Sınav değil yaşam başarısı

1948 yılında İzmir’de doğdu. Orta ve lise öğrenimini İzmir Özel Türk Koleji’nde tamamladıktan sonra bir yıl Amerika’da lise üstü öğrenim gördü.

Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümü’den mezun oldu. 1972-2001 yılları arasında sanayide, elektronik, plastik, otelcilik ve iklimlendirme alanlarında çalışmalarda bulundu. 2001 yılından itibaren İzmir Özel Türk Koleji Genel Müdürlük görevini yürüten Tatış, evli ve iki çocuk babası.

OKULLAR açıldı... Neredeyse ilk sınav zamanı geldi bile. Eğitim-öğretim yılı başındaki telaş yerini durgunluğa bıraktı. Ama İzmir’de son yıllarda yolunda gitmeyen birşeylerin olduğu da dillerde... "Gençlerimizi hayata ne kadar hazırlayabiliyoruz?, neden bu başarısızlıklar?" soruları ardı ardına soruluyor. İşte bu hafta İzmir’in köklü eğitim kurumlarından birisi olan Özel Türk Koleji Genel Müdürü Oğuz Tatış ile İzmir ve eğitim sistemi hakkında söyleştik.

İzmir’de son dönemde eğitimde yaşanan başarısızlıkları neye bağlıyorsunuz?

1980’li yılların başından beri Türkiye’de eğitim, giriş sınavlarına odaklanmış durumdadır. Ancak "başarı" dendiği zaman "giriş sınavlarındaki başarı" ifade edilmekte, çocuklarımızın geleceğe donanımlı olarak yetişmesine dayanan "yaşam başarısı" anlaşılmamaktadır. Konu, giriş sınavlarında başarı olunca, okul dışında gelişen çarpık ve dev bir sektör, insanlarımızın "başarılı-başarısız" anlayışlarını yönlendirmektedir. Bu kısır döngü içerisinde aileler büyük bir ekonomik yükün altında sıkıntı çekmektedir, ama yerleşik başarı anlayışını da kıramamaktadır. Oysa öğrencinin sınavlarda başarılı olup bir anadolu lisesine girmesi, onun iyi bir üniversiteye girmesini garantilemediği gibi, üniversiteyi kazanması da mesleğinde başarılı bir insan olacağını garantilemez. Bu nedenle biz "başarı" dendiği zaman, başarıyı bir bütün olarak kavrıyoruz; donanımlı, çağdaş düşünceli, kendiyle barışık, güçlü ve zayıf yanlarını tanıyan, kendini sürekli geliştirebilen ve hayatı hem kendisi, hem ailesi, hem de ülkesi için güzelleştiren insanı başarılı kabul ediyoruz. Sınavda sadece kazanan değil, kaybetse de yılmayıp kazanmak için çaba gösteren insanlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Çocuklarımızı sadece sınavlara hazırlayan, sosyalleşmeden uzaklaştıran bir eğitim sistemi var. OKS’ler SBS’ler, ÖSS’ler öğrencilerimizi yıprattığı gibi, her yıl değişen eğitim sistemleri de okullarımızdaki eğitimi deforme ediyor. Öğrenci deforme olmuş eğitim sistemi içinde bocalıyor. Ayrıca yaşamı, sınıf, evde bilgisayar, dışarıda dershane üçgeninde geçen çocuk başarılı olmakta zorlanıyor.

Bu sistemle namuslu siyasetçi dürüst yargıç yetiştirmek zor

Amacımız ’tek’ değil öncü’ olmak

İTK yeni eğitim yılına hangi yeniliklerle giriyor, projelerinizden bahseder misiniz?

Geçen yıl biliyorsunuz "İTK Gezegenevi"ni açtık, 2-3 ay sonunda bir üniversitemiz "Gökevi" açtı. Biz bundan mutlu olduk, çünkü amacımız tek olmak değil öncü olmaktı. Akabinde bu yıl fen lisesi birinci sınıflarımızda laptop ile birebir eğitime başladık. Ayrıca bu sınıflarda wireless internet ortamında eğitim hizmeti de verilmeye başlanacak. Akıllı tahtalarla bir adım öne geçen öğrencilerimiz, bu yıl da dünyada uygulanan birebir eğitim ile fark yaratacaklar. Birebir eğitim teknolojisi sayesinde öğrenci daha etkin öğreniyor, öğretmen-öğrenci ilişkisi daha verimli hale geliyor ve de başarı oranlarında ciddi artışlar elde ediliyor. Ayrıca bu yıl İspanyolca eğitime başladık. Öte yandan, Türkiye Matematikçiler Derneği tarafından düzenlenen 7. Matematik Sempozyumu’nu kasım ayında İTK’da gerçekleştireceğiz. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin de desteğini alacağız. Bu yıl geçeceğimiz yeni sistem sayesinde veli, öğrenciyi internet ortamında yakından takip edebilecek. Okulnet sayesinde veliler öğrenciye verilen ödevleri internetten görebilecek, veli ve öğretmen internet ortamında değerlendirmeler yapabilecek.

Çağdaş bir eğitim anlayışı ve başarı çıtasının yukarılara taşınması için önerileriniz?

Ülkemizde milli eğitime yön veren yasa ve yönetmeliklerde ne yazarsa yazsın, fiiliyatta işleyen eğitim hedefleri, giriş sınavlarını başarmaktır. Eğer sınavda sorulmuyorsa, o bilginin öğrenci için değeri yok olarak sayılır. Sınavda sorulan bilgileri öğretmek için ise okulların dışında büyük bir sektör oluşmuştur. Çocuklarımızı ülkemizin geleceği için yetiştirdiğimizi söylüyoruz, ama onlara nasıl dürüst, iyi ahlaklı, erdemli bir insan olacaklarını değil; sıralamada diğerlerini geride bırakmak için hangi püf noktalarını kullanabileceklerini öğretiyoruz. Bu sistemle yetişen çocuklarımızın namuslu siyasetçiler, dürüst yargıçlar, kendisini hastalarına adamış hekimler olacağını hayal ediyoruz. Açıkça görülen şudur: Eğitim sistemimiz, sıralama sistemini değiştirerek değil; anaokulundan ele alınıp üniversiteye kadar yeniden yapılandırılarak düzelebilir. Öğrencilerin daha ilkokul sıralarından itibaren yetenekleri doğrultusunda rahatça yönlendirilebilecekleri müfredatlar hazırlamak sanırım aslolan çözüm olacaktır. Bu ülkenin sadece, doktora, mühendise, mimara ihtiyacı yok ki. Bu ülkenin zanaatkara, sanatçıya da ihtiyacı var.
Yazarın Tüm Yazıları