Paylaş
Avukat Filiz Kerestecioğlu, üçlü bir ittifakın adayı. Ama CV’sinde sadece avukat yazmıyor. Güncel Hukuk dergisinin yazı işleri müdürü, ‘Kadınlar Vardır’ belgeselinin yapımcısı, aynı isimli şarkının söz ve müzik yazarı, Mor Çatı’nın kurucularından, öğretmen, yazar, aktivist... Bunların hepsi ve her zaman ‘kadın’. Hayatı boyunca hep kendi gibi olmaya dikkat etmiş. Adaylık sonrası ve muhtemel başkanlığında buna daha da dikkat edeceğini söylüyor. Adaylığını açıkladığı konuşmasını Adalet Sarayı önünde yaparken üzerinde pembe bir elbise vardı. Konuşma metnindeyse Şebnem Ferah şarkısı ‘Sil Baştan’dan alıntılar. Konuşmasını heyecandan uykunun tutmadığı bir gece, sabaha karşı 04.00’te yazmış. Ciddiye alınmak için koyu renk takımlar içinde asık suratla dolaşmak gerekliliğine karşı çıkıyor. O, öfke değil, barış dilini konuşan bir baro için aday. Gençleri pek de sevmeyen, onları her fırsatta itip kakan bu ülkede, ilk iş olarak genç avukatlar için çabalayacağını söylüyor.
Filiz Kerestecioğlu ‘sil baştan’ başlayacak...
- Avukat, feminist, kadın, anne, yazar, belgeselci, aktivist... Kendinizi tanımlamak, tarif etmek için bu özelliklerinizi öncelik sırasına koyar mısınız?
- Aktivist, anne, kadın, avukat, feminist, yazar ve belgeselci. Anneyi en öne geçirip geçirmemekte tereddüt ettim ama Çınar olmadan önce de aktivizm hayatımda vardı ve olmaya da devam edecek. O yüzden birinci sıraya aldım.
- İstanbul Barosu seçimlerinde üçlü bir ittifakın başkan adayısınız, adaylığınız nasıl oldu?
- Çağdaş Avukatlar, Katılımcı Avukatlar grupları ile Özgürlükçü Hukuk Platformu bir süredir birlikte hareket ediyor. Zaten geçmişte bu üç grup birdi, ayrışma sonradan olmuştu. Seçimlere birlikte girme kararı alındıktan sonra onlar beni aday gösterdiler. Teklifi annem ve oğlumla konuştuktan sonra kabul ettim. Çünkü hem adaylık süreci hem de kazandıktan sonraki süreç onların hayatını da etkileyecek.
- Üçlü ittifakın durduğu pozisyon nedir?
- Haklar ve özgürlüklerden, barıştan, kadın haklarından, eşitlikten, kadın cinayetlerinin durdurulmasından yana bir pozisyonda duruyoruz. Şiarımız ‘Herkes için adalet’. Halkın hak arama özgürlüğü geliştikçe avukatlara olan ihtiyaç da artacaktır.
- Baronun avukatları temsil etmediğine dair bir sözünüz vardı, adaylık konuşmanızda. Bunu biraz daha açabilir misiniz?
- Baroların da sadece bir mevzi gibi görüldüğü noktaya geldik. Siyasi erk nedeniyle ele geçirilmesi gereken bir mevzi. Halbuki baro herkesin barosu olmalı. Devlet bürokrasisi gibi yapılanma yerine samimi, doğrudan ilişkiler kurabilmeli üyeler. Baronun kendi sorunlarıyla ilgileneceğini gerçekten hissetmeli, yaşamalı. Temsil ilişkisi sona ermiştir derken, kastettiğim bu. Barolar bugün ‘yüksek siyasetle’ uğraşıyorlar. Meslektaşlarının sorunlarıyla ilgilenmiyorlar. Biz tıpkı sosyal devlet gibi sosyal bir baro peşindeyiz. 30 bin üyemizin ciddi sorunları var.
- Bir meslek örgütü değil, sivil toplum örgütü tarifi yapıyorsunuz.
- Halkın hak ve özgürlükleriyle baroyu birbirinden ayrı düşünemezsiniz. Bu ülkede bir savaş varsa bundan hepimiz mağduruz. Kadın cinayetlerinde sadece ölen kadınlar mağdur olmuyor. Hepimiz toplumsal olarak travma yaşıyoruz. Hak minibüsü gibi bir düşüncem var mesela. Hak arama bilincini yaygınlaştırmak için. İnsanlara gidip haklarını anlatmak lazım. Bizde baro belli bazı davalar dışında hiçbir şeye tepki vermiyor ki. Yandaş kurum olmamak lazım. Yurttaşla, yargılananlarla ve meslektaşlarımızla kurduğumuz ilişkide yandaşlık değil, haklılıklar esas olmalı.
Paylaş