iptal olursa, anlamı şu.

Bu Meclis meşru değil.

Pek çok siyasal rezaleti yaşamaya alışkın Türkiye, bir de bunu yaşar, ne olacak.
Yazarın Tüm Yazıları