Toskana güneşinin altında bir rüya

Bazı yerler vardır ki; hiç gitmemiş ve görmemiş dahi olsanız, adını duyduğunuzda sebepsiz bir mutluluğa sebep olur. Toskana benim için o yerlerden biri. Uçsuz bucaksız yeşil vadileri, üzüm bağları, Ortaçağ kasabaları ve sakin yaşam tarzıyla büyülendiğim bir dünya… İşte size Toskana gezi rehberi…

Haberin Devamı

Filmlerde ve dergilerde gördüğüm, hakkında okuduklarımla daha gitmeden çok sevdiğim bir yerdi Toskana… Uçsuz bucaksız yeşil vadileri, üzüm bağları, Ortaçağ kasabaları ve sakin yaşam tarzıyla  gittikten sonra tadı damağımda kalan yerlerden biri oldu. Çok güzel bir rüyadan zamansız uyanınca, tekrar gözlerini sıkıca yumup aynı rüyaya dönmek istersin ya, bir türlü olmaz, artık cin gibi olmuş, çoktan gerçek dünyaya gözlerini açmışsındır. Tıpkı öyle, burayı da bir günlüğüne görmek hiç yetmedi; gördüğüm yerlere ait daha çok anıyla dönebilmeyi isterdim. Ne zaman olur bilinmez ama tekrar gitmeden önce ilk izlenimlerimi ve biriktirdiklerimi sizinle paylaşmak istedim.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Haberin Devamı

Toskana ismi daha büyülü, gizli ve sakin bir bölge çağrışımı yapsa da aslında İtalya’da kısmi bölgesel özerkliği ve başkenti Floransa olan, ayrıca Pisa, Siena gibi hem turistik hem de popüler şehirleri de kapsayan bir bölge. Fakat Floransa’dan bir ya da bir buçuk saat uzaklaşıp esas büyülü Chianti bölgesine ulaşabiliyorsunuz. Türkiye’den direkt Bologna’ya uçup oradan trenle yarım saatte Floransa’ya varmak daha ekonomik ve hızlı, çünkü araba kiralarsanız yol bir buçuk saat sürüyor.


Floransa’ya vardıktan sonra ise Chianti bölgesini gezmek için mutlaka bir araca ihtiyacınız olacak, çünkü varılacak köyler değil aradaki yollar, etrafınızı çevreleyen zeytin ağaçları, üzüm bağları, lokal pizzacılar durup da görmeye değer olan yerler.  Arabanın konforu ve rahatlığı; motorun özgürlüğü var. Havayı ve kokuyu içinize çekmek, istediğiniz yerde durup koşmak, hatta heyecandan çığlık atmak bile serbest.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Elimizde bir harita (mobil uygulama olan değil, kağıttan üzerine yazıp çizebildiğin) ve yoldaki tabelaları takip ederek çıktık yola. Güzergahımızı yolculuk esnasında belirledik ama günün sonunda rotamız: Floransa- Greve in Chianti- Castellina in Chianti – Monteriggioni – Siena - San Gimignano. Rotamızın sıralamasıyla deneyimlerimizi paylaşmak istiyorum.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Greve: Floransa’dan çıkar çıkmaz etrafımızda yükselen selvi ağaçlarıyla birlikte soluduğumuz hava değişiyor, sonra koku, sonra bütün manzara! Bunun daha başlangıç olduğunun bilincinde olsak da heyecanımıza hakim olamıyoruz, Ortaçağ kasabalarından birinden geçerken ilk molamızı veriyoruz. Tavsiye almadan, internete bakmadan; canımızın çektiği ve içeride tatlı bir kalabalık olan bir pizzacıya oturuyoruz, La Cantina. Meğer Giro d’Italia –İtalya’da bütün ülkeyi dolaşan bisiklet yarışı- nın rotasının geçtiği yerlerden, üstelik lokal sponsorlarından birisi! Ve nerdeyse İtalya’da yediğimiz en iyi pizza! Pizzacının sahibiyle konuşuyoruz, İngilizce tam anlaşamasak da ‘yine görüşeceğiz sizinle!’ diyip elimizi sıkarak uğurluyor bizi. İlk duraktan keyiften dört köşe, mest olmuş bir şekilde ayrılıyoruz. Yine de Greve’yi bir şarap evine uğramadan bırakıp gidemiyoruz. Üzüm bağlarına karşı önce tadım yapıyoruz, sonra en sevdiğimiz Sangiovese (sencioveze) üzümünden bir Chianti şarabını alıp sessizce oturuyoruz. Bölgenin toprağı ve havası, esas lezzeti… Arabaya binmeden dalından koparılmış incirim de cabası…

