Paylaş
Lezzet gezisine İstanbul’la başlayalım isterseniz. Aslında sonbaharın renkleri, İstanbul’un içinde pek görülmez. Belki biraz asırlık çınarlardan kaldırımlara dökülen sarı yapraklar anımsatır bu renkli mevsimi. Size sonbaharı görmeniz için Yıldız ve Emirgan parklarına veya ‘Beykoz Korusu’na gitmenizi öneririm. Bir bardak çay, bir fincan kahve eşliğinde sonbahar tablosunu doya doya seyredebilirsiniz.
Ancak İstanbul civarında en iyisi Anadolu Kavağına gitmek. Beykoz’dan sonra tepeleri kaplayan kestane ağaçları, kavaklar, meşeler yolculuğunuzda size renkli bir dostluk sunacak. Yolunuz deniz kıyısında sona erecek. Bu mevsimde balık bol... Palamut yağlandı, hamsi yavaş yavaş kendini göstermeye başladı, çinekop ve sarıkanatlar ızgaraya konacak boyutlara geldi. İstavrit zaten taze… Şansınız varsa erken lüfere de rastlayabilirsiniz.
Sonbahar İstanbul’da en güzel ve en lezzetli ‘Anadolu Kavağında’ gelip geçer. Polonezköy de sonbaharda tabloya dönen adreslerden biri. Ağaçlardan her renk yaprak uçuşur. Bu tablonun içinde gezinmek isterseniz, bir sabah kahvaltısını buradaki güzel mekânlardan birinde yapmanızı öneririm. Bakmayın sonbaharı İstanbul’un içinde göremezsiniz dememe. Görmeseniz de koklayabilir, tadına bakabilirsiniz. Hangi balıkçıya gitseniz olur. Hepsinde mezeler lezzetli, balıklar taze, salatalar sonbahar kokulu bugünlerde.
Doğası güzel, mutfağı çok güzel
Türkiye’de sonbaharın en yakıştığı yerlerden biri Kastamonu ve çevresi… Ağaçlar güzellik yarışına girişir. Kimi vişneçürüğü yapraklarını takar, takıştırır, kimi sarı yapraklarını uçuşturur eteklerinde. Kimi sarılara bürünür. Kimi kırmızıya boyar dallarını. Hava duman kokar. Odun sobalarından çıkan duman, ağaçlarla sarmaş dolaş olur. Kastamonu’nun doğası güzeldir ama mutfağı damak çatlatacak kadar lezzetlidir. Bu mutfaklarda tam 812 çeşit yemek, 51 çeşit ekmek, 38 çeşit çorba pişer... Her kasabada namı tüm Türkiye’ye yayılmış bir kaç aşırı lezzetli ürün var: Taşköprü’nün sarımsağı, Tosya’nın üzümü, pirinci, İnebolu’nun kestanesi, Azdavay’ın armudu, Araç’ın cevizi, kızılcığı, İhsangazi’nin siyez buğdayı ve üryani eriği, Kanlıca mantarı... Ayrıca, şekerciliğin, yufkacılığın, kadayıfçılığın, lokumculuğun da doğum yeridir bu sonbahar kenti.
İç Karadeniz, biraz Marmara, biraz İç Anadolu. Bu üç bölgenin kesiştiği yerdeki Kastamonu hem bu bölgelerden gelen mutfak alışkanlıkları hem de bereketli topraklarının cömertçe verdiği ürünlerle kendine muhteşem bir mutfak yaratmış. Onun için sonbaharda soluğu Kastamonu’da almak gerekir. Tüm dünyanın en sevgili ormanı olan Küre de sonbaharın güzellerinden. Oradaki ağaçlar da süslenir, püslenir, renklenir, uzaklardan gelecek olan gezginler için hazırlanır.
Küre Ormanları’nın bitişiğinde Amasra vardır. Burada yapılan tekir, hamsi ve mezgidin tadı, insanın damağını bayram yerine çevirir. Çünkü kızartma için özel tavalar, özel teknikler kullanılıyor. Amasra’nın kat kat yapılan salatası da dillere destan. Bu salatanın içinde çevrede yetişen tüm otları bulmak mümkün! Yedigöller, sonbaharın fotoğrafı gibidir. Renkli ağaçları yansıtan ayna gibi göller, rengârenk yaprakların halı gibi örttüğü açıklıklar, kurbağa çığlıkları, kuş sesleri... Ama burada yemek yiyecek yer yok. Onun için siz de benim gibi yapın, buraya gelmeden önce bakkaldan alacağınız malzemeleri lezzetli bir sandviçe dönüştürün. Bu muhteşem manzaranın, sandviçinizi bir ziyafet yemeğine dönüştüreceğinden hiç şüpheniz olmasın!
Kapadokya da sonbahar mevsiminin yakıştığı bölgelerden biridir. Yatık gelen güneş ışığı, zaten rüya diyarı olan Kapadokya’yı iyice inanılmaz kılar. Peri bacalarının tepelerinden sarımsı masallar uçuşur durur. Görmeseniz de duyarsınız bu masalların sesini. Hazır sonbaharın peşine düşmüşken, Kapadokya lokantalarında testi kebabının, çömlekte pişen fasulyenin, Niğde tavasının, çıtır çıtır pidelerin de tadına bakmanız gerekir. Gökova, Marmaris Koyları sonbaharda da yeşil elbiselerinden soyunmazlar. Çünkü çam ormanları, her yeri sarıp sarmalamıştır. Bu yeşil ormanın içine düşen bir meşe, bir çam, bir kestane, bir kayın, bir kavak ağacı renkli yaprakları ile ormanın şımarıklarıdır.
Bu mevsimde Marmaris hem sessiz hem de lezzetlidir. Pazar yerleri rengârenktir. Balıklar tezgâhları süsler. Mezeler nedense damakları lezzetleriyle şaşırtır. Deniz çarşafa döner. Bu mevsimde koyların küçük lokantalarında yemek yemeye doyum olmaz.
Paylaş