Paylaş
Dürüst, halkına yalan söylemeyen politikacıları ayrı tutarak politikada yalan üzerine yaşanmış bir öyküyü 1974 Kıbrıs çıkarmasının Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in anlatımıyla size aktarmak istiyorum.
Çıkarma harekâtı başarıyla tamamlanmış, Birleşmiş Milletler’in ateşkes çağrısı kabul edilmiş ve Türkiye, Yunanistan, İngiltere garantör devletler, Kıbrıs Türk ve Rum temsilcileri de taraflar olarak Cenevre’de barış için toplanmışlardı.
Toplantıda taraflar bir noktada buluşmuş, adanın geleceğini belirlemek ikinci toplantıya kalmıştı.
Şimdi Turan Güneş’in anlatısını* okuyalım:
“İkinci toplantı için Başbakan Ecevit’e Haluk Ülman’ı da kafileye dahil etmek istediğimi bildirdim.
Başbakan koalisyon ortağımız MSP’den de bir milletvekili almamı istedi. Erbakan’a başvurduk. Bize İstanbul’dan bir mühendisin adını verdi.
‘Aman hocam biz sizden parlamenter istemiştik’ dedim.
‘İsmini verdiğim arkadaş iyi Almanca bilir. Size orada çok yardımcı olur.’
‘Peki ama konferans Münih’te değil, Cenevre’de toplanıyor. Bu gibi konferanslarda uluslararası dil İngilizce ve Fransızcadır.’
* * *
Müftüoğlu dil bilmediği için konuşmaları ona Haluk Ülman çeviriyordu.
Onunla iyi arkadaş olduk. Elinden gelen manevi yardımları hiç esirgemedi. Hatta bazen Erbakan’ın huysuzluklarını haber alıyorduk. O da bize ‘Şimdi Erbakan’a telefon ediyorum. Yapmasın böyle şey, sizi üzmesin’ diyordu.
Konferasın bittiği gün Rumların BM binası önünde gösteri yapacağını duyduk. Bunu öğrenen Müftüoğlu elini arkasına attı ve bana dedi ki, ‘Hocam siz hiç merak etmeyin. Bende tabanca var. Seni korurum.’
Ben de ‘Aman burada tabancanı teşhir etme, bu pek iyi sayılmaz’ diye uyardım.
* * *
‘Eğer bildiklerimi söylesem Turan Güneş Yüce Divan’a verilir. Kissinger ver diyor, Turan Güneş ‘Baş üstüne’ diyor. Callaghan ‘Bunu ver’ diyor, Turan Güneş ‘Baş üstüne’ diyor.
Sonra çektim tabancayı, bir adım geri gidersen seni vururum, dedim.’
Ya işte böyle Cenevre’de bizi koruyacak olan tabanca, Türkiye’ye dönünce bizi vuracak tabanca oluverdi!
Ankara’ya dönüşümde Halul Ülman’ı yakaladım. Sordum kendisine:
‘Yahu Haluk, sen neler söylemişsin Müftüoğlu’na?’
‘Neler söylemişim?’
‘Her şeyi açık açık anlatmışsın. Adam bizi neredeyse vuracakmış’
Sonradan bol bol güldük. Çünkü Müftüoğlu’nun tercümanı Haluk Ülman’dı.
Bırakınız bize tabanca çekmeyi, bize karşı yapılacak en küçük bir davranışa karşı tabanca çekmeye hazırdı.
Ama iş seçmenlerin karşısına çıkmaya kaldı mı, ondan sonra atış serbest.”
Rahmetli Turan Güneş’in anlatısı böyle.
Politikada yalan olur ama bu kadarı da olmaz, insaf demeyin.
Oy için her şey olur.
Bugün olmuyor mu?
* Turan Güneş’in Siyasal Kavgaları/ Akın Simav/ Agorakitaplığı
Paylaş