Toskana güneşinin altında bir rüya

Haberin Devamı

Castellina in Chianti: bir sonraki durağımıza varmadan o kadar çok durup, bakıp, fotoğraf çekip, fotoğrafı yetersiz bulup zihnimize kazımaya çalışarak zaman geçiriyoruz ve öyle sıklıkla bilerek kayboluyoruz ki kilometre hesabına göre çok uzun sürüyor varmamız. Kasabaya girer girmez bir kilise karşılıyor bizi, bir de ilk dikkatimizi çekenlerden bir dondurmacı. Sıcağa yenik düşmeden iştahla dondurmamızı yerken kasabayı gezip zeytin ağacından yapılmış bir servis tahtasını hatıra olarak yanımızda götürüyoruz.


Monteriggioni: tepelerde, etrafı duvarlarla çevrili ve 13.yy’dan beri restore edilmemiş bir Ortaçağ kasabası. Uzaktan surların görüntüsü, içine girdiğinde tarihi dokusu çok büyüleyici ama biz gittiğimizde çok fazla turist olduğu için havasını soluyup yolculuğumuza devam ettik.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Haberin Devamı

San Gimignano: bölgede en sevdiğimiz kasabalardan bir tanesi oldu, SenCimiCimi! Etrafı surlarla çevrili bir Ortaçağ kasabası ama içinden yükselen 14 kulesi kilometrelerce uzaktan görülebiliyor. Ortaçağ’ın New York’u diye anılmasının sebebi de aslında yine bu kuleler. Gücün ve prestijin sembolü olarak yapılırmış ve kule ne kadar yüksekse aile o kadar zengin demekmiş. 74’ten geriye 14 kule kalmış ama hala içinde yaşayan ailelerin olması çok etkileyici. Kulelerin de ötesinde buranın sokakları gerçekten bir film setinde yürüyormuş hissi uyandırdı bizde.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Filmlere ve kitaplara konu olan meşhur Toskana güneşini de burada batırdık. Üzüm bağlarının üstünde, yüksek tepelerin ardından sonsuzluğu çağrıştıran benzersiz yeşilin üzerinden renkler sarıdan turuncuya, mora, pembeye sonra da geceye döndü. Surların içinde yediğimiz en lezzetli dondurmalardan birini alıp merdivenlerde kulelerin arasında yedik. Gece kalacak yerimiz olmadığı için son anına kadar tadını çıkarmaya çalışıp yine de tadı damağımızda kalarak Floransa’ya geri döndük.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Haberin Devamı

‘İtalya’dayız hazır, geçerken uğradık!’, ‘Toskana’yı biliyorum turla gitmiştik, çok güzel bir yer’, ‘gittim, gördüm, döndüm’ diyebileceğiniz yerlerden biri değil… burayı koklamak, hissetmek, buranın tadına bakmak gerek. Bunun için de kısıtlı zamanda koşturarak ve gidilecekler listesine tik atarak değil, sakince ve layığıyla yapmak gerek. O yüzden pizzacı haklıymış. Sevgili Toskana, seninle yeniden görüşeceğiz.

Toskana güneşinin altında bir rüya

Yazarın Tüm Yazıları