Zeynep GÜLDER
Yaz gelmiyorsa biz yaza gideriz: Koh Samui (Tayland)
Yeşilköy'de uçağın merdivenlerini çıkarken, buz gibi esen rüzgar içime öyle bir işledi ki o an dünya üzerinde tek iklimin kış olduğuna yemin edebilirdim. Oysa 8 saat sonra kendimi Koh Samui'de yazın ortasında bulacaktım... Tayland'ın Koh Samui adasında ilginç yerler keşfettim, değişik tatlar tattım. İşte Tayland gezi rehberi...
Aktarma yapacağımız Bangkok'ta tertemiz bir havaalanı karşılıyor bizi. Güvenlik kontrolünden geçerken, görevliler tertipli anneler gibi hemen düzenleyiveriyor kutulara konup cihazlardan geçirilen eşyaları... Sonradan nihai bir kanıya dönüşen ilk izlenimime göre Taylandlılar tertemiz ve düzenli insanlar... Ayakkabıları çıkarıp girilen dükkanlar, lokantalarda getirdikleri sıcak ya da soğuk mis kokulu havlularla silinen eller... Ruhlara işlemiş bir temizlik var bu ülkede... Bir turist daha ne ister!
1 saatlik bir uçuşla geldiğimiz Ko Samui Havaalanı ise bir tatil köyünü andırıyor... "Havaalanı" kelimesi burada kimlik bunalımına girse yeridir... İçinde üzeri nilüferlerle kaplı minik bir dere, çimlerin üzerine yayılmış banklar ve size yolu gösteren zarif hostesler var. Karşılama alanını geçip otelimize doğru yola çıkıyoruz.
Kaldığım otel tropik ağaçların arasına serpiştirilmiş okyanus manzaralı villalar. Bazı villaların kendi havuzu var. Villa dediysem, gözünüzde bizdeki betonarme yapılar canlanmasın, her şey tik ağacı ve bambudan. Doğanın içine gizlenmiş gibiyiz. Sanki sadece biz varız koskoca adada.
Koh Samui'de her yol var; inziva da eğlence de... Eğer tercihiniz ikinci seçenek ise size Chaweng bölgesinde kalmanızı öneririm. Plajının kumu bir harika. Oteller, lokantalar, masaj salonları, barlar her şey avucunuzun içinde burada kaldığınız takdirde.
Şnorkel için Ang Thong Marine Park turlarına katılabilirsiniz. Dalmak isteyenler komşu ada Koh Tao'ya geçmeli mutlaka. Diğer ada Koh Pha Ngan ise ıssız plajları ve sıkı durun, dolunay partileri ile ünlü. Bize denk düşmedi, dolunayda Koh Samui'de de tekneler sabaha kadar tur atarmış. Araba ya da motor kiralayıp adayı boydan boya gezebilirsiniz.
Adayı dolaşırken yeşilin çoştuğuna tanık olacaksınız. Sımsıkı dizilmiş hindistan cevizi ağaçları size eşlik edecek. Zaten adanın diğer adı hindistan cevizi adasıymış. Tam 3 milyon hindistan cevizi ağacı varmış. Meğer hindistan cevizinin nimetleri ne de çokmuş. Besleyici yağı birçok spada karşınıza çıkacak. Yapraklarından evlerine çatı yapıyorlarmış. Kurutup preslediklerinde ise elde ettikleri hindistan cevizi sütü tayland yemeklerinin vazgeçilmezi...
Ah o masajlar yok mu! İnsan ne de çabuk alışıyor. İster lüks spalarda ister Chaweng'deki masaj salonlarında saati 18 liraya. Ayak masajına doyamadım. Spalarda mis kokulu aromatik masaj ve bakım seansları muhteşem. Eranda Spa'da en az 2 saat masaj yaptırmalı. Daha ucuz bir seçenek ise Peace Spa.
Tüm bu farklılığına rağmen Tayland mutfağına bayıldım. Çorba ya da macun kıvamındaki curry'leri nefis. Üç renkteki (kırmızı, yeşil ve sarı) curry'leri deniz ürünleri, ördek, tavukla ve etle birleştirince enfes lezzetler çıkıyor ortaya. Kırmızı curry'ye bayıldım ama acı, aman dikkat!
Adada Chaweng dışında restoranların yoğun olduğu diğer bölge Bophut Fisherman's Village. Daha nezih ve sakin Chaweng'e göre... Kumların üstüne atılmış masalar... Chaweng'deki Spirit house ise bir diğer favori lokantam oldu. Ayakkabılarımızı çıkarıp verandada, tapınağa bakan masada usulca sessiz bir tören edasıyla yedik yemeklerimizi.
Seyahatimiz boyunca hava bir harikaydı. Deniz kıyısında tropik rüzgar hafif hafif esiyor. Nem yok. Arada tropik yağmur bir selam verip kaçıyor. Sahi gökyüzünün rengi bu kadar hızlı değişebilir mi? Nil yeşili ne aralık çivit mavisi oldu? Sonuç o ki Koh Samui'ye gelenlerin canı sigara istemezmiş. Buranın havası burun tıkanıklığına oldukça iyi gelirmiş.
Budizmin Taylandlılar üzerindeki olumlu etkisi öylesine belirgin ki... Fakirliklerine rağmen güler yüzleri, birbirlerine, turistlere ve hayvanlara saygıları eksik olmuyor. Mesela köpeğe tekme atan bir Taylandlı görmek neredeyse imkansız. Her şeyin bir ruhu olduğuna inanıyorlar. Sırf bu yüzden evlerin önüne mini "hayalet evler" yapıyorlar, yerinden ettikleri toprağın ruhunu mutlu etmek için.