GeriHatayı Keşfet Oteli Ayağa Kaldıran Tarihi Eser
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Oteli Ayağa Kaldıran Tarihi Eser

Oteli Ayağa Kaldıran Tarihi Eser

Cengiz Semercioğlu

Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en ilginç, üzerinde en çok konuşulacak otellerinden biri yıl sonunda Antakya’da açılıyor… Hatta iddia ediyorum uluslararası belgesel kanalları gelip bu oteli belgeselini çekecek… Neden mi?

Çünkü tek bir tarihi mozaik koca oteli 26 dev kazığın üzerinde ayağa kaldırdı çünkü…

Hatay gezimiz sırasında beni en çok şaşırtan yerlerden biri yıl sonunda açılacak olan Hilton Müze Otel oldu…

Her yanından tarih fışkıran kente gidip şaşıra şaşıra bir otele mi şaşırdın demeyin hemen… Çünkü bu otel de tarihi… Hem de yeni yapılıyor olmasına rağmen…

Çünkü o kadar ilginç bir otel ki; iddia ediyorum bitiği zaman National Geographic, Discovery Channel gibi kanallar gelip belgeseller çekecek burada…

Antakyalı iş adamı Necmi Afsuroğlu 2009 yılında, tarihi St. Pierre Kilisesi’inin tam karşısında Antakya’nın ilk 5 yıldızlı otelini inşa ederken tarihi mozaiklere rastlıyor…

Hemen Kültür Bakanlığı’na haber veriyor, arkeologlar, uzmanlar incelemeler yapıyorlar… İnşaat alanında dünyanın en büyük tek parça tarihi mozaik eseri bulunuyor…

Ya mozaik kaldırılıp inşaat aynen devam edecek…

Ya otel başka bir alana taşınacak…

Kültür Bakanlığı ikisine de bütçe ayıramadığı için “Siz yola devam edin” diyor yatırımcı Necmi Afsuroğlu’na…

Necmi Afsuroğlu bugüne kadar yapılan tüm otel çizimlerini, tü m yatırımları bir kenara atarak kadrosuna arkeologlar, uzmanlar alıyor ve inşaat alanında arkeolojik kazı çalışmalarına başlıyor… Eserler çıktıkça müzeye teslim ediyor, yerinde sergilenecekleri özenle koruyor… Nasıl bir mimari çizimle bu eserleri koruruz diye düşünürken Mimar Emre Arolat 26 kazığın üzerine oturtalım oteli ve aşağıda mozaikler ve eserler aynen kalsın diyor…

Bunun üzerine inşaat alanına tarihi eserlere gelmeyecek şekilde 26 dev kazık çakıyorlar…

Oteli de bu kazıkların üzerine konteyner odalar olarak inşa ediyorlar…

Bu 26 kazık iş makinesi kullanılarak değil, toprak 1’er metre 1’er metre elle kazılarak çakılıyor…

Ve korkulan oluyor kazıklardan biri tarihi esere denk geliyor…

Ya delip geçecekler ya eseri çıkaracaklar…

Elbette ikincisini yapıyorlar…

Kazığın yerini değiştiriliyorlar, bu kez otelin bütün statik hesapları bozuluyor, çizimleri yeniden yapılıyor…

Sonuçta koskaca otel tarihi bir eser yüzünden kazıkların üzerinde ayağa kaldırılıyor…

Ben ziyaret ettiğimde inşaatın kabası bitmek üzereydi… Odalar konteyner şeklinde

tasarlanmıştı ve otel Aralık sonuna yetiştirilmeye çalışılıyordu…

Necmi Afsuroğlu; “1,5 yılda bitirmeyi planladığımız oteli yıllardır bitiremiyoruz… Başlarken 35 milyon dolara 400 yataklı otel diye yola çıkmıştık… Şimdi 200 yataklı otele dönüştü, harcadığımız para da 100 milyon dolara çıkacak” diye anlattı yaşadığı zorlukları…

Ama bir o kadar da mutlu ve gururluydu, tarihi eserlere saygı gösterip memleketi Antakya’ya böyle bir eseri kazandırdığı için…

Peki toplamda 200 metrekarelik mozaik, 3500 metrekarelik tarihi mermer alanı bulunan, üzerinde sanatçının imzasını attığı ilk mozaik ve 850 metrekarelik tek parça mozaik gibi kıymetli tarihi parçalar yer alan Hilton Müze Otel’deki bu güzellikleri sadece otel müşterileri mi görecek?.. İşin en güzel yanı bu… Otelin giriş katında yer alan bu tarihi bölüm Kültür Bakanlığı’na devredilmiş. İsteyen herkes müzeye girer gibi belli bir ücret ödeyerek ya da Müzekart kullanarak bu eserleri görebilecek. Necmi Afsuroğlu, “Kendi yerimizde kiracı konumuna düştük… Kültür bakanlığı Müze Müdürlüğü’ne devrettik otelin müze bölümünü… Biz de onların kiracısı olduk” diye anlatıyor durumu…

Aralık sonunda açılacak bu otel dünya arkeoloji çevrelerinde yeni bir tartışmayı beraberinde getirecektir…

Tarihi eserin üzerine otel yapılır mı yapılamaz mı diye eminim çok konuşulacaktır…

Ben şimdiden fikrimi söyleyeyim:

İyi ki Necmi Afsuroğlu gibi bir yatırımcının eline düşmüş burası… Kimse bu kadar uğraşıp, bu kadar para harcamazdı… Belki de iş makineleriyle çalışıp bugün gün ışığına çıkan tarihi eserlerin pek çoğunu tahrip ederdi bir başkası olsa… Sonuç olarak Antakya her gittiğimde beni şaşırtmaya devam ediyor…

Şaşırdıkça da bu şehri daha çok seviyorum…

False