Paylaş
Safranbolu güzelliğini 17. yüzyılda Yunanistan’dan başlayıp Karadeniz’e uzanan bir ticaret yolu üzerinde olmasına borçlu. 18. yüzyıl itibariyle bu işten zengin olan tüccarlar kendilerine hem kasabanın Çarşı diye bilinen kısmında hem de yazın sıcağında dağlardan esen rüzgârın keyfini sürebilecekleri Bağlar mevkiinde büyük konaklar yaptırmışlar. Bu evlerin bazıları, özellikle Çarşı’dakiler bugün de ayakta. Konaklara yapacağınız ziyaret artık geçmişte kalmış hayat tarzlarına göz atma fırsatı sunacak. Antik devirde Paflagonya olarak bilinen bölgedeki Safranbolu’nun tarihi, MÖ 3000’li yıllara kadar dayanıyor. Yörede Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Pondlar, Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar sırasıyla hâkimiyet kurmuş. 1196 yılında Türklerin eline geçmiş; 1423’ten itibaren ise Osmanlı egemenliğine girmiş.
Arasta Çarşısı
SAFRANBOLU EVLERİ
Evlerin tümü ahşap malzeme kullanılarak yapılmış, çoğu da üç katlı. En üst katının bir alttakinden çıkık olarak yapılması ise evlere daha heybetli bir görüntü veriyor.
Safranbolu evlerine ilk girdiğinizde etraf gözünüze boş görünebilir. Ailenin gün boyunca oturduğu sedirler, dolaplardan çıkarılan döşekler ile gece yatak olarak kullanılırmış. Yemek zamanı ise ortaya tepsi benzeri yer masaları konurmuş. Bu evler 7-8 odalı, dolayısıyla ferah ve nesiller boyu yaşamaya müsait konaklar. Odalarında hamamlık denilen kısımlar, gizli gusülhaneler yer alıyor. Evler bahçeli. Bir de ‘taşlık’ denilen bölümleri mevcut. Ev sakinleri, ağırlıklı olarak vakitlerini bu taşlıklarda geçiriyor.
Safranbolu evlerinin bir diğer özelliği, dışarıdan gelenlerin yüzme havuzu zannettiği büyük su havuzları. Aslında bu havuzların görevi odaları soğutmak ve akan suyun dingin sesini evin içine yaymakmış. Geçmişi 1830’lara dayanan Asmazlar Konağı Hoteli’ne zemin katın büyük bölümünü kaplayan muhteşem havuzunun kenarında bir çay içmek için uğrayın, buna değer.
Kristal Terası
ÇARŞI
Safranbolu’yu ziyaret etmenin ana nedenlerinden biri evleri olsa bile pazarı kolaçan etmek bir o kadar eğlenceli. En çok ziyaret edilen yer ise bir zamanlar deri ayakkabı imalatçılarının olduğu Yemeniciler Arastası. Burada muhakkak kahve keyfi yapın. Safranbolu’nun eyer imalatçılarını, bakırcılarını ve diğer zanaatkârlarını çalışırken görmek için kalabalıktan uzaklaşmak ve Arasta’nın arka sokaklarını keşfetmek zorundasınız. Cinci Han kasabanın merkezinde yer alıyor. Bu devasa kervansarayın yanındaki Cinci Hamamı da görülmeye değer eserler arasında bulunuyor.
İncesu Kemeri
YÖRÜK KÖY
Çoğu ziyaretçi Safranbolu’da mutlaka bir gece geçirir, vaktiniz varsa Yörük Köy’ü ziyaret etmenizi öneririm. 11 kilometrelik bir mesafede olan köyün arnavutkaldırımlı sokaklarında dolaşıp mimarisinin tadını çıkarabilirsiniz. Eski çamaşırhane köyde görülmesi gereken yerlerden biri. Safranbolu’ya dönüş yolunda kuyu kebabı tatmak için Kadıefendi veya Çevrikköprü restoranlarına uğramayı ihmal etmeyin.
