İç Anadolu'nun modern şehri: Eskişehir

Gururla söyleyebilirim ki; bizim de temiz, büyük su kanalında yüzen teknelerimiz, su üstüne inşa edilmiş köprülerimiz, birlerce yıl olduğu gibi bugün de şehre yaşam olanağı sağlayan, eskiyi bozmadan modernleşmiş bir şehrimiz, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkılarak, kendini geliştirmekte olan uygar ve çağdaş bir gençliğimiz var. “En iyi, en güzel “ şekilde şehirleşme ve toplum bilincinin olabileceğinin kanıtını sunan bu masalsı şehrimiz keşfedilmeyi bekliyor.

Haberin Devamı

Balmumu Heykeller Müzesi, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in ismiyle anılmakta. Aynı zamanda bir heykeltıraş olan Yılmaz Büyükerşen, müzede sergilenen 200’e yakın eserin yapımında bizzat çalıştı. İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir
Sanattan spora, edebiyattan siyasete kadar çok sayıda ünlü ismin balmumundan yapılan heykellerinin sergilendiği müzede yer alan bazı heykellere temsil ettiği ünlü şahsın gerçek kıyafetleri, takıları, aksesuarları giydirilmiş (örn: Barış Manço, Aziz Nesin…) Türkiye’nin ilk Balmumu Heykel Müzesi’ne giriş için sembolik ücretler ödenmekte ve müzenin tüm gelirleri engelli vatandaşlarımız ve kız çocuklarının eğitimine aktarılmakta. Bu bağlamda, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi, ziyaretçilerine sunduğu post modern deneyimin yanı sıra oldukça kıymetli bir hayır işleme imkânı da sunuyor.

Haberin Devamı

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Gondol sefası

448 kilometre uzunluğuyla Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olan Porsuk Çayı, Eskişehir turlarında tekne ve gondol turlarına ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda Eskişehir’in merkezinde yer alan iki İlçenin, Tepebaşı ve Odunpazarı’nı ayıran sınır çizgisidir. 15 dakika süren tekne turunda Eskişehir’in genç, dinamik nüfusu ve sosyal yaşamı gözlemlenebilir. 


Porsuk Çayı üzerinde yer alan 26 adet birbirinden eşsiz farklı mimari ve renge sahip köprülerin yapımındaki renklilik ve çeşitlilik insanları hayrete düşürüyor. “Her renk bir insan, her insan bir renk” konseptiyle bizlere insanların da farklı görünüm ve ruh hallerinin olduğunu göstermesi bir yana, “çeşitliliğin birbirine uyumu ve düzenini aktaran en iyi örnek diyebilirim... Tekne turunu alarak, köprülerin güzelliğini görebilir, yapıları en iyi şekilde inceleyebilir, Anadolu’nun deniz olmayan bir kentinde, bozkırın ortasında suda yol almanın keyfini çıkarabilirsiniz. 

Haberin Devamı

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Odunpazarı, Osmanlı dönemi mimarisi ve mahalle yaşamının izlerini bugüne ulaştıran özgün bir semt. Odunpazarı evleri, tarihi evlerin yer aldığı benzer destinasyonlardan önemli bir farkla ayrılıyor: Beypazarı, Safranbolu, Göynük ve Şirince’de bulunan evler genelde beyaz ve kahverengi tonlara sahipken, Eskişehir Odunpazarı evleri gökkuşağı renkleriyle bezeli. Kentin bu en eski yerleşim yeri ismini, Eskişehir’in ormanlarından getirilerek meydanda satılan odunlardan alıyor. Tarihi Odunpazarı sokaklarında gezerken Eskişehir’in meşhur Met Helvası, Haşhaşlı Ekmeği ve simidinin de tadına bakabilirsiniz.

