Metropolis
Bir antik kent günışığına çıkıyor
Türkiye turizm ve arkeoloji açısından yeni bir antik kent kazanıyor. İzmir Torbalı'da bulunan Metropolis antik kentinin, Kültür Bakanlığı ve Dokuz Eylül Üniversitesi tarafından on yıldır sürdürülen çalışmalar sonunda büyük bir bölümü günışığına çıktı. Prof. Dr. Recep Meriç tarafından sürdürülen kazıların sponsorluğunu Philsa, Philip Morris Sabancı Sigara ve Tütüncülük Sanayi A.Ş üstleniyor.
Geçmişi Tunç Çağı'na kadar uzanan Metropolis, M.Ö 725 yılında Torbalı ovasına hakim bir tepe üzerine kurulmuş. Her kentin bir tanrı ya da tanrıçaya adandığı o dönemde, Metropolis de Ana Tanrıça'ya adanmış. Kent, Ege bölgesi için yükseliş dönemi olarak tanımlayabileceğimiz Geç Helenistik dönemde altın çağını yaşamış. Tarihinde bir dönem karanlık olsa da Roma'nın Anadolu'ya barış yıllarını yaşattığı büyük Roma Barışı döneminde Ege'nin en büyük kentleri arasına girmiş. Bugün tüm görkemiyle ortaya çıkarılan tiyatro, senato toplantı salonu ve hamam bu döneme ait yapılar. Bizans döneminde psikoposluk merkezi olan kent, Bizans'ın çöküşüyle birlikte tarih sahnesinden çekilmiş. Bir yamaçta kurulduğu için de her yağmurda biraz daha toprağa gömülmüş. Türklerin Anadolu'ya geldikleri yıllarda yaşanan karışıklıklarda bölge halkının sığınması için eski mermer ve taşlar kullanılarak bir kale yapılmış. Yüzyıllar boyunca Torbalı ovasından geçerek Ege sahillerine ulaşan kervanlar önce mermer anıtları sonra da bu karanlık yüzlü kaleyi görmüşler.
Akropolünden kent yönetilmiş, tanrılara tapınılmış, Stoa'sında gezinilmiş ve alış verişe çıkılmış, tiyatrosunda oyunlar izlemişler. Yüzyıllardır toprak altında kalan bu önemli merkez şimdi Türk arkeolojisinin büyük bir başarısı olarak Efes Antik Kenti'nden sonra sanat tarihindeki yerini alacak.
Metropolis kentinde yapılan kazılarda önce antik tiyatro ortaya çıkarıldı. Çevrede yeralan kaliteli ocaklardan getirilmiş mermerlerden yapılmış olan tiyatro zamanımıza kadar sağlam kalabilmiş. Metropolis tiyatrosu Hellenistik çağ mimarisinde yaygın geleneğe bağlı kalınarak ovaya bakan güzel manzaralı doğal bir yamaca inşa edilmiş.
Anadolu'nun bilinen en erken taş tiyatrolarından biri olan Metropolis Tiyatrosu, antik dönem mimari özelliklerini taşıyor. Helenistik dönemde yapılan tiyatro, Roma döneminde tadilat geçirmiş ve orkestra zemini mermerle kaplanmış. Tiyatronun bir diğer özelliği ise özel işlemeli soylu koltuklarının en önde bulunması. Kartal pençesi biçiminde ayaklara sahip olan bu koltukların arkasında ise Dionysos, Zeus ve Hermes'in simgeleri olan sarmaşık yaprağı, yıldırım demeti ve asa kabartması bulunuyor. Bu koltuklar şehrin ileri gelenlerine ve ünlü konuklara tahsis ediliyordu.
Kazılar en zengin dönemini bu yıl yaşıyor. Bizans kalesinin surları altında kentin yönetildiği Meclis Binası ile hamam kalıntıları ortaya çıkarıldı. Meclis binasındaki orijinal boyutlardaki mermer heykeller kentin zenginliği ve gücünün göstergesi. Geçen yıl tiyatronun yanında bulunan ve tiyatrocuların dinlenmek için kullandıkları düşünülen, altı mozayikli oda ise dönemin tiyatrocularının yaşadığı debdebeli hayatın bir göstergesi.
Kazı çalışanlarının gelecek için düşünceleri çok. En önemlisi bir müze. Her geçen gün çoğalan heykelleri ve mozayikleri nerede sergileyeceklerini düşünüyorlar. İlk yıllarda kazıya karşı ilgisiz olan çevre halkı artık turizmin nimetlerini düşünme aşamasına gelmiş. Gözlerindeki parıltı bunu sezdiriyor.