Yöre mutfağının en bilindik lezzeti, pek çok ödülle de taçlandırılmış olan ‘Safranlı Zerde’. Pirinç, tozşeker, su ve elbette safranla yapılan zerde, bazen nar, bazen fıstık ama genellikle kuşüzümü ile süsleniyor. Zerdeyi Bağlar gazozu eşliğinde yiyin. Keşkek, perohi, etli yaprak sarması, Rumeli mantısı, Safranbolu bükmesi, safranlı pilav ile servis edilen kuyu kebabı ise diğer tatmanız gereken lezzetler. Yemek için içki servisi de yapan Taş Ev, meyhane gibi olan Abdi’nin Yeri, yöresel yemekler yapan Kazan Ocağı ve İmren’i tavsiye ederim. Özel davetler için Gül Evi’nin atmosferi çok keyifli.
Yörük Köyü
GÖRMEDEN DÖNMEYİN
1904 yılında yaptırılan, 1976 yılında tamamen yanan, 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyonu tamamlanarak halka açılan görkemli taş bina Eski Hükümet Konağı günümüzde Kent Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor. Arkasında Anadolu’da yapılan ilk saat kulesi olma özelliğini taşıyan saat kulesi var.
Klasik Osmanlı mimarisini gözler önüne seren Safranbolu evlerini seyre dalabileceğiniz, hoş fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz Hıdırlık Tepesi’nde bir kahve için. Hıdırlık Yokuşu Sokağı’ndaki Kaymakamlar Evi’ne (Sahibi Safranbolu Kışlası kumandanı Hacı Mehmet Efendi’ye yarbay anlamında ‘Kaim-Makam’ denilmesiyle, zamanla ev bu isimle anılır olmuş) bir göz atın.
Asmazlar Konağı, konaklayabileceğiniz yerlerden biri.
1888 yılında yaptırılan, üç katlı Mümtazlar Konağı 4 bin ahşap parçadan meydana gelen tavan süslemesi ile dikkat çekiyor. Köprülü Mehmet Paşa Camii’ne ve avlusunda bulunan güneş saatine bir göz atın. Tabakhane Camii’nin etrafı çok güzel. Önündeki asansör yöreye hiç yakışmasa da Taş Değirmen huzur dolu bir yer. Muazzam bir kiliseyken camiye çevrilen yapıyı gördükten sonra Adalar Cafe’den Safranbolu manzarasını seyredin. Sonra da yanındaki merdivenlerden aşağıya yürüyün.
Safranbolu’nun 10 kilometre kadar kuzey batısında yer alan, sarkıt ve dikitlerle dolu Bulak Mencilis Mağarası’nı ziyaret edebilirsiniz. Türkiye’nin dördüncü, Karadeniz Bölgesi’nin ise ikinci büyük mağarası olarak bilinen ve günümüzden 65 ila 200 milyon yıl önce oluştuğu düşünülen bu yer aynı zamanda Türkiye’nin turizme açılan en uzun mağarası.
Bakırcılar Çarşısı
NELER ALMALI
Yöreye merhabayı ya da vedayı Safranbolu Lokumu ile yapın derim. Safran Tat benim sevdiğim mekânlardan. Fındıklı, safranlı, güllü ve sakızlı lokumları meşhur. Sevdiklerinize götürmek için en ‘tatlı’ hediye bence. Fazla şekerli olmadığı için ‘Safranbolu Lokumu’ hafif bulunuyor ve tercih ediliyor. Her sene eylül ayında bağbozumu şenlikleriyle hasadı yapılan çavuşüzümü de alınması gerekenlerden. Bakırcılar Çarşısı’nı da unutmayalım.
Gül Evi
NEREDE KALINIR
Safranbolu’da en çok Çarşı’da bulunan Gül Evi’ni (0370 725 46 45) sevdim. Sahiplerinin rafine zevkleri mekâna yansımış. Yemyeşil bahçede, fonda klasik müzik çalarken keyif yapın. Bağlar’daki Safir Konak’ın (0370 712 70 60) yemekleri de iyi. İmren Lokum Konak (0370 725 23 24), Aygür Otel (0370 712 78 78), Gökçüoğlu Konağı (0370 712 81 53), Çeşmeli Konağı (0370 725 44 55), Havuzlu Asmazlar Konağı (0370 725 28 83) ve Yörük Köy’deki Tarihi Yörük Pansiyon (0370 737 21 53) konaklayabileceğiniz tesisler arasında.
Paylaş