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

İlk Türk otomobili: Devrim

Devrim otomobili, 1961 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in emriyle yapımına başlanılan Türkiye’nin ilk ve tek otomobili. Eskişehir’de, dört ay gibi kısa bir sürede yapılan otomobilin, motoru da dâhil olmak üzere, parçalarının tamamına yakını Türkiye’de üretilmiş. Bugün kullandığımız araçlarda bulunan ayarlanabilir direksiyon özelliği de dünyada ilk defa, Türk mühendislerimiz tarafından bulunmuş. Gene ilk defa bu arabada ayarlama fonksiyonunun kullanılma şansı ise dönem yetkililerimizin pek de lüzum görmemesi üzerine, ünlü Amerikan markası Cadillac’ın olmuş. Bu teknik özelliği de insanlığa, Patenti alan Cadillac sunmuş. Kentin kokartlı turist rehberlerinden dinleyebileceğiniz ve “içerisine benzin konulmadığı” efsanesi(!) ise hikayeyi bir başka boyuta taşıyor. Devrim otomobili, çok büyük zorluklar karşısında unutulmaz fedakârlıklar sunan bir milletin, dizlerinin üzerinden kalkarak yeniden yürümeye; koşmaya başlayışının bir sembolüdür. Hala üzerinde çekiç izlerini görebileceğiniz el yapımı Devrim otomobili tüm heybetiyle ziyaretçilerini bekliyor.

Haberin Devamı

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Anadolu’nun ortasında kumsal, plaj, sahil...

Eskişehir’in dillere destan bir başka köşesi de Kent Park. Özellikle yapay plajı ile ön plana çıkan Kentpark’ta birbirinden farklı heykeller ile fotoğrafseverlere hitap eden peyzaj çalışmaları da dikkat çekiyor. 


Ege sahillerinden getirilen gerçek plaj kumun kullanıldığı yapay denize, sembolik ücretlerle girmek mümkün... Türkiye’nin en büyük parklarından birisi olan Kentpark, kentin en doğusunda yer alıyor.

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Bilim, sanat, kültür, doğa: Sazova Park

400 bin metrekarelik bir alana kurulan Sazova Bilim, Sanat ve Kültür Parkı’nda yer alan hayvanat bahçesi ve akvaryum ziyaret noktaları olmalarının ötesinde, ziyaretçilerine hayvanlar hakkında bilgi aktarmasıyla da öğretici bir niteliğe sahip. Parkın isminde yer alan “bilim” kelimesinin karşılığı ise Uzay Evi ve Bilim Deney Merkezi’nde hayat buluyor. Çocukların bilime ilişkin pek çok düzeneği test etme imkânı bulduğu parkta yer alan Masal Şatosu ile Korsan Gemisi konukları fantastik bir dünyaya taşıyor. Türk-İslam Şaheserleri ise bir başka önemli ziyaret noktası…Parkta yer alan gölette kürek çeken antrenman yapan sporcu ekibimiz, ABD’deki Boston Massachusets’i anımsatan görüntüler sunuyor.

Haberin Devamı

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Siyasi tarihin önemli tanığı

Bir dönem şeker pancarı yetiştirilen tarlaların uzandığı Kentpark, olağanüstü bir değişim geçirse de, hemen karşısındaki Eskişehir Kazım Taşkent Şeker Fabrikası hala yerinde duruyor. Eskişehir Şeker fabrikası, Türk siyasi tarihi açısından da kritik bir güne ev sahipliği yapmasıyla anılıyor. 27 Mayıs darbesinin bir gün öncesinde, Başbakan Adnan Menderes’in Kütahya’ya hareketi sırasında darbe haberini alıp, Başbakan olarak en son ziyaret ettiği yer, bu şeker fabrikasıydı...

