PaylaÅŸ
Herşeyden önce 2012’de yasaklanan, üç ay önce idamın konuşulduğu bir Türkiye’den bugün Öcalan’ın mektubunun okunduğu noktaya gelmiş olmak önemli bir dönüşüm…
2013 Nevroz’unu anlayabilmek için geçmiş kutlamaları hatırlamak gerekiyor.
HEP’in türevi partilerinin ilk Nevroz kutlaması 1991’dir.
Nevroz 1990’lı yıllarda PKK için ‘devlete karşı politik bir meydan okuma’, HEP/DEP/HADEP/DEHAP/DTP için ise‘kitleselleÅŸme’ aracı olarak görüldü…
1992 Nevroz’u tarihe ‘kanlı Nevroz’ olarak geçti ve yüzden fazla insan hayatını kaybetti.Â
1990’lı yıllardan bugünlere gelmek dahi aslında adı konulmamış bir devrim…
Normalleşme devam ederse sanırım 2013 Nevroz’u ‘son politik Nevroz’ olacak…
YENİ BİR BEYAZ SAYFA AÇILIYOR…
2013 Nevroz’unu tarihi kılan en önemli gelişme Öcalan’ın mektubunun kitleye okunması…
Mektubun içeriği bir yana mektubun okunması dahi başlı başına bir olay ve ilk defa oluyor.
Mektuptaki ‘silahlar sussun, fikirler ve siyaset konuşsun’ açıklaması tarihsel bir momente işaret ediyor…
Bu cümle herhangi bir yoruma ve izaha ihtiyaç duymayacak kadar açık ve Kürt meselesinde yeni bir beyaz sayfanın açıldığının ilanı…
SİLAHLI UNSURLAR YURT DIŞINA ÇIKACAK…
Mesajdaki önemli cümlelerden bir diğeri ise ‘silahlı unsurların yurt dışına çekilme’ çağrısı…
Silahlı mücadele döneminin sona erdiğini söyleyen Öcalan, artık PKK’nın yurt dışına çekilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Bu ifade 1999 çağrısından sonra en en somut açıklama.
1999’da gerçekleştirilemeyen çözüm 14 yıl sonra birkez daha Türkiye’nin kapısını çalıyor…
SAKARYA/FIRAT KARDEŞLİĞİNİN POLİTİK ANLAMI NEDİR?
Mektuptaki en önemli cümlelerden bir diğeri de ‘Fırat ve Meriç’ kardeşliği ile ‘Ağrı ile Kaçkar Dağlarının’ hısımlığına yapılan işaret oldu.
‘Aynı medeniyet havzasında binlerce yıldır kardeşce yaşama’ vurgusu yapan Öcalan’ın bu cümleleleri Başbakanın 2009 Açılım sürecindeki metaforlarının aynısıydı…
Öcalan halkların kardeşliği söyleminin yanına İslam kardeşliği ve ortak medeniyet kavramını yerleştirmiş durumda…
‘TEORİDE İLKELİ, PRATİKTE ESNEK’
Öcalan kendi ifadesiyle ‘teoride ilkeli, pratikte esnek’ bir isim…
Bütün konuşmalarında ‘soyut, sembolizmi yüksek, herkesin içinde kendini bulacağı’ ifadeler kullanır…
Bir sure önce söylediği bir cümleyi, bir sure sonra değiştirebilir…
En son bunu gayri müslim cemaatine yönelik düzeltme ifadelerinde gördük…
Ancak hakkını teslim etmek gerekir ki mevcut aktörler içinde reel politiği en doğru okuyan ve politik çözümlemeler yapan biri…
KÜRT SİYASETİNDEN ‘AK PARTİ’ ÇIKARMA ARAYIŞI…
Öcalan mektubunda sadece Nevruz’un kutlamasını değil, aslında yeni dönemin siyasal parametrelerini ortaya koyuyor…
Bir anlamda PKK/BDP için yeni bir açılım ve ‘glasnost’ öneriyor…
Bu ‘perestroika’ ilanını Kürt siyasetinden AK Parti çıkarma arayışı olarak da okuyabiliriz…
BDP önümüzdeki dönemde Öcalan’ın çağrılarına ayak uydurabilirse ki uyduracak görünüyor Türkiye siyasetinde sürpriz değişimler yaşanabilir…
YENİDEN MİSAKI MİLLİ VE HELALLEŞME ÇAĞRISI…
Karşımızda ‘ayrışmanın değil, yeni ittifakların kurulma zamanıdır’ diyen bir Öcalan var.
Öcalan 1920 ruhunu yeniden canlandırmanın önemine vurgu yapıyor ki bu ifade önemli…
1920 vurgusu Musul-Kerkük meselesini yeniden tartışmaya açmayı amaçlayan tarihi bir hatırlatma…
Öcalan bir yandan silahların susmasını teklif ederken diğer yandan da yeni bir siyaset ve helalleşme mesajı veriyor…
YENİ ORTADOĞU, YENİ TÜRKİYE, YENİ PKK…
Bütün zamanlarda Oratdoğu çözümlemeleri Öcalan’ın okumalarında önemli bir yer tutar…
İmralı Çözüm Sürecinin ana motivasyonunu da Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler oluşturuyor..
Mektup, ‘yeni bir Ortadoğu, yeni bir Türkiye' ve yeni bir PKK’nın varlığını duyururken, demokratik mücadele vurgusu yapıyor…
TÃœRK BAYRAÄžI NEDEN YOKTU?
HEP’in ilk defa Abdi İpekçi’de kutladığı 1991 Nevrozunda salonda bayrak vardı…
Fakat sonra ne oldu biliyor musunuz?
Bir provakatör asılı bağrağı asılı olduğu yerden indirdi ve büyük bir tartışma yaşandı…
HEP Başkanı Fehmi Işıklar ‘büyük üzüntü duyduklarını’ dile getirdi…
Dün alanda bayrak olsayadı benzer bir tablo olurmuydu, bilmiyorum.
Ancak önümüzdeki günlerde bayrak konusunda BDP daha hassas bir tutum geliştirecektir.
Çünkü Öcalan bunu isteyecektir…
TÜRKİYE ÖCALAN’A NE KADAR GÜVENEBİLİR?
Öcalan’ın bu açıklamalarına ne kadar güvenilebilir?
Bunu zaman ve atılan adımlar gösterecek…
Ancak ortada bir fiili durum var…
‘Devrimci Halk savaşı’ çağrısı yapan ve çözüme ‘ihtiyatla yaklaşıp’ kerhen destek veren bir PKK, dağın ipoteğinden kurtulamayan ve siyaset üretemeyen bir BDP’nin var.
Bunların karşısında ise ‘bin yıllık kardeşlik diyen, Misakı Milli’den, ortak gelecekten, kader birlikteliğinden ve BİZ’ kavramından bahseden bir Öcalan portresi var…
Türkiye demokrasisinin birikimi, ve bu meselede sağlanan tecrübeler bu defa çözüme çok daha yakın olduğumuzu gösteriyor…
Temenni ederiz 21 Mart hem baharın, hem de çözümün müjdecisi olacak…
PaylaÅŸ