Siyaset yontucusu

ERDAL İnönü, SHP Genel Başkanlığı döneminde diğer “sol” parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider.

Haberin Devamı

Garson sorar, “Ne almak, ne yemek istersiniz efendim?” İnönü yanıtlar:
“Teşekkürler, biz birbirimizi yiyeceğiz...”
GGG
Erdal İnönü tam dört yıl önce 31 Ekim’de ayrıldı dünyadan.
Onunla birlikte, siyasetten de birşeyler eksildi... Önemli bir şeyler, stil ile ilgili bir şeyler...
Ölümünü “En nazik siyasetçiyi kaybettik” başlığıyla verdi gazeteler.
Bazı politikacılar vardır, içinden çıktıkları sistemi olduğu gibi kabullenirler.
Stillerini, tutum ve davranışlarını, hatta elbiselerini tümüyle o sisteme göre biçimlendirir, o sisteme uyarlar. Bazıları ise, tek başına da olsalar o sistemi değiştirmeye çalışırlar.
Erdal İnönü’yü düşünüyorum.
Sosyo-ekonomik düzeni değiştirmeye aday bir model de, bir kadro da yaratamadı.
Belki başbakan yardımcılığı döneminde Uğur Mumcu suikastı, Madımak katliamı, Bingöl’de 33 askerin öldürülmesi, faili meçhuller ile “devlet”i gördüğü için siyaset hayatı uzun da olmadı.
Ama “siyasetteki birey”, “politikacı modeli” konusunda her ortamda ve her zaman değişimi zorladı.
Bir teori çerçevesinde değil, varlığı, stiliyle...

***

Haberin Devamı

Omuzlara alınma, kurban kesme, lider sloganlarıyla pohpohlanma, el öpme, çanta taşıtma, Ankara’yı dolaşırken trafikte ayrıcalıklı konumlar yaratma gibi, “geleneksel” siyasi ritüellerin tümüne karşı durdu.
Siyasetin eksik olan dört atlısını, siyaset meydanına sürdü:
Zerafet/medenilik, espri, nesnellik ve nesnelliğe sırtını dayayan itiraz kültürü.
Bazen espriyle itiraz etti. Bazen bilimadamı olmanın nesnel refleksi ile...

***

Siyasette ve toplumda barış imkanlarını, hep gülümseyerek koydu masaya.
Rakipleri ile her zaman medeni ilişkiler kurdu. Demirel ve Ecevit’e de elini uzattı.
En gergin dönemlerde, Kürt sorunu için de davranışsal çözümler aradı. Siyasette ve toplumda barış sözcüğünü onun bünyesinde, gülümsemesinde gözledik.
Hani iki türlü barış vardır ya. İlki insanın kendisiyle barışık olması. İkincisi ise diğer insanlarla yaptığı barış.
İkisi de İnönü’nün kişiliğinin parçalarıydı.

***

Siyu kabilesi reisi Kara Geyik’in sözlerini hatırlıyorum.
“Birincisi en önemli, gerçek barıştır. İnsan ruhundadır o. Diğeri onun aksi, yansımasıdır.
İnsanın ruhunda barış yoksa, insanlarla da barışık olamaz.”
Çünkü “içerdeki barış”, empati sağlıyor insana.
Yani kendini karşısındakinin yerine koyma yetisi...
Diğer insanlarla barışık olma yetisini, bu empati güçlendiriyor.
Ve İnönü’nün stil özgeçmişindeki gibi birarada yaşama zorunluluğunun, bir sanat olabilmesini de sağlıyor.
Bir arada gülümseyerek yaşama sanatı.
Solda çığır açan bir politikacı, bir lider miydi bunu tartışmak bana anlamsız geliyor şu an; ama Erdal İnönü bir siyaset “sanatçı”sıydı, siyaset yontucusu...
Aslolan da budur bazen.

Yazarın Tüm Yazıları