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Çibörek Eskişehir’de yenir

Eskişehir’e göç eden Kırım Tatarları tarafından Eskişehir mutfağına kazandırılmış olan bir lezzettir Çibörek. “Çi” kelimesi Tatar dilinde “güzel, lezzetli” anlamına gelir. İçinde sulandırılmış kıyma olan hamurlar kapatılarak kızgın yağa atılır. Burada pişen Çibörekler birkaç dakika içerisinde sıcak sıcak masanıza gelir. Yerken içerisinden akan, düşünülenin aksine yağ değil sudur. İçinden akan bu su sebebiyle bu böreğe bazı yörelerimizde “Şır Börek” de denilir. Son olarak belirtmekte fayda görüyorum: Eğer bir yerde “Çiğbörek” yazıldığını görürseniz bunun yanlış olduğunu aklınızda tutunuz. Bu tamamıyla yanlış bir dil aktarımı olup, bu lezzetin gerçek ismi değildir. Zaten böreğin çiğ olmadığını da göreceksiniz. Tatar bir ailenin işlettiği Tatar’ım Çibörek’de yediğim Çibörek eşsiz bir lezzetteydi. Tadı damağımda kaldı. Kesinlike tavsiye ederim... Yine bir Tatar lezzeti olan Balaban Köfte ise taze pide ekmeğinin üzeri - ne özel soslar ve yoğurt dökülmesi; en üste de köftelerin konulmasıyla hazırlanıyor. Balaban Köfte’den önce yöresel Tatar çorbalarından Sorpa ya da Toyga’yı da denemenizi tavsiye ederim. Bu işin piri diyebileceğimiz Namlı Restoran, Bağlar Caddesi’nde yer alıyor...

Haberin Devamı

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Bir efsane Midas’ın kulakları

Tüm dünyada Midas The Golden Touch (Altın Dokunuşlu Midas) olarak tanınan Frig Kralı Eskişehir’de yaşamıştı. Mitolojiye göre, müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve Şiirin Tanrısı Apollon ile Kır Tanrısı Pan arasında, bir çalgı yarışması düzenlenir. Jüri üyelerinden birisi de Midas’tır. Kır Tanrısı, çaldığı kaval ile hoş sesler çıkarır. Tanrı Apollon ise, her çalgıdan üstün olduğuna inandığı lirini çalar ve herkes onu dinler. Yargıçlardan Dağ Tanrısı Tmolos, birincilik çelengini Apollon’a verir. Midas ise Kır Tanrısı Pan’ı birinci seçer. Apollon, Midas’ın bu kararına çok kızar ve “demek ki senin kulakların iyi duymuyor, onları büyüteyim de bundan sonra iyi duysun” diyerek, Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürür...

İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Kral Midas, halkın kulaklarını görmemesi için kocaman bir külah giyer. Bir süre kulaklarını halkından ve düşmanlarından saklayan Midas, çok sıcak bir yaz gününde, uzayan saçlarına daha fazla dayanamaz ve berbere doğru yol alır ve külahını çıkarmadan önce berberine şu uyarıyı yapar: “Birazdan çok önemli bir şey göreceksin, eğer bu sırrı paylaşırsan seni öldürtürüm”. Berber çaresiz, bunu kabul eder ve Midas külahını çıkarttığında şok olur. Kral’ın saçlarını keser, Midas kulaklarını yeniden külahıyla gizleyerek, berberden çıkar. Midas’ın berberi artık bu büyük sırrı bilmektedir ve ölüm korkusuyla susmak zorundadır. Ancak günler ilerledikçe bu sırrı saklamakta zorlanmaya başlar. Sonunda dayanamaz, sazlıkların arasında derin bir kuyu kazar ve o kuyuya bağırarak sırrı söyler: “Midas’ın kulakları eşek kulakları!” Berberin sesi, rüzgârın da etkisiyle kuyudan tarlalardaki sazlara, sazlıklara yayılır. Bütün Frig ülkesini dolaşan bu ses sayesinde herkes Midas’ın sırrını öğrenmiştir. Berberin akıbeti bilinmez, ancak Midas bu şekilde tahtından olur. Bize de bu hikâyeden, unutmamak gereken bir ders kalır: Yerin kulağı vardır...

 İç Anadolunun modern şehri: Eskişehir

Fotoğraflar: Filiz GÜLTEN

Yazarın Tüm Yazıları